Bilmek kadar kuşku duymaktan da zevk alıyorum. -Dante |
|
||||||||||
|
Ne masum şeydi öyle o; Lidyalılardan, onun çocukluk günlerine kadar. Eline çokça geçirenin yürüyüşünü değiştirir, bilgilendirirdi. Suspus insanları da laf ebesi yapardı. Daha sonra değişti. Vicdanları örseleyen, ahlakı yok eden bir canavara dönüştü. … Atıf’ın parayla pulla çok işi yoktu aslında ama, merak ediyordu; paranın neler yaptırabileceği sorusu, sürekli kurcalıyordu beynini. “Para laf öğretir”, “Adamın yürüyüşünü değiştirir, yürüyüş öğretir” sözlerini daha sık duymaya başlamıştı gelip gidenden. Örneğin, çok çok parası olsa neler yapabilirdi; bilemiyordu. Bir keresinde abisi çarşıyı gezdirmiş, önlerinden geçen cenaze konvoyundaki arabaları saya saya bitirememişlerdi. “Zengin cenazesi tabi!” demişti abisi. Demek ki para, öldükten sonra gösterişli bir cenaze konvoyu oluşturmaya da yarıyordu, giderken bir şey alıp götürülemese de. Ha bir de havai fişeklerde farklılık vardı. Evleri açıkhava düğün bahçesinin arka tarafındaydı. Binaların arkasından sürekli müzik sesleri gelir, saatler gece yarısına yaklaşırken de havai fişekler patlamaya başlardı. Sık sık düğün, sünnet olurdu orada. Gidemediği için pencerenin kıyısına otururdu; uyumaz, havai fişeklerin atılmasını beklerdi. Gökyüzünü salkımsaçak ışıklar kaplamaya başladığında kendinden geçerdi sanki. Önce karanlığı delen bir küçük ışık, ardından büyük bir patlama, dairesel ışıklı papatyalar ve bir anda, falları bakılmış gibi dökülüveren çiçek yaprakları. Kimi havai fişekler, binaların ardından birkaç karış çıkıp dökülüveriyor, bunlar çok heyecanlı olmuyordu. Oysa kimileri üç bina boyu yükselip, sanki gökyüzünü kaplıyor, üstüne gelecekmiş gibi oluyordu. Korkutuyordu bile Atıf’ı. Bir keresinde babası, çok yükselen havai fişeklere bakıp, “Yine zengin piçleri!” demişti. Demek ki çok para burada da işe yarıyordu. Pahalısı için, en yükseklere çıkanları için. … Sürekli tavana bakmaktan çok sıkılmıştı Atıf. Kendi çabasıyla yatağında yarım yamalak doğruldu. Tekerlekli sandalyesinin koluna sıkıca yapıştı: - Sen de bir şeyler söylesene Tom. Çok para yürümeyi de öğretebilir mi?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |