Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Meğer susmamdan belliymiş sağanak, bileme/z/dim... Soğuktan üşümüş elleriyle bir kız çocuğuydu şehrin ışıklarında gölgesini bırakıp sana gelen. Yüreğinin tüm yükünü her adımda kaldırımlarına bırakıp bu koskoca şehrin, Adım adım seni dileyen… Gece... Karanlık ve korkaktı gece... Sana benzeyen yüzler gördüm adım adım; Seni tanımayan adam, Senin umursamadığın kadın... Altından kalkamayacağım kadar ağırdı söz yükün. Bir de ellerime tutuşturduğun hatıra yükün... Değerden, önemden, sevgiden bahsederken hep sen, ki sen... Ne çok hayıflanırdım içimde büyüttüklerimi sana gösterememekten. O koskoca sevgiyi, hayatımdaki önemini, varlığının değerini yüreğime sığdıramayıp taşırırken kıskanılası, senin gözlerinde bir türlü var olamamış, yüreğine değememiş hiçbiri... Söz yükün... Hoyratça savurduğun sözlerinle hedefi tam da onikiden vururken sen, belli belirsiz seçebildiğim yüzün karanlığa hapsolmuş, nefesim kesilmiş, kanım çoktan çekilmişti damarlarımdan. İçimdeki yangının tüm bedenimi sarışıyla dizlerimin bağı çözülmüş ve öylece yığılıp kalmıştım olduğum yere. Gelişimi hesaplamadığın o yere, altından kalkılamayacak yükler yükleyerek yüreğime gitmemi dilerken, bir şehrin karanlığına emanet ederken sen yüreğimi ardına bile bakmadan, dilinde ve hatırımda kalan o hakkın helalliğinden başka söz değildi beynimde yankılanan. Hatıra yükün... Hangi sevgiye sığardı bir bavul dolusu hatırayı sevgi’li’nin eline tutuşturmak...? Hangi yüreğe sığardı emanete dönüşen hatıra...? Hangi kolyenin ucunda sallanıyor şimdi hayallerim...? Hangi fotoğrafta kaldı gülüşlerim...? Hangi albüme sığdırdık o keyif dolu zamanları...? Nasıl saklanır bir dolu umut, O bir dolu umut şimdi olur mu bir umut...? Düşlerim, d/üşüyor... Yüreğim... Gece... Karanlık ve korkaktı gece, Tüm harfleri benliğimde saklayabilecek kadar cesur, Noktası virgülüne karışmış cümleleri alnının ortasına yapıştıramayacak kadar korkaktım. Karanlık, Korkak Ve cesur... O gece bir devri kapattın sen bende, bir devir bin ömre bedeldi o gece. Bitti... Sen arkana bakamayacak kadar korkaktın, Bense baktığımda kimseyi göremeyecek kadar cesur... Bin ömre bedel gece, Korkak Ve cesur… Bu ilk değildi elbet bir gece vakti bin söz yüküyle, sırtıma yüklenen onlarca hatırayla yollarda terk edilişim. Ama sen sondun, hayata dair güzelliklerin varlığına inanışımın. Sevgiye dair hesapsızlığımın. Bütün hesapları kesip huzur bulduğum mavinin karanlığında yok olmak istedi ruhum, Ayaklarımın beni taşıyabildiği her yere gittim o gece, gücümün yettiği son yere... Durdum. Seni dinlerken sustuklarımı haykırmak istedim, yaş olup süzüldü yanaklarımdan da ses olup çıkmadı dudaklarımın arasından... Sustum. Bir ses yankılandı gecenin sessizliğinde. “Duvarları maviye boyadım, maviyi çok seversin...” Dondum. Dilek Şengel "yirmialtıocakikibinon anısına"
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilek Şengel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |