Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Uzun bir romanın içinden düştü cümlelerim. Yalın ayak çocukluğumu gözlerinde ararken Allanıp siyahlanmış yüreğinde buluyorum kayıp Cennetimi.. Sonra bir adım adıyorum sana, Ve sen koşuyorsun bana.. Biz olurken yürekler, Bedenlerimiz açıkta kalır.. Umudu giyinmeyi denedikçe, Büyüdükçe daralacağını farkediyoruz. Mutluluğu deniyoruz Olmuyor. Bedenlerimiz iki cümleye denk geliyor.. Ama yüreklerimiz biz olmayı başarabiliyor.. Sen, ben.. Biz.. Yürüyoruz devrik cümlelerden arındırılmış sevda lugatinde.. Arşınlıyoruz her defasında rafta tozlanmış romanları.. Her nefes alışımızda, Kendimize bir kahraman beğeniyoruz romanın içinden. Ve üstümüze giydiriyoruz Sonra usta bir senaristin Kavuşmaya en yakın rolünü çalıp Mutluluğu prova ediyoruz gözlerimizde. Çocuk oluyoruz.. Elimizde iki fırça, Geceyi kahvenin en koyu tonuna boyuyoruz. Hayatın en acı halini çiziyoruz gözlerimize.. Adlarımızın baş harflerinden başlayan Mutluluklar bağışlıyoruz yetim bulutlara. Ve karanlığa gözlerimizi emanet ediyoruz.. Kemiklerimiz kavuştuğunda, Birbirine hasret iki sevdalıya Yol olmalı gözlerimizde saklı ışık. Ve toprağa bir iz bırakıyoruz. El ele tutuşmuş iki yüreğin Kelimelere sığmayan çığlığını. Olur da bir gün Cümleler susar, Sevda çıplak kaldığında İşte o iz umuda gebe sevdalara Bir mutluluğu şahit bilir.. Suskunluğu giyinmiş dudaklarıma sürerken adını, Bir çift umut beliriyor gözlerimin en ıslak yerinde. Islak dediğime aldırma, O nem kavuşmaya edilmiş bir yemin, Ve yıllarca beklenilmiş bir özlemin En sesli hali.. Bırak en ıslak yerinde kalsın kirpiklerim.. Ne de olsa gözlerin, Memleketime güneş diye çöker her sabah. Şimdi üzerinde görmek istemediğim O siyah elbiseni giyin.. Acıyı da kondur yüzüne. Ve çık karşıma.. Alından öpmeye hazır yüreğim Çığlık çığlığa haykırsın adını.. Ve sıkıysa sus, Adının yanına adımı yanaştırıp Biz olduk dediğimde.. Susmanı da sevdamıza katarken, Ölümün en süslü haliyle geleceğim sana. Öksürüklerimi boğazıma ilmekleyip Son kez adını adıma yanaştıracağım.. Seni seviyorum diyeceğim.. Ve bir özür dileyeceğim senden.. Seni seviyorken hiç kavga etmedik sevgili, Ama sen siyahı giydikçe, Ben her defasında beyaza özendim.. Giyindim sevdayı.. Ölüme düşürdüm yüreğimi. Cenneti beklerken gözlerinde, Cennetin bir köşesinde, Seni Elif ile karşılayacağız.. Ellerim Elif'in buğday saçlarını okşarken, Ben gözlerinin kahvesinde, Cenneti kana kana içiyor olacağım.. 07 / Ocak / 2010 İsmail Sarıgene
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsmail Sarıgene, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |