Güzel birşeyin fazlası harika olabilir -Mae West |
|
||||||||||
|
Düşüncelerinden arınmak için içmek yerine yumurtaları buzdolabına dizmeye karar werdi , içmek onu böyle yapıyordu ( sıradışı ), " böcekten hoşlanmıştı ya da sinek hernesi – kimse ... öldüremediğinin değil öldürmediğinin farkına vardı , bir farkı var mıydı ? bunun hakkında binlerce punto düşüneblirdi . Ee vaz mı geçmişti herşeyden yani sokakta yakışıklı bir kübalı adamın ; çirkin , kendisinden daha yaşlıı şişman bir kadına yüreği ağzına gelerek serenat yaptığı parçayı defalarca dinlemeyecek miydi ? internette dolaşıp duran görüntü de onun da kalbi yine bir hoş olmayacak mıydı ? Bakmadığında kuruyan çiçekleri sewmeyecek miydi ? Beyaz çorabın üzerine sandaletiyle sokaklarda dolaşan eli fotoğraf makineli turistlere gülmeyecek miydi ? “ Bizi tek sıraya dizip herkesin diğeri olduğu yere götürdüklerinde, tüm iç dünyamızdan da mı vaz geçeceğiz ? ben kendimi terketmek istemiyorum , yaşadığım coğrafya ve onun fırıldak orospu ruhları beni terketmeliydi , bizi kendini kuyunun en dibinde hisedenleri , bizim adımlarımızla terketmeliydi … “ Birkaç sigara içerse daha ve ikinci kadehin kimin olduğunu unutup onu da bitirirse ... bağlantılar elbette kopacaktı hayatla , onu gücendirmeyen şeylerden de uzaklaşacaktı , onu gücendirmeyen şeyler öyle hırs ve umut gibi karmaşıklaşmamıştı , onu gücendirmeyen şeylere o : herkesin dediği gibi “ sevdiğim şeyler “ diyemiyordu , çünkü onlar basitti , üç şeydi : yağmurdu , bitkiydi we … Balkon her çıktığında üzerine , ona kendini hiç hisetmediği kadar dışlanmış hissettirirdi , dışarıya çıkıpta herkesin arasında olamamanın werdiği kuş bakışı hüzün , işte sanki burası herkesin diğeri olduğu yerdi … karşı komşudan yeni edindiği saksılık ona herşeyi sıcacık hissettirdi , çiçekler nasıl da en hoşuna giden haliyle karşısındaydı … yağmur parçacıkları hemen yakınına düşmek için hiç gocunmuyordu …. Arasıra kadehin diğer sahibinin aldığı yeni hırkanın çabucak eskimiş dirseğine aşk şarkısı mırıldanıyordu , bütün iğreti durumlara rağmen işte insandı ya da hernekimse , kandırılmıştı yağmur ve çiçekler tarafından ... kafasını hep o yöne çeviriyordu kendine mutluluk veren yere ... sabaha yaklaşan saatlerin her işine burnunu sokmasmdan bıkmasına rağmen , yine sabaha karşı yağıyordu yağmur ,,, bitmemiş kadehin sahibine bir mektup yazmaya karar verdi , aklından defalarca hep bambaşka doğruları tekrarlamıştı , yazılmayan mektuplarda , doğruyu yazmanın anlatabilmeye yetmediğini biliyordu . HUZURSUZ CENNET Yağmur hala küfür gibi yağıyordu yüzünü hep o tarafa dönüyordu , biliyorum başarılı olan şeyler hep amacına ya da sahibine ulaşıp , ona geldiği yolu anlatabilen şeylerdir . Bir mektup yazabilmek için ne kadar çok şeyi unutmamak gerekiyor . içtiği masadan sigarasını ve papyonunu geri aldı , oturacakken geri dönüp küllüğü ve çakmağı , yazmaya başladığında kızdı … bir şişe viskisi , o viskinin bardağı , gözlüğü , oradaydı hala , o kadar kızmıştı ki ; teleportasyon icad edilse oraya teleport olacak kadar üşengeç bir kızgınlık … Yine de bu küçük kuşlar onun tiksintisinin önüne geçebilecek şeyler değildi , yaşamı içmeye başladığı şişe gibi , acı başlayıp sonradan tatlılaşmıyordu . “ motor “ diyen herkimse onun senaryoyu önceden okumadığına emindi . yine de bir süredir onun verdiği telkinlerle televizyonu kapatmamıştı , kondisyon aleti almıştı , bilimum dalgalar işte … hayata yamanmıştı . Kadehin diğer sahibine mektup : “ İnsanoğlu arzuları onu becerdiği sürece yaşam denilen dengesizliği sürdürür , fakat bu esnada yavaş yavaş benliği tutuşmaktadır. Arzularıyla işi bittiğindeyse , küle döner başarsın veya “ siktir et olmadı desin “ uzun bir zaman onu savuracak bir rüzgar bulamazsa , kendini savurmak zorunda kalır , bunun ne demek olduğunu sanırım herkes biliyor...” sana yazmak yine zor olacak en iyisi başka bir şekilde anlatmak : Bir gün bir çocuk , arkadaşımız işte üniverste yıllarında diğer arkadaşlarımız evide değilken bana uğramıştı. Bu çocuğu hep ezer dalga geçerdik , ( hala eziyorum galiba çocuk dediğme göre ) Biraz lafladık işte muhabbetin arasında evinin sularının akmadığı muhabbete dahil oldu . Gir buyur keyfine bak dedim , fena değildi yaşamım o zamanlarda da yine , alkol kadın dostlar (!) Eksik olmazdı, eğlence ekiğimizin de bir kısmını böyle gidermekte bir sakınca yoktu , Banyodan çıktı temiz havlu olmadığı için vermedim , ya da vardı da vermemiştim hatırlamıyorum , öyle altında sadece donu yanıma oturdu , titriyors-du , kıştı zaten , ben kışları da kapıyı penceriyi açarım ki ; sıcağa hiç gelemem, ayrıca çok sigara ve alkol tükettiğim için oksijene ihtiyacım vardı . Pencereleri kapattım i kaloriferi zaten hiç akmazdım ibneler gelmeden önce , soğuk olmalıydı içerisi ona göre, bir elektrik sobası vardı , onu aldım getirdim dibimize koydum çalıştırdım , -Yakma boşuna istemem böyle iyi , dedi … -Ya oğlum saçmalama titriyorsun , dedim … -Yok iyi gerçekten , yakmana gerek yok , sağol … Trip atıyordu aklınca , bizim ona verdiğimiz hasarı böylece gidermeye çalışıyordu … Şimdi düşünüyorum da , trip te atsa , gerçekten öle iyi bile olsa adam bizden iğrenmişti , bunca zaman aptal yerine koyduğumuz o olsa bile iğrenilen bizdik . Bunu uzun zamandır düşünüyor olabilirim fakat bugün içimi daha da sızlatıyor , ama içimi sızlatan hala ona yaptığımız değil , onu bunun biliyor olması, o çocuğun … Bu gemi yürümez , beni bu hastalık iyice yufka yürekl yaptı sanırım ,,,sen hala umut taşıyorsun aksime , bu kondisyon aletinin hiç faydası yok , Ne kadar sarhoştu artık , gece tam onun gecesiydi , yağmuru ve çiçekleri çok severdi , bir de … yağmur artık dinmiş çiçekler karanlığa saklanmış olsalar bile onların dibinde uyuyakaldı , son sevdiği şeyi unuttu , bütün bu tiksintiyi o kadeh başlatmıştı , üzerinde parmak izlerinin , ağız salyalarının olduğu değiştirilmemiş kendi kadehi … ve o böcek mutfakta görüp öldüremediği , zamanla büyüyecek hastalığı gibi … - Tatlım … - Tatlım … seslendi birileri , Beni yine bir zaman sonra böyle sanki çok istiyormuşum gibi betonla kafa kafaya vermiş bulacaksın ve şöyle diyeceksin : - Tatlım … - Tatlım … Ve bende birazcık ayılabilirsem eğer : - Sana mektup yazabildim sonunda … bak orada kadehin yakınlarında olması lazım , -Hımmmm , bu kağıtta hiçbirşey yazmıyor ; “ huzursuz cennet “ dışında
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kuzey darıcı ..., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |