Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Annemizin ilk sütü; ağızımız.Annemiz inekleri sağardı önce. Ellerinde buzağıların hak kokusu. Biz annemizi sağardık sonra midemizin bakracına. Dudaklarımızda annelik hakkı kokusu. Seçeneksiz bir sevdaydı büyüdüğümüz. Bir seksek oyununda , el taşımızın kaldığı oyun karesiydi yaşam. Akşam ezanında annemizin çağrısına seke seke gittiğimiz çok acıkılmış bir sofra. Bir Temmuz akşamında saklambaç oynarken düştüğümüz harman yeri depremi... Hemen yanıbaşımızdaki şosesden otomobiller geçerdi.İçlerinde başı açık kadınlar , kibar beyler ve alycı çocuklardı yaşam. Biz sap samanın içinde karaltılardık otomobil farlarında. Yıllar yetmişleri dönüyordu, çakmak taşı düvenlerde. Biz düven taşlarını bileyen başaklarla söndürüyorduk yıldızları. Güneş Sümerbank basmasının çiçeklerini solduruyordu Kızlar Sivrisi'nde. Çakmak taşları yıldız yıldız gökyüzüne kaçıyordu.Zühreler sabah yıldızımızdı. Çobanlar sürülerinin yıldızı. Hatırı sayılır, geleneksel bir aile büyüğümüzdü güneş. Suç işleyenler, önce ondan utanırdı. Yetmişleri dönüyordu, çakmak taşı düvenler. Yaşam , ağzını açmış , çocuklarını uçuruyordu yuvadan. Kısasa kısas, sabahlarını karartıyordu , bu ülke.Gündüzlerini geceye katıyordu; sorgusuz, yargısız. Bu ülkenin denizlerini geziyordu çocuklar. Bir 6 Mayıs şafağında tutuşuyordu denizlerin ufku. ve kıpkızıl bir güneş, kulağına küpe diye takıyordu tutuşan 6 Mayıs şafağını. Hıdır ile ilyas denizleri ölümsüzlük suyunda yıkıyordu. Massey Fergusson marka traktörler, at arabalarına yol veriyordu yavaşça. Amerikan süt tozu kokuyordu hava. Bizim inekler -tu kaka-ydı. Ecevit'le Demirel'in kavgalarını pilli radyoların cızırtılı ajanslarından topluyordu babam. Elektrik seksenleri bekliyordu Ankara'da. Biz gaz lambasının ışığından bakıyorduk gecenin karanlığına.. Erbakan'nın kadayıfı, bir türlü kızaramıyordu nedense. İbrahim Tatlıses, ayağına yeni kundura giyiyordu henüz. -Bir başkadır benim memleketim- İbranice bir ezgiydi Kudüs'te. Hasan Ali Yücel, soldurulmuş köy çiçeklerine yanıyordu; biz bilmiyorduk. Can Yücel , yaşamın yüzüne düşmüş taze bir çınar fidesi. Biz, büyüyorduk; bir sevdayla elele .Acılarımız büyüme arası kabusumuzdu.Derken azaldı büyümelerimiz; törpülendik sivri yerlerimizden. Yıllar seksenlere akıyordu, utana sıkıla. Biz içimize büyüyorduk. Kanıyordu yetmişler soluk soluğa. Uykusunu tüneğini yitirmişti zaman. Biz şaşkın, ölüyorduk... Bir Çorum yanıyordu, bir Maraş; İstanbul hepten yitik, Ankara kapkaraydı. Bu, ülke denen koca köyün her sabahı yanıyordu. Yatılı bir okul gecesinde, polisle gidiyordu Gülsen. Hastane morgları, yaş sınırının kaldırılmasından utanıyordu. Mezarlık zebanileri koyunlarına giren genç ölüleri kusuyordu. Arka bahçeler, hayırlara vesile belleniyordu. Gübreleniyordu yeşil yeşil. Asker elini kulağından çekip, tetiğe uzatıyordu. Sabhlar haki yeşile kesiyordu, ödünsüz. Picasso , bıyık altı sırıtışlarını çiziyordu saygısızlığın. Güneş bir başka dünyaya sürgün doğuyordu. --Benim memurum işini bilir- diye esiyordu Ankara rüzgarları. Koca ülke kasırgalarda savruluyordu. Biz, işini bilmeyen memurların hükümsüz imzaları gibiydik hayatın sözleşmesinde. Ülkenin arka bahçeleri yeşilimsi bitkileri büyütüyordu artık. Haki yeşil ılımlı islam yeşiline boyuyordu başörtülerini...Amerikanın yeşil kuşaklar sevdasına yanıyordu Ortadoğu... Yeşil yeşil petrol kusuyordu ölüm. ve bir cadı kazanı kaynıyordu bölgemizde. Kaynatanı gencecik ölülerdi. Yıllar dijital zamanları görüyordu ekranlarda. Dijital saatlar yanlış ayarlanmış; geriye dönüyordu zemberek. Derin dehlizlere düşüyordu ülke... Yarasalar, sırtlanlar gülüyordu, ha bire.. Gülüşleri çığlıktı, gülüşleri ortaçağ, gülüşleri ölüm.... Herkesler ölüyordu. Ölüyordu , ölüyordu......
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serpil Başak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |