Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü |
|
||||||||||
|
Yazmak yüreğindeki incileri satırlara işleme eylemiyse ben yazarım. Bu uğurda yaşamını harcayacak kadar fedakarlıkta bulunduğumun farkındayım. Peki, bende eksik olan ne? On yılı aşkın bir süredir profesyonel olmak bağlamında bu camianın içinde yer almak için çalışmakta mıyım? Evet, edebiyat dünyası içinde var olmak için mücadele ediyorum. Bu süre içerisinde neler gördüm ve duydum. Gördüklerim ve duyduklarımdan sonra kendime döndüm. Kendimde, iç âlemimde yolculuğa çıkıp; yazma eyleminden ya da bağımlılığından kurtulmak adına savaştım. Öyle bir illet ki yakamı bırakmadı bir türlü… Yine aldım elime kalemi diyeceğim ama kalem yerine bilgisayarın tuşlarını kullanmaktayım. Yanımdan ayırmadığım üç nesneden biri nede olsa. Başarısızlığımın nedenini araştırırken neler gördüğümü anlatmaya çalışayım mı? Aslında başarısızlık demek yanlış olur. Ben ve benim gibiler yazarlığı popülarite olarak algıladığımız için yanılgıya düşüp krizler geçirmekteyiz. Bir gece içerisinde yazar olanlardan eksimiz ne diyerek isyan ediyoruz. Eksik olan bir şey yok hatta fazla olan değerlerimiz var. Bizde ki etik anlayış onlarda olmadığından bir gecede yanıp ikinci gecede sönmekteler. Yanıp yanıp sönmek yerine hafif ışıkta yol almak en uygun olanı… Her camia gibi bu camia da kokuşmuş her geçen gün kokuşmakta… Biraz fizik biraz cilve ile iş halledenler mi istersiniz? Adım attığınız her mekanda karşınıza bir tane çıkar. Ya da aileden maddi zenginliğiniz varsa açasınız bir yayınevi yazarsınız iki satır bir şey, olur size şiir ve roman… Kendi kitabınızı kendiniz yazıp yayınlarsınız. Medyada varsa tanıdığınız iki reklâm oldunuz yazar… Yazarlık bu mudur? Yazarlık hislerinizi duygularınızı, düşüncelerinizi başka insanlarla imgesel zenginlik içinde paylaşmaktır. Bu durumda geriye dönmekte zor, ileriye gitmek de. Geldiğiniz noktada topluma geri dönüp toplumun diğer fertleri gibi gündelik yaşama adapte olamıyorsun. İleriye gidememe nedenleri de yukarıda yazdığım şekilde. Onca kitap, dergi içinde boğuşarak geçirdiğin yılların ardından her şeyi bir kenara bırakıp atamıyorsun. Bir çobanın köyden çıkıp büyük şehirde yaşadıktan sonra köyüne döndüğü an yaşadığı açlık gibi bir şey… Yayın ve edebiyat sektörü kan ağlarken bu yazıyı yazma gereği duydum. Çünkü gerçek cevherler bir yerlerde hayat temaşası içinde mücadelesini verirken; bir kısım hiçler değersizlikleriyle yazar diye gezinmekte.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © havva gülbeyaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |