Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Seni seviyorum! -Hayır, ben daha çok -Hayır, ben! -En çok ben! Duy bak, içimdeki benler senin için kavga etmekteler. Mayakovski: Lili'ye Mektuplar ''Çok anlattım ama anlamadı. Sus dedim susmadı. Konuşma dedim yalvardım, ne olursun bak elimden bir kaza çıkacak, dinlemedi. Hep ağzında bir şeyler geveledi durdu. Ben kulaklarımı kapamadım duymak istemedim ama o duyurdu. Konuştu konuştukça acısı biraz daha artı. Sus dedim bak harap oluyorsun, susmadı. Dokundum ona elime aldım yüzünü okşadım. Elimi geri itti. Dur dedim ne olursun bırak bari dokunayım sana. Yok istemedi. Konuştu durmadan konuştu susmadı. Ben anlamsız yazılara boğulmuşken o hep bir anlam aramak istedi. Sonra şöyle demişti bana hatırlıyorum: - Ben hep anlamsız yazılar yazarken yazının başlığından son noktasına kadar, aslında aradığım ve hiç bulamadığım o anlamı orda kaybetmek istiyorum. Belki bir yansıtma belki olancası bir çırpınış ama yazmalıyım ve hep dışarıda yaşama dair anlamlar aramalıyım. Hani bir şeyi piç edersin ya, bekâretini bozarsın ya da ilk ifşa eden sen olurusun işte bunun gibi bir şey benim yazılarım. Yok, susmadı bir türlü. Mesela yola çıkıyorum otobüse bindim konuşuyor. Susmuyor ne olursun diyorum bak bir sürü insan var yeter. Diğer yolcular rahatsız oluyor susmadı. Ne yaptıysam susmadı. Konuşuyordu durmadan konuşuyordu: - Biliyor musun hiç kimse hikâyesini tama anlatmaz. Hep bir eksik vardır o eksik onun güvencesidir. Ne olur ne olmaz tavrıdır. Elimde kalan bir şeyler olsun derler. Ve hikâyenin tamamını kimse anlatmaz. Kadına sor sevişmemiştir, erkek ise -başroldeki- sevişmiştir hatta onlarca defa. Kimse karşıdakine bir şey demez karşıdaki öyle bir yerlerinden uydurarak kızar. Kimse kimseye bir şey yapmaz ama herkes herkese kızgındır hatta ve hatta nefret eder. Anlatmayız anlatamayız. Mesela sen hiç anlattın mı? Eminim anlatmadın, ne yaptığını, nasıl yaptığını kime ne dediğini. Cinslerine göre ayırmışsındır anlatacaklarını. Sende aşağılıksın biliyor musun? Anlatsaydın tamam ile böyle olmazdı. Söyleyecektin karşıdaki istemiyorum seni sadece sevebileceğim bir kadınsın ondan seviyorum seni. Bakire olmasaydın sadece sevişirdim seninle. Evlenmek aklımdan bile geçmezdi. Durmadı işte hep böyle konuştu. Baş edemedim. Ne yaptıysam baş edemedim hep konuştu. Ağzına sanki bir şeyler takılmıştı durmadan üretiyor durmadan beynime bir ileti gönderiyordu. Hep başımı tutarak kulaklarımı kapayarak ''seni dinlemek istemiyorum'' dememe rağmen o susmadı. Kapıdan kovuyordum pencereden geliyordu, pencereden kovsam bacadan. Dayanamıyordum artık durmadan konuşuyordu susmuyordu: - Sen ne istiyorsun hayatında. Nasıl bir insan olmak istiyorsun. Sen ne olabildin söyle ne yaptın ne ürettin şu dünyaya senden ne kalabilecek söyle. Bak güçsüz kalıyorsun ilişkilerinde hem dostlarına karşı hem sevgiliye. Biraz dayanıklı ol, dirayetini yitirme. Dayanıklı ol, dayanıklı ol, dayanıklı ol… Hep böyle sonlanıyordu sesi yankılanarak ve son kelimelerini tekrarlayarak. - Çok canım acıdı benimde senin gibi ben duramazdım böyle ulaştırmam lazım yaşadıklarımı. Yazdım hani okurda anlar dedim ama anlamadı. Biliyorum sinirleniyorsun bana ama senden başka kimsem yok. Bir başımayım, yapayalnız. Mesela hala anlatıyorum yaşadıklarımı daha da anlamış değil. Bende artık kalemimde susmayı seçtim ama sende konuşuyorum. Susmadı tek çarem kalmıştı. Bir şeylerden bahsediyordu benim de canım acıyordu ama yapmalıydım artık bunu. Dayanamıyordum ne yapayım. Çektim silahı vurdum. ‘’Son bir şeyler söyleyeceğim ne olursun bari bunu dinle’’ dedi. - Biliyor musun? Beni vurman için bu kadar konuşuyordum ve sen eni sonunda yaptın. Ben yapamazdım, sıkamazdım kendime. Sana güçlü ol diyordum ama ben güçsüzdüm, korkaktım. Şu zerre ilişkim kalmamış dünyadan nasıl gideceğimi çok düşündüm ama korktum yapamadım sen yaptın, teşekkür ediyorum dostum benim. Sonra yığılıp kaldı öylece bende silahımı belime takıp yoluma devam ettim.’’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © KÜFRAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |