..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Aydın Coşkun




5 Eylül 2010
Sanal Muhabbet  
Aydın Coşkun
İnternet, her zaman işimizi kolaylaştırmıyor veya önce kolaylaştırıyor sonrada sanki onu keşfettiğimize bin pişman ediyor bizleri


:AHDE:
2. Milenyum ve 21.yy dediğimiz bu çağda, teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. İletişim de özellikle bilgisayar üzerinden yapılan sesli-görüntülü konuşmalar veya haberleşme her geçen gün daha da ileri doğru gitmektedir. Her ne kadar kötü niyetli insanlar virüs yollayarak bu
gelişimi engellemeye çalışsa da, ucuzluğundan, kolaylığından dolayı inadına bu gelişim devam ediyor ve edecektir.
Bundan 25 yıl önce, lisede okurken çektirdiğim vesikalık resmimi, chat programının bir köşesine yerleştirmiştim. Ali’yi ararken Veli çıktı karşıma misali bir kızla tanıştım. Bu semtten, yabancı değil, uzaklarda arama, tam yakınımızda…O, resmimden etkilenmiş olacak ki, ısrarla:”Nerelisiniz? Kimsiniz? Adınız nedir….?” gibi sorular sormaya başladı. Derken konu özel hayata geldi “Neden hepbekar?” diye sordu. Valla bekarımda ondan. “Hiç evlenmediniz mi?” Benim sevdiklerim beni sevmedi; beni sevenleri de ben sevemedim dedim.”Çok klasik bir cevap oldu.” dedi. Peki sıra sende, sen anlat bakalım neden bekarsın. O, şimdiye kadar beni etkileyen, belki de o konuşmanın unutamadığım, o tılsımlı cümleyi söyledi:” Ben de bekarım; hatta evde kaldım.”dedi. Ben, sevgide yalan söylemeyi hiç mi hiç beceremem ve söylemedim de….Onun umutlarını boşa çıkarmanın doğru olmayacağını düşünerek, bak kız, şu gördüğün resim 25 yıllık resimdir.Şimdi ki halimle arasında dağlar kadar fark vardır,dedim. Kameramı açtım ve ona şunu söyledim: Nasıl şok oldun mu ..!? “Yok, dediğin kadar değilmiş” dedi. Ne iş yaptığımı sordu.Ben de öğretmenlikten emekli oldum, deyince bu defa da: “Maşallah, pamuk dede değilsin.”dedi. İnanır mısınız tam iki saat konuştuk ve sonunda ikiyüzlü bir kız olduğunu adeta yüzüme vururcasına:”Bundan sonra bir daha görüşmeyelim.”dedi. Ben de kırktan sonra huyumu değiştiremezdim ve minnet etmedim. Tamam dedim.Hiç bir yerde, hiç bir zaman seninle görüşmek istemiyorum, dedim ve sohbeti bitirdik.
Zamane kızlarının huyundan olsa gerek, aradan iki hafta geçti, tekrar beni arayarak,”Merhaba, nasılsınız? Sohbet edebilir miyiz?” dedi.Ben de olur dedim. Peki neden geçen gün, durup dururken, bir daha görüşmeyelim dediniz diye sorduğumda, O da tıpkı Morrison Süleyman gibi, “Dün dündü, bu gün de bu gün…” dedi ve yine o derin felsefi konulara girdik.En özel konuları bile konuştuk;hiç çekinmeden, sıkılmadan…Sonra öğretmen arkadaşlarımdan biri beni kahveye acilen beklediğini söyledi. Ben de kendisinden rica ettim o da olur diyerek, birbirimize iyi günler diledik ve sohbete ara verdik.
Aradan bu defa üç veya dört ay geçti, ne aradı ne de sordu. İstanbul’a gitmem gerekiyordu. Yolculuğa çıkacağım gün, kendi kendime, bu defa da ben başlayayım konuşmaya hem de canlı ve yüz yüze olsun diyerek ona gittim. İstanbul’a gitmeye ve benimle gelmeye davet ettim. O da” Hayır ben gittim, geldim. Sana iyi yolculuklar.” dedi. Otobüsümüz kalkarken, o bana efkarlı bakışlarıyla sanki gitme diyordu. Neyse, İstanbul’a gittim ve en yakın bir kafeden, bir hafta sonra kendisine bir mesaj yolladım. Birinci mesajıma hemen cevap verdi fakat daha sonra gönderdiğim mesajlarıma bir tek cevap bile vermedi. Anlamıştım zaten, Demek ki iki yüzlülüğü yine tutmuştu. Ben de iki ay sonra İstanbul’dan geldiğimde kendisine uğramadım, merhaba demedim. O da demedi tabii ki. Bende olan resmini dereye attım. “Hatıram olsun” demişti ama artık öyle bir iki yüzlünün hatırasını saklamak, akrebi cebinde saklamaktan farksızdır bana göre.
Şimdi ise aramızda, aynı ilçenin havasını solumaktan başka ortak bir yanımız kalmadı. Birimiz Mars’ta, diğerimiz Dünya’da… Eğer bu iki gezegen, ilerde bir araya gelir de arkadaş olurlarsa, biz de bir araya geliriz. Evet öyle!.......


























Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevda Yarası [Şiir]
Özgürlüklerin Arkasına Saklanmak [Deneme]
Bu Müzik Benim Değil [Eleştiri]


Aydın Coşkun kimdir?

Emekli Öğretmenim. Yayınlanmış her hangi bir kitap veya dergim yok. Yalnız Son üç yıldır, yukarıda adresini yazdığım ve bana ait olan bu siteye yazılarımı yazarım.

Etkilendiği Yazarlar:
Atatürk, A .Fuat Köprülü, Yilmaz Öztüna


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın Coşkun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.