..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, seçmek ve gizlemek sanatıdır. -Chateaubriand
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Divan > Muhittin Turan




2 Şubat 2009
Türk Edebiyatı'nda Şimdiye Kadar Saklı Kalan Bir Şair: Behrî  
Muhittin Turan

:CABF:
Türk Edebiyatı'nın bir kolu olan Divan Edebiyatı'dan- eskilerin deyimiyle- 'taharrî ve tecessüs' ettiğim bir yazma eseri sizinle paylaşmak isterim. Bu eser çok yeni denilebilecek bir zamanda araştırmacıların istifadesine sunuldu. Hayatı ve kişiliği hakkında pek muhtasar bilgiye sahip olduğumuz bu gönül erinin eseri 'Behrî Divanı'dır. Bu yazıda halk kültürüyle beslenmiş olup aynı zamanda Saray Edebiyatı (Enderun Edebiyatı, Klasik Türk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, Eski Türk Edebiyatı vb. isimlerle de anılır.) terbiyesi de gören ve eserini bu minvalde işleyen bir Alevi-Bektaşi şairin dilinden ve kaleminden dökülen sözlere kısaca dikkat çekmeye çalışacağım.

Kelime manası "uzaklık; felâket; ümidin boşa çıkması" olan Behrî mahlaslı şairimizin nerede ve ne zaman doğduğu hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Bir divanı ve muhtelif yerlerde cönkleri mevcuttur. Yaşadığı ve iştiyak duyduğu toprakları,
Behri Rum-ı sadıkız ikrarımız hep hazrete
Lutf u cudundan irişdük bunda al-i devlete
şeklinde yâd eder Behrî.

Kendisi Bektaşi kültürünü en iyi ama meçhul kimliğiyle anlatmaya çalışan bir şairdir.

Bilindiği gibi Bektaşi şairleri 13. yüzyıldan itibaren daha çok kırsal kesimde, köy ve beldelerde ikamet etmişler; halkın alt tabakalarına nüfuz ederek onların dertlerini, neşelerini eserlerine işlemişlerdir. Şairimiz Behrî de böyle bir şairdir. 19. yüzyılda kırsal kesimde yaşayan Bektaşi şairleri, Divan şairleri gibi divan tertip etmek işine girişmişlerdir. Onlar gibi şiir yazabileceklerini göstermek istemişlerdir. 18. yüzyıldan sonra Alevi-Bektaşi ozanlarından büyük illerde yaşayanların divan düzenleme geleneğine bağlandıkları, 19. yüzyılda ise bu geleneğin geçerlik kazandığı, elimizde bulunan divanlardan anlaşılmaktadır. Bunda pek de muvaffak olamayan şairler önceki sadeliklerini de kaybetmişlerdir. Behrî’nin cönkle veya birkaç nefesle iktifa etmemesinin sebebi, dönemin şartlarına göre şair sayılmak için divan sahibi olmak gerektiği düşünülürse ortaya çıkacaktır.

İçerdiği bilgiler, görgüler, kavramlar vb. Alevi-Bektaşi Edebiyatı'nın daha muhkem bir zemine nüfuz etmesini sağlamıştır. Bu edebiyatın teşekkülünden bu zamana dek, geçirdiği aşamaların tarafsız bir şekilde ortaya konması açısında üzerinde durulması gereken bir eserdir diye düşünüyorum.

Hemen her fırsatta Hz. Ali ve On İki İmam’a olan bağlılığını dile getiren Behrî, bu yolda canını ve her şeyini feda etmeye hazırdır.

Kulluk ile bab-ı lutfun bekleyüp şam u seher
Behri ol şahın visalin özle hacet kânıdır
...

Bab-ı lutfun bekle Behri ol şehinşahın yürü
Dâmenin tut sıdkıla kulluk idüp ol ittiba'
...

Asitanında o şahın kulluk it Behri yürü
Bar-gahında yüzün yerde özünü eyle hâk
...

Behri şahın hâk-i payine hemin
Kulluk itmekdir bana hep hasb-i hal

Din, tasavvuf, peygamberler, dört halife, On İki İmam, Al-i Aba, sahabelre, ahiret , iman, Hac vb. kavramları Alevi-Bektaşi muvahecesinde ele almıştır. Meselâ, Alevi-Bektaşi inancında büyük yer sahibi, On İki İmam’dan sonra itibar gören bir güruh olan On Yedi Kemerbest, başından itibaren İslâm’ın yayılıp güçlenmesi için Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’e yardımcı olanlara verilen isimdir. Bu güruhu Behrî sanatını en iyi şekilde kullanarak şu sözlerle tebcil eder:

Güruh-ı fazl-ı dergah-ı hakikat içre gel Behri
Girenler iş bu erkana kemer-beste miyan oldu
...

Bununla beraber yine bu kültürde bevvab, aşinâ, sahib-nazar, sahib-liva, ser-çeşme, fütüvvet, besmele 'bâ' noktası, ebrar, ferraş, ikrar ... gibi kavramları en iyi şekilde açıklamaya çalışır.

Biz çaker-i güruh-ı pişvayız
İkrara kaviyiz ahde vefayız

diyerek mensup olduğu kültüre bağlılığını gösterir. Behri tevekkül sahibidir:

Kıl tevekkül hanedanın eşiğine yaslanıp
Ol mürüvvet madenidir halini eyle arz
...

Bilindiği üzere vahdet-i vücut düşüncesinde elif Allah’ı simgeler. Behri bu bilgiyi kalemine şu sözlerle dökmüştür:

Olar harf-i ehadiyyet cemalin seyr idenlerdir
Buların ruy-ı vechi zatı mirat-ı Huda oldu

Behri bu bilgiye başka bir beytinde şu sözlerle devam ederken, Hacı Bektaş-ı Veli'nin tasavvufi mahiyetli bir eseri olan ve Prof. Dr. Esad COŞAN ile Prof. Dr. Abdurrahman GÜZELtarafından tetkik edilen "Makâlât"ı Behri tarafından unutulmaz:

Kuşatdı dürlü hilatı kııldı mirat kendüye zatı
İrişdi ruy-ı Yâr'e fark idenler bu Makalat'ı

Hz Muhammed (S.A.S)'in dünyaya gelişini, bütün varlığa bir hayat bahşolunması şeklinde dile getirmiştir:

Felek seyyareler ihya olup envara gark oldu
Yetişti taze can her mürdeye ol hatt-ı Hâlık'dan
...

Behri Hz. Muhammed (S.A.S)'in "ilmin kapısıdır" dediği damadını şu sözlerle yâd ederek ona olan iştiyakını dadile getirmiş olur:

Behri oldum sıdkıla ol şaha kul
Men gulam-ı Haydarı'yam Haydar'ı
...

Behri bir Hz. Ali ve onun fikrini taşıyanların aşığıdır:

Esselam ey Şir-i Merdan-ı Huda seyr-i Ali
Esselam ey kutb-ı âlem Hacı Bektaş-ı Veli

Aşağıdaki beyitte de Hz. Ali’nin bütün mevcudâta bakışı zahir ve batına canlılık getirir.

Olardan irdi eşyaya nazar ihya olup cümle
Bulardır nur-ı dide cisme can ruha gıda geldi

Behri hemen her beytinde Hz. Ali, On İki İmam ve Hacı Bektaş-ı Veli'yi zikreder ve onlara bağlılığını hem perçinlemiş, hem de tekra tekrar itiraf etmiş oluyor:

Ali'dir devlet-i tac-ı ademdir
Ali'dir seyyd ol ruy-ı hazret
...

Hazret-i Şah-ı Velayet Haydar'ı
Enbiya vü evliyanın serveri
...

Tacdar-ı evliyasın yâ Ali
Mihter-i ser-enbiyasın yâ Ali
...

Şafi-i beşer Şir-i Huda'dır ol
Sultan-ı bargaha livadır ol
...
Behri Hz. Ali'nin Kerbela'da şehid edilen oğlu Hz. Hüseyin'i de teessürle anar:

Şah Hüseyn-i Kerbela'dır ol erenler serveri
Nur-ı ayn-ı Mustafa vü Murtaza'nın cevheri
...

On İki İmam'ı da uzun nazım şkilleriyle anar Behri. Hz. Ali Allah'ın arslanıdır; Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Hz Muhammed (S.A.S)'in gözlerinin nurudur;Zeynel Abad ilahi füyuzatın sahibidir; Muhammed Bâkır kerem kaynağıdır; Sâdık gayb âlemindeki imamların önderidir; Kâzım kudret hazinesidir; Ali Rıza Horosan şehrinin şehinşahıdır; Takî yol gösterendir; Nakî sırların mahzenidir; Hasan-ı Askerî Hak'tan gelen füyuzatı şerh eder, açıklar; Mehdî ise On Dört Masum'un şâhıdır.

"Sanatlı söz" anlamına gelen mazmûn kavramı ile şiirlerini bitirdiğini söyler:

İnayet canından ger mazmuna hitam oldu
Zihi sultan-ı âdil virdi nusret ol kerem-kanı

Daha nice varlıklar Behri'nin dilinde sanatlı bir sözle canlılık bulmuştur. Behri gönlünün derinliklerinden gelen sadakat duygusuyla hareket etmiş, onu hayatında tatbik etmiş bir şahsiyet olarak karşımızda durmaktadır. Behri kendinden önceki şairlerdende etkilenmiş, hatta onlara eserinde yer vermiştir. Mevlana, Feridüddin Attar vb. şair ve mutasavvıflar dışında Dara, Eflatun gibi tarihi ve efsanevi şahsiyetlerden de yararlanmıştır.
Ben bu yazımda Alevi-Bektaşi bir kimliğe sahip olan Behrî'nin siz dostlarca, Divan Edebiyatı adına müphem kalmamasını istedim. Divanından ve cönklerinden, ummanda bir damla mesabesinde örnekler vererek onu tanıtmaya çalıştım. Gönül ister ki Türk Edebiyatı'nda el değmemiş ve tedkik edilmemiş eser kalmasın. Bu sayede tarihimiz, çok zengin bir kültürü bünyesinde barındıran edebiyatımız daha da sağlam adımlarla ileriye yürüyecektir.
Saygılarımla...
Muhittin TURAN








.Eleştiriler & Yorumlar

:: Behrii
Gönderen: halefii / , Türkiye
22 Haziran 2009
Ben Süleyman Demirel Üniversitesinde yüksek lisans yapmaktayım. Behri Divanının edisyon kritikli çalışmasını yapmak istiyorum. Araştırma yaparken sizin bu yazınızı gördüm. Behri ile ilgili bu bilgilere nereden ulaştınız ve Behri Divanı Edisyon kritikli olarak çalışılmış mı bana bilgi verirseniz çok sevinirim. Teşekkürler...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Türk Dili İçin Bir "İmdat" Diyecek Sadâ Yok Mu? - 2 [İnceleme]
Türk Dili İçin Bir "İmdat" Diyecek Sadâ Yok Mu? [İnceleme]


Muhittin Turan kimdir?

Türk Dili ve Edebiyatı sahasında inceleme ve araştırma yapan biriyim.

Etkilendiği Yazarlar:
İskender Pala, Muharrem Ergin, Mehmet Fuad Köprülü ve Faruk Kadri Timurtaş


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Muhittin Turan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.