İyi bir aşk mektubu yazmak için, neler yazacağını bilmeden oturman, kalktığında da ne yazdığını bilmemen gerekir. -Rouesseua |
|
||||||||||
|
Kafka, demiş bu sayısında Notos. Kafka demiş ama “Kafka” derken, Prag demiş, Kafka’nin kalemi demiş, anoreksik demiş aseksüel demiş. Demiş de demiş. Günü gelsin, - olursa diye söyleyeyim – çocuğuma da okutacağım dizileri hazırlıyorsun Notos. Daha yeni elime aldım Notos’u. Neyse ki Ekim’e de yeni girdik, geç sayılmam. İlk okuduğum yazı (Kafka dosyasından) “Kafka, Brod, Ester Hoffe ve kızı” Etkileyici. Ama okurken insan “ama”larını, “yaa” larını yutamadığından konuşmak istiyor. Bu nedenle de kısaca yazıdan bahsedip, “ama” ve “yaa” larımı, “ah”larımı paylaşacağım. Max Brod’u, Kafka’yı tanıyan herkes biliyor. Kafka’nın “Yazdıklarımı ben öldükten sonra yak.” diyerek vasiyet etmesine karşın ona ihanet eden arkadaşı. Kendisi de Kafka gibi bir Yahudi. Çekoslovakya’da Nazilerin etkisiyle azaltılan Yahudilerin sayısı artınca, Max Brod da Kafka’nın ölümünden 15 yıl sonra, Tel Aviv’e, İsrail’e göç ediyor. Çalışmalarında titiz olan Brod’a yardım amacıyla onun sekreteri olan Ester Hoffe ile aralarında iş ilişkisinin ötesinde duygusal bir ilişki de yaşanıyor. Brod ölüyor, Ester ölüyor, yazılar, hazineler Ester’in kızına kalıyor. Kızı biraz çekinik kalıyor hazineye saldırmak isteyen edebiyat avcılarına. Araştırmacılara kapılarını açmıyor. (ne ukala!) yıllar sonra şüphesiz kararla Brod’un yazıları İsrail’de kalıyor; ancak Kafka’nın yazılarının nereye gideceği bilinemiyor. İsrail, ben diyor, en güzel şekilde saklarım onun eserlerini. Siyonist sayılıyor Kafka. Bu nedenle İsrail, bizim yazarımız diyor Kafka için. Almanlar ise Kafka’nın uzaktan yakından siyonizmle, Yahudilikle ilişik olmadığını söylüyor; yazara, eserlere sahip çıkmak istiyor. Bu noktada ben diyorum ki, getirin bana Kafka’nın yazılarını. Çünkü onun eserlerini ne (söylendiği gibi) uzaktan yakından din ile ilişkisi olmadığı için, kökleriyle, Yahudilik’le, İsrail ile alakalı olmadığı için İsrail; ne de yıllarca Yahudilere zulmeden, Kafka’yı savaşa sürükleyen, narin bedenini yaralayan hırpalayan Almanya hakediyor. Kafka’yı seviyoruz diye, yazılarını yazdıran sosyolojik, ekonomik, psikolojik etkisi olan Almanya’yı da sevelim mi yani? Şükür mü edelim acı çekti diye yazarımız. Acı çekmeseydi yazamaz mıydı? Yazar mıydı?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Jülide Eda, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |