..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > İbrahim Kilik




8 Nisan 2010
Sarası Tutan Sardunya  
Sari Hastalık ve Sardunya

İbrahim Kilik


İşte o devirlerde, sardunyaya bir vazife verilmişti. Sivrisinek savar olarak kullanılmaya başlanmıştı. Sıtma mikrobu taşıyan sivrisineklerin hışmından sardunya sayesinde kurtulmak yolu seçilmişti. Zannımca, sardunya da memnundu böyle bir vazifeden. Pencerelerimizin önünde kurulması bu yüzdendi. Vazifesini bî hakkın ifa etmenin hiçbir şeye değişilmeyecek huzuru vardı yüreğinde sardunyanın. Böyle bir vazife onu , bencillikten kurtarıyor, Kamu yararını düşünen, insanlara faydası dokunan diğerkam bir makama yükseltiyordu.


:AFCE:
Her ne kadar, sardunya sözcüğü Türkçe bir sözcük değilse de. Dilimize gelip yerleşmiş. Hatta, bir saksıyı mekan tutup camlarımızın önüne kurulmuş. Çiçek olarak,
Fesleğenlerle komşu olmuş. Bence, bizden biri olmuş. Daha doğrusu bir sözcük, dilimize girmeden yaşantımıza giriyor. Ondan sonra dilimize giriyor. Sardunya da onlardan biri.



Dilimize bir çiçek adı olarak girmesinin yanında, duyduğumuz zaman, İtalya’ ya ait bir Akdeniz adasını çağrıştırır, coğrafya bilgilerimizin desteğiyle, sardunya sözcüğü bizde .Tâ, yâd ellerden gelir aşinamız oluverir. Seyahat etme hürriyetimiz söz de kısıtlı olmasa da. Tuzu kurular hanesinden, olmadığımız için, Sardunya adasını gidip görmek nasip olmadı. Bir bilgi kırıntısı olarak dağarcığımızdaki yerini alıyor sadece…



Böyle, yarım vukuflu bir girizgâhtan sonra, gelelim sarası tutan sardunyaya. Çocukluğumuzdan beri aşinası olduğumuz, kokusuna yabancı olmadığımız bir çiçek sardunya. Analarımız, teneke kutularda, hatta vita yağı, turyağı kutularında yetiştirirdi onları. Şimdi diyeceksiniz ki işin içine yağ nerden girdi. Tereyağının, zararlı olduğu ilan edildikten sonra, bir margarin yağı furyası kaplamıştı memleket sathı mailini. Yemeklerde margarin kullanılır olmuştu. Yağların, üstü yazılı kutuları da muktesit analarımız tarafından, saksı olarak değerlendirilmeye başlanmıştı.


İşte o devirlerde, sardunyaya bir vazife verilmişti. Sivrisinek savar olarak kullanılmaya başlanmıştı. Sıtma mikrobu taşıyan sivrisineklerin hışmından, sardunya sayesinde kurtulma yolu seçilmişti. Zannımca, sardunya da memnundu böyle bir vazifeden. Pencerelerimizin önünde kurulması bu yüzdendi. Vazifesini bî hakkın ifa etmenin, hiçbir şeye değişilmeyecek huzuru vardı yüreğinde sardunyanın. Böyle bir vazife onu , bencillikten kurtarıyor, Kamu yararını düşünen, insanlara faydası dokunan, diğerkam bir makama yükseltiyordu.


Gel zaman git zaman, sardunyanın yaşadığı ülkede şartlar değişti. Eski çamlar bardak oldu. Vita kutuları, pencere önlerinden kaldırıldı. Ülkede, sivrisineklerin yerine milletin kanını emen keneler türedi. Onları, sardunya dahil hiçbir güç geri püskürtemezdi. İyice gemi azıya almışlardı. Taşıdıkları mikrop sıtma mikrobundan daha tehlikeli ve sari olmasına karşın, duhul ettiğinde,alışkanlık yapıyordu bünyelerde. Her geçtikleri yerde tutsakları çoğalıyordu.


Böyle bir musibet karşısında, hiçbir şey yapamamak çok ağır geldi sardunyaya. Garip bir hastalığa yakalandı. Artık, eski neşesi kalmamıştı. Rengindeki canlılık da kaybolmuştu. İnsaflı insanlar, vicdanlarıyla akıllarını birlikte kullananlar bu duruma çok üzüldüler. Çareler aramaya başladılar sardunyanın derdine. En sonunda, merhamet adında bir hekim. Uyardı insaf sahiplerini. Sardunyanın, ahir zaman hastalığı olan bir çeşit sara hastalığına yakalandığını söyledi. Bunun tıpta henüz tedavisi yok dedi. Sardunya eskisi kadar güzel kokmuyordu. Zaman zaman tutan sarası, bütün hayatını etkiliyordu. Şimdi, onun gündemdeki adı "sarası tutan sardunyaydı"…
Ankara,08.04.2010 İ.K






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aydın Olmak ve Aydınlatmak
Hazana Hazan Düştü
Küfrün Bini Bir Para
Kentlerin Pişmanlıkları

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkçe Sevdası
Yazmak Yahut Yazmamak
Argo ve Siyaset
Son Mülteci
Argodan Esintiler
Yazarlar Şairler ve Şehirleri
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 18
"Yok Bu Şehr İçre Senin Vasfettiğin Dilber"
Meçhule Yazılmış Mektuplar - 16
Ayrılığın On Yedinci Günü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hüznümüz Kahverengi [Şiir]
Arzu 1 [Şiir]
Cin Biberi [Şiir]
Erguvanlar Lâleler [Şiir]
Zaman Dar [Şiir]
Düş Gülü [Şiir]
Mülteci [Şiir]
Dem Masalı [Şiir]
Çççççççççççççççççççç [Şiir]
Pişmanlık Bestesi [Şiir]


İbrahim Kilik kimdir?

Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay) Dilberin gamzeleri. Demliğin dem demleri. Bardakta keklik kanı. Tebessüm huzmeleri. Dostun dosta ikramı. Alır yürekten gamı. Fincanda türkü söyler. İnce bellide mani. Zamanın gül kurusu Gülde gülşen dokusu. Rehavetten kurtarır. Pek de şirin doğrusu. Bardaktır mihmandarı. Herkesin çeker canı. Yalnız bu kadar değil. Sohbetlerin mimarı. İnce bir gülüş gibi. İçe süzülüş gibi. Ülfete kapı açar. Kaldırır hep uzleti. Ankara,03. 09. 2007 İbrahim KİLİK

Etkilendiği Yazarlar:
Demlik Güzeli (Namı Diğer Çay)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Kilik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.