Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Henüz ilk yudumları almıştık ki, sitemkar bir sesle "İnsan dostunu hem de hiç haber vermeden telaşlı bir yalnızlık içinde bırakır mı söylesene, üstelik senin gibi bir insan!" demiştim de, gözlerinde bir an için o aşina olduğum hüzün bulutları savrulurken, sıcacık dokunuşunla tutup omuzlarımdan "Yalnızlık mı? Sen yalnızlığın ne olduğunu biliyor musun Caliban, hiç yaşadın mı yalnızlığı sözcüğün gerçek anlamıyla?" Dedikten sonra gözlerini uzak, benim göremeyeceğim kadar uzak bir noktaya dikip, cigarandan derin bir nefes çekip devam etmiştin "Yalnızlık; telafuzu ne denli kolay bir sözcük değil mi? Oysa benim gırtlağımı parçalayarak çıkar bu sözcük her söyleyişimde.Bu sözcük benden kopup gitmiş ya da benim kopartıp attığım iyi ya da kötü, çirkin ya da güzel,eğri ya da doğru ama bir eksiksiz hepsi bana ait olan ne çok şey anlatıyor bir bilsen, zaman zaman senin de tanık olduğun o el titremeleri, bakışlarımın donuklaşıp, başımın dönmesi, apansız bastıran mide mide bulantıları nereden ve neden kaynaklanıyor dersin? O meşum, o melun günlerde, niceleriyle kıyaslandağında az ama benim çok haddienden fazla çok olan yirmi altı gün, boyu yüzelli eni elli santim olan bir hücrede, duvarlaraına önce işeyip sonra işediğim hücremde bedenen hep yalnızdım ama hiç yalnızlık çekmedim inan Caliban, yüreğim ahh o zamanlarki yüreğim öylesine kalabalıktı ki Jupiter'den, Uranus'tan dostlar edindim. Ya şimdi, ne kadar da kalabalık gibiyiz değil mi, oysa şimdi yalnızım ben ve sana anlatmak istediğimde bu, herkesle bir arada olmanınyalnızlığı, işte çekilmez olan bu. Kulakları sesler sağır, gözleri renklere kör, insanlığı küflenmiş, vicdanları güvelenmiş bu kuru kalabalıkta yalnızlığını; birbirimizi saymazsak eğer, paylaşabileceğinbir dost bulabileceğine inanıyor musun sen, iyi bak iyi bak Caliban aziz dostumkabuğundan yeni çıkmış tırtıllar gibi önce kendi kabuklarını kemirmekle başlıyorlar yeni yaşamlarına ve geçmişlerini geçmişden kalan bütün değerlerini öğüterek devam ediyorlar yollarına. Ne dersin Caliban biz de ayak uyduralım mı onlara, kelabak kanatlarımızı takıp uçalım mı yeni bir geleceğe, ardımıza hiç bakmadan ve dahi hiç utanmadan." Bu nedenle mi bir başına çekip gittin Prospero, kalabalaıklaştırmak için mi yüreğini? Ya da öğretmek için mi bana yalnızlığın ne ne demek olduğunu. Sanırım her ikisini de başardın dostum. Caliban
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bekir Öğretici, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |