..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Toplumcu > Ahmet Odabaş




29 Ekim 2010
Atatürk ve Türkiye (Kitap)  
Ahmet Odabaş

:AGJE:
Atatürk ve Türkiye




     I

Nene Hatun destan yazdıktan
Üç yıl sonra
1881 de
Sarı saçlı
Mavi gözlü
Bir çocuk doğdu

Bir yıl sonra
Yabancılara
Doğrudan yurttaştan
Para alma olanağı veren
Düyunu Umimiye
Antlaşması yapıldı

İflasın belgesi bu










     II


Balkanlardaki saldırılar
Yeşilköy’e kadar geldi
Plevneden çıkmam diyen
Gazi Paşa
Bu günleri de gördü

Büyümek için acele etti
Sevimli çocuk
Ülkem elden gidiyor
Oyun mu kaldı
Oyuncak mı kaldı oynanacak

Asker oldu
Bu şartlarda
Balkanlar’a
Libya’ya
Orta Doğuya
İstanbul’a
Dört bir yanına gitti ülkesinin
Savaşmak için










     III


Çanakkale’de destan yazmaya gitti
Conk Bayırın’da
25 Nisan 1915 tarihli
Emrini verdi
Ben size taarruz emretmiyorum
Ölmeyi emrediyorum
Biz ölünceye kadar geçecek
Zaman zarfında
Yerimize
Başka kuvvetler gelir
Başka komutanlar
Hakim olabilir



















     IV

Cephede savaş kazanıldı
Suya gömüldü ya
Saldırganlar
Cephe bir değil
Birinci Dünya savaşı
Osmanlı’ya karşı
























     V

Ateşkes antlaşması yapıldı
Ve zorla geçemedikleri
Çanakkale’den
Ellerini kollarını sallayarak geçip
İstanbul’a geldiler





















     VI

Bu arada
Yalnızca mermi yağmadı
Anadolu üstüne
Savaşlar
Yalnızca
Cephede göğüs göğse
Yapılmadı
Aynı anda
Cephe gerisinde
Yalan bombaları patladı

Çanakkale’yi geçip
İstanbul’a gelince
Birilerine özgürlük getiriyor
Sanacaklar bizi
Diye düşünüyordu
Saldırganlar

Zaten Türklerin
Ne işi var Anadolu’da
O kadar zengin topraklar ki
Öylesine uygarlıklara sahip ki
Bir İstanbul bile dünyaya bedeli

İşte böyle
Parçalama
Ve bölme hayalleri
Değişik kimliklere büründü







VII

Üst düzey yöneticileri
Mahkeme adını verdikleri
Tiyatro sahnesinde
Yargılatıp
İdam ettirdiler

Yetmedi
Malta’ya sürüldü
Bağımsızlık isteyen
Seçkinler

Ulaşamadıkları kahramanları da
Tiyatroda yargılatıp
İdama mahkum ettiler
Ferman Padişahın
Dağlar bizimdir














VIII

İşgalclere karşı koymazsanız
Ve işbirlikçilerine
Belki İstanbul’u size bırakabiliriz
Dediklerinde
Gözlerimiz yaşardı
Bu cömertliğe

Ordu terhis edilmiş
İzmir işgal edilmiş
İstanbul işgal edilmiş
Erzurum
Urfa
Antep
Diyarbakır
Adana
Cinayet timlerine kalmıştı













     IX

19 Mayıs 1919’da
Samsun’da
Tarih sayfalarında
Düzeltme yapılır

İşgal kuvvetleri
Denize döküldükten sonra
Figüran tetikçiler kenara konulup
Perde arkasındaki güçler
Asıl işgalciler ile
Pazarlık yapıldı


















     XI

Tek kuruş borç almadan
Üstelik Osmanlı’dan kalan
Borçlar ödenerek
Mucize yaratılmaya devam edilir

1938 de
Bir destan kahramanı ölürken
Binlerce yiğide bırakmıştı nöbeti

Düyunu Umimiye borçarı
1939 ödendi son olarak

Bilir misiniz
Osmanlı,
Savaş için
Silah için
Şu için bu için
Aldığı borç paralar nedeniyle
Önce tekel niteliğindeki tesisleri
Yabancılara satmış
Sonra iflasa gitmiştir











     XII

Sayın ve sevgili hukukçu
1924 Anayasası’nın
İkinci maddesi
Nereye gitti
Ve neden
Birkaç kere okuyun lütfen





















     XIII

Türkiye Devleti
Cumhuriyetçi,
Milliyetçi,
Halkçı,
Devletçi,
Lâik
ve Devrimcidir.
Devlet dili Türkçe’dir.
Başkent Ankara’dır.






















     XIV

Askeri satış kredisi
Şu kredisi
Bu kredisi
Hem istediğimiz malı
İstediğimiz fiyata satıyor
Hem de
Bizden habersiz kullanamazsınız
Diye şart koşuyoruz

Borçlandır
Ki kıpırdayamasın elin oğlu
Aman kimse duymasın
Bu durumu
Onlar
Yardım aldıklarını sansın
Ve öyle tanıtsınlar
Yurttaşlarına











     XV

Kendisine
Yalnızca silah satan
Sözde tarımı destekleyip
Ağır sanayiden uzak tutmaya çalışan
Dostlardan
Kurtulmak isteyen yönetim
Darağacında buldu kendini

Ve fakat
Başkalarının propaganda görevlisi
Olduğunu bilmeyen
Bir kısım saflar
Karanlık sayfaların suçlusunu
Komşusunda aradı

Senaryoyu yazanlar
Pembe dizilerle
Akladı kendini





















     XVI

Emperyalizme karşı savaşan
Ve bu savaşı kazanan
Tek lider
En büyük lider
Yüreğimizde

























     XVII

Lütfen fotoğrafa bakın
Tek kuruş borç almadan
Eski borçları ödeyerek
Hızlı kalkınmayı sağlayan
Ülkemiz
Borç para denilen
Örümcek ağında



















     XVIII

GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği !
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni,
ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin
ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi,
seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek
dahilî ve harici
bedhahların olacaktır.
Bir gün,
istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen,
vazifeye atılmak için,
içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit,
çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile
aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş,
bütün orduları dağıtılmış
ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar
gaflet ve dalâlet
ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
Hattâ bu iktidar sahipleri,
şahsî menfaatlerini,
müstevlîlerin siyasi emelleriyle
tevhid edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen,
Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927
















     XIX

sahi
Sağ ve sol
Milliyetçi ve devrimci
Kürt, Türk, Ermeni, Yahudi
Alevi-Sünni
Diye bir ayrım için mi
Kaldırıldı ikinci madde
Sonra da unutuldu

Mahalle kavgası için mi
Kazanıldı bunca savaş
Emperyalızme direnen tek kale
Bunun için mi terk edildi
















     XX

Dost düşman demeden
Kim varsa
Emperyalizme karşı
Kim varsa dik durabilecek
Bir yolunu bulup
Yargılar ve asar
Veya yargısız
İnfaz eder
Sonra da
Kabahatinden büyük bir özür
İşte bunu da yaptılar
Onlar yaptılar




















     XXI

Kredi mi arayalım
Yayınlamak için
Bu şiiri
Örümcek ağında
Yer var mı bizim için














     XXI
Başa dönelim
Conk Bayırında verilen emri
Ve hitabeyi
Okuyalım
Görev başına
Marş marş
21.04.2010






















Ateşkes

Ateşkes anlaşması
ilân edilir edilmez,
birliklerin
savaşçı erleri
terhis edilmiş,
silâh ve cephanesi
elinden alınmış,
savaş gücünden yoksun
birtakım kadrolar haline getirilmiştir

Karadeniz’in dalgaları
isyan ediyor
Samsun
Merzifon
Amasya
adım adım özgürlük
28.10.2009













Atatürk’ü Anmak

Yaşamda
en doğru yol gösterici
bilimdir
fendir
kargayı
gözlem
ve deney için
kullanabilirsiniz
ama
yol gösterici olarak
asla
25 Ekim 2009 Pazar


















Barış

Yurtta ve dünyada barış
diye seslenen komutan
size
savaşmayı değil
ölmeyi emrediyorum
derken
yaşamanın
özgürlüğün
bedelini
anlatıyordu
25 Ekim 2009 Pazar


















Dernekler

Hakların korunmasını
amaç edinen ve
memleketin
herhangi bir noktası
saldırıya uğrarsa
sonuna kadar
savunacak
yurtseverler
vardı

Bunu bilmeyen
işgal kuvvetleri
sert kayaya çarptı
27.10.2009










Samsun’a çıktığım gün

Her yer güllük
gülistanlık
değildi
gelin ve damatların
saf hayalleri
ve kurtlar sofrasının
tam ortası
avını parçalamaya çalışanlar
ve pay alma sevdası ile
etrafta dolanan kargalar
işte böyle günlerdi
kolay lokma sanıyorlardı
Anadolu’yu
27.10.2009














Yabancı

Yabancı bir devletin
koruyup kollayıcılığını kabul etmek
insanlık vasıflarından yoksunluğu,
güçsüzlük ve miskinliği
itiraftan başka bir şey değildir.
Gerçekten de
bu seviyesizliğe düşmemiş olanların,
isteyerek
başlarına bir yabancı efendi
getirmelerine
asla ihtimal verilemez.
Şu farkla ki,
istiklâli için ölümü göze alan bir millet,
insanlık haysiyet ve şerefinin gereği olan
bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur
ve hiç şüphesiz,
esirlik zincirini
kendi eliyle boynuna geçiren
miskin,
haysiyetsiz bir millete bakarak
dost ve düşman gözündeki yeri
bambaşka olur. (Nutuk’dan)







Maddi ve manevi saldırı

Düşman
Osmanlı devlet ve memleketine karşı
maddî ve manevî
saldırıya geçmiş
onu yoketmeye
ve paylaşmaya
karar vermişlerdi
Padişah ve halife
hayat ve rahatını kurtarabilecek
çareden başka bir şey düşünmüyor
hükûmeti de aynı durumda.
farkında olmadığı halde,
başsız kalmış olan millet,
karanlıklar
ve belirsizlikler içinde
olup bitecekleri beklemekte.
felâketin
dehşet ve ağırlığını kavramaya başlayanlar,
bulundukları çevreye
ve alabildikleri etkilere göre
kendilerince
kurtuluş çaresi saydıkları
tedbirlere başvurmakta...
ordu,
ismi var cismi yok bir durumda.
komutanlar ve subaylar,
I. Dünya Savaşı'nın
bunca çile ve güçlükleriyle yorgun,
vatanın parçalanmakta olduğunu
görmekle
yürekleri kan ağlıyor;
gözleri önünde derinleşen karanlık
felâket uçurumu kenarında
beyinleri bir çare,
kurtuluş çaresi
aramakla meşgul...
Kasım 09
(Nutuk’dan)

























Furunlu’nun Ahmet’i
I
Eski model
kamyona benzer
bay tefecinin yanına giderken,
bir aylık
nakit ihtiyacı vardı
istediğin faizi verir
ve gününde öderim
dedi

eski model
kamyon benzeri
tefeci
birkaç saat düşünüp
olmaz
dedi
sen bu parayı gününde ödersin

iyi ya
ödemek için alıyorum
dedi
bizimki
hayır hayır
bize
parayı ödeyemeyecek
müşteri gerek
















II

aynı zamanda
çırpı’da mukim
ziraat ile iştigal eden
yerel deyimle 60 dönüm
bildiğimiz 120 dekar
araziye sahip
sevgili vatandaşım
bir dekar arazi bedeli kadar
kredi alır
eski model kamyon benzeri
tefeciden










III

gün olup borcu ödemesi gerektiğinde
120 dekar arazi gider
el sallamadan
ana para ödenmiş olur
lakin
biraz daha faiz
borcu kalır










IV

iş bu şiir yazılırken
başkasının tarlasında çalışyor
adı geçen kişi

sene 1838
Balta Limanı Köşkü’nde
aldığı parayı ödeyemeyecek
müşteri vardı
ve dostları

bizim ticaret ile
ulaşım ile
teknoloji ile
bilmem ne ile
ne ilgimiz vardı

kapitülasyon mu ne
sizin olsun
ucunu görelim
altınların
o bize yeter



V

sene 1850
bizimle birlikte
Kırım’da savaşan
dostumuzdan
borç aldık
savaş için
sonra ne mi oldu
bize borcunu ödeyemeyecek
müşteri gerek
diyen dostumuz
ya borca karşılık
ya da zorla
aldı nemiz varsa
biz de
ödedik
delikanlıca






VI

tüm ticaretimizi
vergimizi
algımızı
biraz da kaderimizi
dostlara emanet ettik

Furunlu’nun Ahmeti
daha dünkü çocuk
da
çok şey anlatır
yaşama dair









VII

sene 1939
Osmanlı’dan kalan borçlar
ancak ödenir
borca karşılık el konulan
topraklar
faize bile yetmez
bakınız
yukarıda sözü geçen
Çırpı’lı vatandaş









VIII

bize borcunu ödeyemeyen
kişiler gerek
siz borçsuz
harçsız
hem de ekonominiz iyiye giderken
ikinci dünya savaşı

bak arkadaş
sizin borca ihtiyacınız var
kredi verelim
silah satalım
sizi komşularınızdan koruyalım










IX

biz sizi korumaktan öte
ucuz krediler veririz
yol
su
elektrik
silah milah

ticaretin dostu düşmanı olmaz
gider Kore’de ölür
Mehmet
Furunlu’nun Ahmet’inin babası









X

elde kalan
modası geçen
tüm silahlar
kredi ile satılır

hem sizin
kredibilite sorununuz yok
sizler gibi dostlara değil de
babamıza vereceğiz
bu hurdaları











XI

sene 1882
çalışmaya başlayan
Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Meclis-i İdaresi”
ilgili kararnamenin
18. Maddesi gereği
müfettişler tarafından denetlenebilecekti.

Kararnamenin
uygulama
ve yorumundan doğan
ihtilaflar
19. Madde gereği
iki tarafın tayin edeceği
4 kişilik hakemler grubuna havale edilecektir
Hakem kararları kesindir








XII

size de tanıdık geliyor mu
yargı yetkisi
hakem
falan













XIII

bir de küçük not
münasebetsiz dilleri
eşek arısı soksun
26.01.2010





















Atatürk ve Atatürkçü’lere saldırmanın
Dayanılmaz hafifliği

Dişlerini gösterip
Isırmak için
Saldırmak
Patrona yaranmaktan başka
Bir yarar sağlamaz
İlgilisine

Ne o köpekliğinden kaybeder
Ne de yolunu değişir
Yolcu

Aksoy’a
Emeç’e
Mumcu’ya
Bitlis’e
………..
Özetle
Atatürk sevdalısı
Devrimci
Ve
Milliyetçilere

Belki aynı değil ama
Aynı çiftliğin köpekleri saldırır


Değeri para ile ölçülen
Malum yaratıklar
Tarihin çöplüğünde
Yerlerini alır
24.04.2010

























Lozan’dan kalan

At oynatması engellendi
Şımarık çocukların
Kapitülasyon mapitülasyon
Tarihe karıştı

Dik duruş böyle bir şey
Nerede benim uçak fabrikam
Ağır sanayim
Diğer tesislerim























Atatürk’ten sonra
Şeker ile kandırılan
Çocuklara döndük






























Yardım

Dünya kadar maddi yardım yapmış
Dostlarımız
Türkiye’ye
Silah satış kredisi
Milah satış kredisi
Bu arada mayınları da ucuza vermiş
Yardım adı altında
Bir de üstelik
Büyük devletlerin saldırısından korumuş
Daha ne yapsın

















Muavenet

Ege Denizinde vurulan
Muavenet yerine
Beş tane savaş gemisi
Hibe edildi
Tazminat olarak
Yok tazminat değil
Bizi sevdiklerinden
Bakım ve onarımı için
10 gemicik masraf

Bu masraf için de
Pamuk eller cebe
Hani şu iyi huylu krediler
Dost batıran takımından

Kendi itlerini uzak tutsalar
O bize yeter aslında da
Dostlar alışverişte görsün











Zamansal Yakınlık

Muavenet vuruldu
Aksoy vuruldu
Mumcu vuruldu
Bitlis vuruldu
Madımak vuruldu
Başbağlar vuruldu
Hep beraber vurulduk ey halkım
Unutma bizi
24.04.2010























kendi ağzından uğur mumcu;

ben Atatürkçü’yüm.
ben cumhuriyetçiyim.
ben laikim.
ben anti-emperyalistim.
ben bağımsız Türkiye'den yanayım.
ben özgürlükçüyüm.
ben insan hakları savunucusuyum.
ben terörün karşısındayım.
ben yobazların,
vurguncuların,
çıkarcıların,
düşmanıyım.
öyleyse vurun,
parçalayın!
her parçamdan benim gibiler,
beni aşacaklar çıkacaktır.









..korkaklar bin kere ölür oysa ben bir kere ölecegim.. (U.Mumcu)

















Protesto
16.3.1920

İstanbul'da
İngiliz,
Fransız,
İtalyan
Siyasî Temsilcilerine,
Amerikan Siyasî Temsilcisine,
Bütün Tarafsız Devletler
Dışişleri Bakanlıklarına,
Fransa, İngiltere, İtalyan Millet Meclislerine
verilmek üzere
Antalya'da İtalyan Temsilciliğine
Millî bağımsızlığımızı temsil eden
Meclis-i Meb'usan da dahil olmak üzere,
İstanbul'da bütün resmî daireler,
İtilâf Devletleri'nin askerî kuvvetleri tarafından
resmen ve zorla işgal edilmiş
ve millî dâvâ uğrunda çalışan birçok vatansever kimsenin de
tutuklanmasına teşebbüs edilmiştir.
Mustafa Kemal(Nutuk’dan)









Türk Dil Kurumu Sözlüğü

yardım
İng. aid
1. Bir iktisadi karar biriminin
kendi iktisadi gücünü
ve olanaklarını
başka birisi için kullanması.

2. Gelişmiş ülkelerin veya uluslararası kuruluşların,
azgelişmiş ülkeleri
iktisadi olarak kalkındırmak
veya sosyal amaçlarla verdikleri
çok düşük faizli
veya karşılıksız
aktarımlar.
krş. bağış,
bağlı kredi,
bağlı olmayan kredi,
koşullu kredi












Oltada balık

dost ve müttefik
yardımlarına yön vermek için
Türkiye"ye gelen bir iktisatçı olan
Thornburg,
Karabük Demir Çelik Fabrika"sının
tasfiye edilmesini isteyen bir rapor hazırlar.

Zaten o dönemde , dost ve müttefiklerimiz
lokomotif imal etmek üzere
kurulacak fabrika için istenen krediyi vermez.

Buna paralel olarak
Türkiye"de
makine, uçak ve dizel motor üretme projeleri de
dost ve müttefiklerin
baskısıyla askıya alınır.

Önüne ket vurulan
çalışmalar hiç şüphesiz projelerden ibaret değildir.

1948"de
Ankara"da
Gazi Orman Çiftliği"nde
faaliyete geçen uçak motoru fabrikası,
dost ve müttefik baskısıyla üretime son verir.

Petrol kralı Nelson Rockefeller,
o dönemde dost ve müttefikimizin
Türkiye"ye yaptığı dış yardımlar için
şunları söylemektedir:

"Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur.

Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim:
Genişletilmiş ekonomik yardım,
örneğin Türkiye"ye
bazı durumlarda düşünülenin
tersi bir sonuç verebilir,
yani bağımsızlık eğilimini artırıp,
mevcut askeri planları zayıflatabilir.
Bu tip ülkelere
doğrudan doğruya ekonomik yardım da yapılabilir,

ama bu bize bağlı hükümetleri iktidarda tutacak
ve düşman muhalifleri zararsız bırakacak
biçim ve miktarda olabilir".


















El netice

Yeni sömürgecilik
Üstün zekalı
İnsanların
Aptal yerine konup
Yerinde say
Marş marş
Diye
Nasıl süründüklerinin
Bir diğer açıklaması
25.04.2010



















Yeni sömürgecilik

19. yüzyılda ortaya çıkmış olan
emperyalizm sonucu oluşan
sömürgeciliğin
yeni bir hali.

Bu bir devletin,
bağımsızlığına rağmen,
dolaylı yöntemlerle
sömürülmesidir.

Yeni sömürgeciliğe göre
kapitalizm,
dünyayı az geliştiren bir olgudur.
Ulusal burjuvaziler
yabancı sermaye tarafından emilmekte
ve bunun olması
sanayileşme sürecinin
fiilen sınırlandırılmasına
neden olmaktadır.

Bazı yazarlara göre
yeni sömürgecilik,
resmi sömürgeciliğin bir uzantısıdır.

Bazılarına göre ise,
yeni sömürgecilik,
azgelişmiş ülkelerde
sanayileşme yönünde ilerlemeyi
denetlemek
ve sınırlamak amacı ile
tekelci sermayenin uyguladığı
yöntemleri içermektedir.

Bir başka görüş ise
sömürgeciliğin
bu yeni halini
savaştan sonra
gelişmiş ülkelerden gelen
yabancı sermayenin
doğrudan müdahaleler yolu ile
çıkarlarının denetlemesi
ve böylece Batı sermayesinin
ilk önce bunalımdan
daha sonra da savaştan kurtulup
kendine gelerek,
dünya çapında egemenliğini
yeniden kurmasıdır.


1945 sonrası
bir yandan teknolojinin
ve üretimin gelişmesi,
öte yandan
ulusal kurtuluş savaşları nedeniyle
fiili işgale dayalı sömürgeleştirmenin
zorlaşması nedeniyle;
kapitalist ülkeler
azgelişmiş ülkelere
ithal ikameci
"kalkınma" politikasını önererek
ve IMF yoluyla
azgelişmiş ülkeleri borçlandırarak
yeni bir sömürü ağı yarattılar.

Yeni sömürgecilik,
azgelişmiş ülkelerde
göreli olarak refahı artırırken,
ülke kaynaklarının
egemen kapitalist ülkelerin
çıkarları yönünde
biçimlenmesine yol açtığı için
kaçınılmaz olarak bunalıma dönüşür
(Hançerlioğlu-Felsefe Ansiklopedisi)





















24 Nisan’da ne oldu

24 Nisan 1915:
İtilaf Devletleri çıkarma kuvvetlerinin
Limni’den
Çıkarma bölgelerine harekatı başladı
Bir bozumun başlangıcı
Başpiskopos Kevork'un telgrafını,
Rusya'nın Washington Büyükelçisi'nin
ABD'deki temasları izlemiş,
böylece
yasadışı işler yapan Ermeni komitecilerinin tutuklandığı gün olan
24 Nisan,
“Türkler’in Ermenileri soykırıma tabi tuttuğu gün”
olarak dünya kamuoyuna sunuldu
Zaferden emin olarak
Bozum olan
İtilaf devletleri
Saldıracak yer arıyor
O gün bu gündür
Olayın özeti bu








Ata’yı görmek

Ata’yı görmek zor değil
Cıvıl cıvıl
Çocuklarına bakın
Ülkemin
Kartal gibi göz
Çelik gibi bilek
Ve mangal gibi yürekli
Askerimize bakın

Emperyalist beylerin
Ve işbirlikçilerin
Korkulu rüyası
Hedefteki yiğide bakın

Yüreğini dinle
Ülkemi
Ve insanımı seviyorum diyen
Delikanlıyı gör

Her bakışta
Onu göreceksin
05.05.2010








Birkaç soru

Atam
Sen askeri satış
Kredisini
Ekonomik
Destek kredilerini
Tarımsal destek
Kredisini
Şu ve bu kredisini
Kimden almıştın

Nasıl oldu da
Fabrikalar
Barajlar yapıldı
Demirağlarla örüldü
Ülkemiz

Nasıl köy enstitülerini kurdun
Demir çelik
Aliminyum
Uçak
Dizel motor
Kağıt
Şeker fabrikalarını nasıl kurdun
Etibankı
Sümerbankı
Nasıl
Hangi kredi ile kurdun

Kalkınmadaki hızını
Nereden aldın
Bir gün satıp da
Harçlık yapalım
Çekirdek alalım
Diye mi
Bunca yatırım
Senin
Gizli gizli dostların mı var
05.05.2010

























     SINAV

Efendiler,
dünya sınav meydanıdır.
Türk milleti,
bunca yüzyıllardan sonra
yine bir sınav,
hem bu defa
en çetin bir sınav karşısında bulunduruluyordu.
sınavda başarı sağlamadan
bize karşı lûtufkârca davranılmasını beklemek
doğru olabilir mi


Biz
büyük bir ciddiyetle
dünya önünde vereceğimiz
sınava hazırlanırken,
bir yandan da
yabancı gözlemcilerin durumlarını
ve bizim için neler duyup düşündüklerini
gözden uzak tutmamayı
her zaman yararlı buluyorduk.
Bu maksatladır ki,
bildiğiniz gibi,
önce Dışişleri Bakanı
Yusuf Kemal Bey'i
daha sonra da
İçişleri Bakanı olan Fethi Bey'i
Avrupa'ya göndermiştik.
İstanbul üzerinden
Avrupa'ya gidecek olan
Yusuf Kemal Bey'e,
İstanbul'la ilgili
bazı özel görevler verilmişti.

Yusuf Kemal Bey,
İzzet Paşa
ve arkadaşlarıyla
ve eğer gerçek bir istek
ve dilek olursa
Vahdettin ile de görüşecekti.

Vahdettin'in,
Büyük Millet Meclisi'ni tanıması,
İzzet Paşa ve arkadaşlarının
bizim çizdiğimiz hedefe doğru
yürümeleri gereğini
teklif edecekti.

Yusuf Kemal Bey,
İstanbul'da aldığı talimat çerçevesinde hareket etti.
Fakat, ne yazık ki,
İzzet Paşa ve arkadaşları
kendisini oyalayıp aldatarak
Padişah'a
bir müracaatçı imiş gibi götürdüler.

İzzet Paşa ve arkadaşları
bununla da yetinmeyerek,
Yusuf Kemal Bey'in
Avrupa'daki teşebbüslerini karıştırmak
ve güçleştirmek için,
İzzet Paşa'yı
Yunan işgali altında bulunan
yerlerden geçirerek,
Yusuf Kemal Bey'den önce
Paris'e ve Londra'ya gönderdiler.
İzzet Paşa, bu yolculuğunu
son dakikaya kadar gizlemiştir.

Yusuf Kemal Bey'in
Paris ve Londra'da yaptığı görüşmelerden
bir sonuç çıkmadı.

Yalnız şu anlaşıldı ki,
İtilâf Devletleri'nin Dışişleri Bakanları
yakın bir zamanda toplanacaklar
ve bize barış tekliflerinde bulunacaklarmış.
Anadolu'nun boşaltılması

ilke olarak kabul edilmiş
ise de,
konferans görüşmeleri sırasında
savaş başlarsa,
barış teşebbüsleri sonuçsuz kalacağı için
Yunanlılarla bir ateşkes anlaşması yapmamız gerekirmiş.

Bu hususu
Yusuf Kemal Bey'e söyleyen
Lord Curzon 'a
Yusuf Kemal Bey,
konferansın
önce Anadolu'nun boşaltılmasına karar verip,
bize ve Yunanlılara bildirmemesinin
ateşkes anlaşmasından daha etkili olacağını
söylemiş.

Lord Curzon, ateşkes üzerinde direnmiş
ve bunun hükûmetimize bildirilerek
alınacak cevabın kendisine verilmesini
istemiş.     
(Nutuk’dan)





















Savunma hattı

Savunma hattı yoktur,
savunma sathı vardır.
O satıh bütün vatandır .

Vatanın her karış toprağı
vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça
terk olunamaz.

Onun için
küçük büyük her birlik
bulunduğu mevziden atılabilir.
Fakat
küçük büyük her birlik,
ilk durabildiği noktada
yeniden düşmana cephe kurup
savaşa devam eder.

Yanındaki birliğin
çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler
ona tâbi olamaz.

Bulunduğu mevzide
sonuna kadar dayanmaya
ve karşı koymaya mecburdur.»

İşte
ordumuzun her ferdi,
bu sistem içinde
her adımda
en büyük fedakârlığını göstererek
ve düşmanın üstün kuvvetlerini yıpratıp
yok ederek,
sonunda onu,
taarruzuna devam
güç ve kudretinden
yoksun bir duruma getirdi.


Muharebe durumunun
bu safhasını sezer sezmez
hemen
özellikle sağ kanadımızla
Sakarya ırmağı doğusunda
düşman ordusunun sol kanadına
ve daha sonra
cephenin önemli yerlerinde
karşı taarruza geçtik.

Yunan ordusu yenildi
ve geri çekilmeye mecbur oldu.
13 Eylül 1921 günü
Sakarya ırmağının doğusunda
düşman ordusundan eser kalmadı.

Böylece
23 Ağustos gününden 13 Eylül gününe kadar,
bu günler de dahil olmak üzere,
yirmi iki gün yirmi iki gece
aralıksız devam eden
büyük ve kanlı Sakarya Meydan Muharebesi
yeni Türk devletinin tarihine,
dünya tarihinde pek az rastlanan
büyük bir meydan muharebesi örneği kaydetti.

Saygıdeğer Efendiler,
Başkomutanlık görevini
fiilen üzerime aldığım zaman,
Meclis'e ve millete
mutlaka başaracağımız yolundaki
kesin inancımı
arz ve ilân etmekle
ve bu inancımı,
varlığımın bütün haysiyetini ortaya atarak
gerçekleştirmekle
ilk manevî görevimi yapmış olduğumu
sanırım.

Ondan sonra,
önemli maddî görevlerim de vardı.
Onlardan biri,
savaş ve muharebe karşısında
millete aldırmaya mecbur olduğum durum idi.
(Nutuk’dan)









Not: Bir kısım metinler Nutuk’dan aynen alınmış, (Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’ın çalışmasından) Hançerlioğlu’nun Felsefe Ansiklopedisi ve Türkiye tarihine ve Atatürk’e ilişkin değişik kaynaklardan , Türk Dil Kurumu ‘nun Türkçe Sözlüğünden, yararlanılmıştır.

Şiir kitabında kaynak göstermek gibi sıra dışı bir eylemde bulunduğumu biliyorum. Anlatılan kişi ve olayların niteliği buna zorlamaktadır. Teşekkürler. Bayındır 07.06.2010






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Odabaş Tüm Şiirler
1001 Gece Masalları
Kuklacı Amca
Odabaş Tüm Şiirler 2
Zaman Geçermiş
Çocukluğumu Aramıyorum
Yanlış
Libya"nın Gözyaşları
Biraz Daha Fazlası
Eylül - Ekim,kasım, Aralık 2011 Günce (Şiirler)

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sorma İsterse
Kukla
Buluşalım
Çay Koy Ortak
Çay Koy Ortak
Geliyorum Ortak
Zamanın Yaptıkları
Akrabalar
Çık Aradan Samsun
Sevgili Ortak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kitaplar Üstüne [Öykü]
Suriyeye Anayasa [Öykü]
Yankı [Roman]
Masum Bir Gen'in İtirafları [Deneme]
Rastlantı ve Uygarlık [Deneme]
Köy Enstitüleri Neden Kapandı [Deneme]
Eğitim, Hukuk Eğitimi, Ölçme ve Değerlendirme [Deneme]
Trabzon - İzmir [Deneme]
Ulusal Arpalıklar ve Üretim [Deneme]
Edirne'den Hakkari'ye [Deneme]


Ahmet Odabaş kimdir?

1963 Çarşamba/Samsun doğumluyum. Serbest avukat olarak çalışıyorum. (İzmir'de)

Etkilendiği Yazarlar:
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Hayyam, O Veli, Aziz Nesin,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.