..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > Fuat Türker




4 Aralık 2010
Din ve Vicdan  
Fuat Türker
Din, kişinin sadece kendi içinde yaşaması gereken bir olgu değildir. Dini bir yerlere hapsetme düşüncesi, Kur’an’dan habersiz olan ya da Allah’tan yüz çevirerek yaşayan kişilere ait çarpık bir görüştür.


:AAEI:
Toplumdaki yaygın inanca göre “din vicdanî bir olgudur, herkes dinini vicdanında yaşamalıdır.” Doğrudur, iman sahipleri, her zaman doğruyu işaret eden vicdanlarının sesini dinleyen insanlardır. Ancak din, kişinin sadece kendi içinde yaşaması gereken bir olgu değildir. Allah’ın önemli buyruğudur; her inanan Rabb’inin nimetini durmaksızın anlatmakla, iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla ve “yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar” fikir mücadelesi yapmakla sorumludur. Dini bir yerlere hapsetme düşüncesi, Kur’an’dan habersiz olan ya da Allah’tan yüz çevirerek yaşayan kişilere ait çarpık bir görüştür.

Allah’a aşık insanın kalbi o aşkla çarpar, dili O’nun emriyle ve dilemesiyle her an Rabb’ini anar. Ancak mümin bu duyguları ve imanı diğer insanların da yaşaması için çaba gösterir. Din insanın içinde yaşaması gereken bir olgu olsaydı, vahiy yalnızca inen elçiye ait olurdu ve Allah’ın elçilerinin insanlara tebliğ görevi olmazdı. Bu görüşler çarpık mantık sonucu ortaya atılan, Kur’an’a uygun olmayan zanlardır.

Yaşamı süresince sorumluluk almaktan kaçarak yaşayan bir insanı düşünelim. Yalnızca kendi yiyeceği, içeceği, geleceği, evi, malları ve nefsani çıkarları ile ilgilenen bir insan… Yeryüzünün dört bir yanında yaşanan acılar, zulümler, haksızlıklar, akan kanlar onun hiç gündeminde değildir. Dünyanın kargaşa, düzensizlik, bozgunculuk ve adaletsizliklerle dolu olması onu rahatsız etmez. Suçsuz yere öldürülen insanların, yiyecek bulamayan aç çocukların varlığına aldırmaz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye düşünür ve yalnızca kendi için yaşar.

Toplumda bu şekilde rahat edeceklerini, huzur içinde olacaklarını zanneden insanlara sık rastlanır. Oysa insanların zulüm gördükleri, haksızlıklara uğradıkları, acı çektikleri bir ortamda insanın sadece kendini düşünmesi asla vicdana sığmayacak olan bir davranıştır.
İman eden bir insanın görevi, Allah’ın buyruğu doğrultusunda iyi, doğru ve güzel olanı insanlara anlatmak, tavsiye etmektir. Müminin asıl görevi, asıl işi budur.

Ancak müminler arasındaki bazı insanlar, onların sahip olduğu imanî şevk ve heyecanı içlerinde taşımazlar. Samimi müminlerinki gibi mutlu ve huzurlu değil, soğuk ve donuk bir hayatları vardır. Allah’ın gücünü gereği gibi kavramadıklarından, Kur’an ahlakının anlatılması ve yaşanması amacıyla yapılan faaliyetlerde hep geride kalır, pasif bir yaşantı sürdürürler.

Söz ettiğimiz kişiler kimi zaman müminlerin arasında yaşayan, iman ettiğini söyleyen ancak münafıkane davranışlar gösteren ya da kalplerinde hastalık bulunan insanlardır. Kimi zaman da bunlar, henüz imanı tam olarak kavrayamamış kimseler olabilir. Ancak tüm bu yapıdaki kişiler Kur’an ahlakını yaşamak ve benimsemekte, dolayısıyla da anlatmakta çekimser davranır, diğer müminlerin de kendileri gibi olmalarını isterler.

Oysa samimi müminler, kendilerince kalbi temiz ya da iyi insan olmanın yeterli olduğunu düşünen kimselerin gafletten uyanması için çaba gösterirler. Din ahlakını yaşamamaları durumunda, kendilerini bekleyen kötü son konusunda insanlara uyarılarda bulunurlar.

"İş(in) hükme bağlanıp biteceği, hasret gününe karşı onları uyar; onlar bir gaflet içindedirler ve onlar inanmıyorlar." (Meryem Suresi, 39)

Vicdanlı insanlar yaşanan zulüm ve adaletsizliklerin yerine iyiliği, güzelliği ve hakkı hakim kılmak için cesurca mücadele ederler. İman edenlerin bu sorumluluğunu Allah, Kuran’da "fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın…" (Enfal Suresi, 39) ifadesiyle haber verir. Bu buyruğa uyan samimi müminler yaşamları boyunca dinsizliğe, dinsizliğin beslendiği görüşlere karşı fikir mücadelesi verir, ecirlerini ve Rabb’leri katındaki derecelerini artırırlar.

Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa Suresi, 95)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnkârcılar İnananların Sapmasını İsterler
Son Perde
Dinin Çıkarlarını Gözetmek
Anne Babaya İtaat Nasıl Olmalı?
Korkma Ebedi Varsın
Allah Aşkı
Bir Başka Candır Ölüm
Kadere Dair
Kur'an'dan Sorulacaksınız
Her Sabah, Günü Allah'a Adamak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnsan Neden Kıskanır?
Konuşma Kişiliği Yansıtır
Çocuklar Gibi...
Ne Kadar Aciziz!..
Gerçek Sevgili
Ahirete Hazırlık Kursu
Gerçek Adalet
Duyguları Akıl ve İrade ile Terbiye Etmek
Vakit "Öldürmek" Değil, Kazanmak İçindir
İnsanlar İçin Yaşamak Zordur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Otobüs Yolculuğu [Öykü]
Köy Anılarım (!) [Öykü]
Artık Oruç Tutuyorum (Çocuklar İçin Ama Büyükler de Okuyabilir :) [Öykü]
Daldaki Armut (Çocuklar, Gençler ve de Çocuk ve Genç Kalanlar İçin :) [Öykü]
Boyun Eğen Kutlu Kadın [Öykü]
Darwinizm, Komünizmin Bilimsel Kılıfıdır [Eleştiri]
Pkk'nın Hedefi; Komünist Toplum [Eleştiri]
"Kahrolsun O Zan ve Tahminle Yalan Söyleyenler" [Eleştiri]
Dünyalık Peşindeki Din Adamları [Eleştiri]
Şeytanın Çift Taraflı Kıskacı: Bir Yanda Ateizm Bir Yanda Yobazlık [Eleştiri]


Fuat Türker kimdir?

6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat. com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım. Ayrıca Risale Çocuk, Kalem. biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.