İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Hüküm verenlerin hakimi Yüce Allah Kur’an’ın indiriliş nedenini, “Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29) ayetiyle tüm insanlığa bildirir. Müminler de kendileri için yaşam rehberi olan bu mesajı okur, ayetleri üzerinde derin düşünür, “okunduğunda imanlarını artırır” (Enfal Suresi, 2) ve yaşamlarını Kur’an’a göre düzenlerler. Samimi iman sahipleri kendilerine yol gösterici temel kaynak olarak Kur’an’ı alırlar. Tüm düşüncelerini Kur’an ile değerlendirir, hükümlerine dikkatle uyarlar. Hangi kültür, bilgi, tecrübe, görgü seviyesinde olursa olsun insanın başvuracağı tek kaynak Kur’an’dır. Allah’ın kullarına olan rahmetinin tecellisi olarak Kur’an’da, her konu en hikmetli ve en özlü şekilde açıkça bildirilir. Allah ayrıca, Kur’an’la bize Kendisi’ni tanıtır; tüm evreni yoktan var eden, tüm eksikliklerden münezzeh, herşeyi gören, işiten, gizlinin gizlisini bilen olduğunu haber verir. Kur’an, içerdiği üstün hikmetle gaflet ve alışkanlık perdelerini kaldırır. Kur’an’ın bu etkileyiciliği, vahyedildiği günden kıyamete dek tüm zamanlar ve tüm insanlar için geçerlidir. Allah, “Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Bakara Suresi, 121) buyurur. İnsanın Kur’an’ın nurundan yararlanabilmesi ve doğruyu bulabilmesi için Kur’an’ı gereği gibi samimiyetle okuması, ayetler üzerinde düşünmesi gerekir. Katıksız olan din yalnızca Allah’ındır. Tek doğru ve hak yol vardır; o Allah’ın yoludur. Bunun dışındaki tüm yollar batıldır; atalardan kalma çarpık inanış, hurafe, bidat ve zanna dayalıdır. İnsanı dünyada mutlu ve huzurlu bir yaşama, ahirette de gerçek kurtuluşa kavuşturacak olan tüm bilgiler ve her sorunun cevabı Kur’an’da vardır. Ancak insanların çoğu, Yüce Allah’ın yolladığı bu ilahi tebliği merak etmez, okumaktan kaçınır ve Allah’tan uzak bir yaşam sürer. Cahiliye toplumlarındaki insanlar, Kur’an dışı kaynaklardan edindikleri ya da etraflarındaki kişilerden duydukları bilgileri din zanneder, gerçek dinin güzelliklerinden yoksun kalırlar. Herkesin farklı doğruları vardır ve toplumda birden fazla din yaşanır. Oysa dinin gerçek kaynağı, “Gerçek, Rabbinden (gelen)dir. Öyleyse kuşkuya kapılanlardan olma.” (Al-i İmran Suresi, 60) ayetiyle de ifade edildiği üzere Kur’an’dır. Birçok insan -Kuran’ı hiç bilmiyor da olsa- Allah’a inandığını söyler. Allah’ın Kendisini tanıttığı Kuran’dan yüz çeviren kişi, Allah’ı nasıl tanıyıp, gücünü gereği gibi takdir edebilir? Kur’an bir çok ayetinde bu kişilerin gerçekte iman etmediklerini bildirir: De ki: "Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri evirip-çeviren kimdir? Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız? İşte bu, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Öyleyse haktan sonra sapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl hâlâ çevriliyorsunuz? Böylece Rabbinin sözü o fasık kimseler üzerinde (şöyle) gerçekleşmiştir ki: "Onlar şüphesiz iman etmezler." (Yunus Suresi, 31-32-33) Rabb’imizin tüm insanlara kurtuluş rehberi olarak indirdiği Kur’an noksansızdır. Ancak bu kişiler kafalarındaki soruların cevaplarını, Allah’ın hiçbir şeyi eksik bırakmadığını haber verdiği Kuran’da değil, farklı kaynaklarda ararlar. Allah, Kur’an’ı kendilerince yeterli bulmayan kişilere “Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır. (Ankebut Suresi, 51) ayetiyle dikkat çeker. Dolayısıyla Peygamberimiz(sav)’in ahirette ümmetinden şikayeti de "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran’ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktı" (Furkan Suresi, 30) sözleriyle, bu yönde olacaktır. Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi, 44) ayetiyle ahirette Kur’an’dan sorulacağımız haber verilir. O halde Kur’an’ı gereği gibi okuyalım, Rabb’imizin bizden neler istediğinin bilincinde yaşayalım. Onun ilahî ışığından yararlanalım. Kur’an, Allah’ın asla kopması olmayan sapasağlam ipidir; O’na sımsıkı sarılalım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |