Matematiğe, yalnızca yaratıcı bir sanat olduğu sürece ilgi duyarım. -Godfrey Hardy |
|
||||||||||
|
Mümin dünya hayatındaki imtihanın bir gereği olarak zorlukla da denenebilir, sıkıntı da yaşayabilir. Kur’an’da çeşitli baskı ve tuzaklara maruz kalan, baskı altına alınan, kimi zaman tutuklanan, hapse giren, hatta öldürülen müminlerden çokça söz edilir. Ancak genellikle korkutmaya, din ahlakını yaşamaktan vazgeçirmeye çalışmak, müminlerin ümitlerini kıramaz. Tam aksine yaşadıkları zorluklar onların şevklerini artırır. Müminlerin inkâr edenler tarafından baskı altına alınmaya çalışacaklarına dair ayetlerini onlara hatırlatır, Allah’ın ayetlerinin üzerlerinde tecelli etmesi şükürlerini artırır. İnkârcılar onları korkutmuş olduklarını düşünürlerken müminler imanlarının neşesini yaşarlar. Allah ayetlerinde Kendisine ortak koşmayan müminleri kesinlikle inkâr edenlere galip getireceğini ve onların korkularını gidereceğini vaat eder. Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ’güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ’güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55) Allah’ın vaatlerine karşılık olarak müminlerin yaşamları boyunca tavırları “…kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler... (Fetih Suresi, 29) ifadesiyle haber verilir. İnanan insanlar, Allah’ın merhametli, adil, sabırlı, mütevazı, yardımsever ve özverili kullarından razı olduğunun bilincinde, bu güzel ahlaka sahip olmak için gayret ederler. Bu Allah’ın buyruğudur ve karşılığı da en güzel olandır .“…(Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var) . (Al-i İmran Suresi, 133-136) İmanı yaşayan ve sınırlarını koruyan samimi kullarının birbirlerini müjdelemelerini vaat eder Allah. Ve cenneti daha dünyadayken mümin için bir ümit vesilesi kılar. Cennet, Allah’ın katından rahmet olarak sunduğu ve insanın tam olarak hayal dahi edemeyeceği muhteşem güzelliklerle donatılmış kusursuz/sonsuz bir mekândır. Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72) Müminler orada tüm dilediklerini yapabilecek ve sevdikleriyle birlikte mutluluk içinde sonsuza dek yaşayacaklardır. Cennet maddi-manevi hiçbir eksikliğin bulunmadığı bir yerdir. “Sütten, baldan ırmaklar akan", "her nereye bakılsa bir nimet ve büyük bir mülk" görülen, “eksilmeyen ve yasaklanmayan" nimet ve güzelliklerle dolu bir ortamdır. Dünya hayatında ruhunu besleyen, nefsinin tutkularından sakınanlar için “orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı her şey” olacaktır. Cennette ayrıca kin, öfke ve boş söz yerine, mutluluk dolu uğraşlar olacaktır. En önemlisi ise Yüce Allah’ın inananlara sözlü selamı ve Kendisini görecekleri vaadidir. “Çok esirgeyen Rabb’dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).” (Yasin Suresi, 58) Her insan kaç yaşına kadar yaşarsa yaşasın kesinlikle ölümü tadacak ve müminler -Allah’ın dilemesiyle- asla sonu olmayacak cennete kavuşacaklardır. Allah’ın, takva sahibi, sevdiği kulları için yarattığı eşsiz mekânda, dünyada benzeri görülmemiş güzelliklerle dolu mutlu bir yaşam içinde olacaklardır. Cennette güven ortamı vardır. İstenen her şey oradadır; sırf bu dünyada her konuda güzel bir sabırla sabretmenin karşılığı olarak…Tükenmesi olmayan sonsuz nimetlere kavuşabilmek için dünyadaki sorumlulukların yerine getirilmesi –Allah’ın izniyle- çok kolaydır. Allah’ın buyruklarına ve ibadetlerine titizlik göstermek, Kur’an ahlakını yaşamak ve yaymak için çaba harcamak; bu zaten mümine dünyada da en çok haz veren yaşam tarzıdır. Allah’ın, müminlere dünyada ve ahirette olan vaatleri kesin ve gerçektir. "... Hiç şüphesiz Allah’ın vaadi haktır" (Fatır Suresi, 5; Lokman Suresi, 9; Yunus Suresi, 55; Rum Suresi, 60) Sonsuz yurt vaadi, her an ümitvar bir ruh hali içinde yaşamamızı sağlayan en önemli etkendir. Allah bize olan vaatlerine sınır koymaz; o halde salih amel konusunda bizlerin de sınır koymamamız, yapabileceğimizin en fazlasını yapmamız en doğru olandır. Tartısı hafif gelip hüsrana uğrayanlardan olmamak için… “…Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır. Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah’ın va’di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 8-9)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |