Yazı yazmaya sırf kendini oyalamak için başlamışı.......Yazdıkca içindeki duygular durulmaya başlıyor kendini iyi hissetmesine neden oluyordu....Bu yazı yazmak neden onu bu lkadat çok rahatlatıyordu bunu kesin olarak bilmiyordu ama yazmak , okumak ,hemde kalın kitapları bir günde bitirerek okumak bu onu çok rahatlatıyordu....Okurken müzik veya şiir dinlerdi..müzik iyi geliyordu ona ...Özgürlüğüne çok düşkündü ..canı istediği zaman yalnız başına bi yerlere gidebilmeli ve bu yalnızlığını duyumsayabilmeliydi..Yoksa kendini kafese kapatılmış bir yavru kuş olarak görüyordu...Bir kuşu vardı buz mavi ve süt kahve renklerinde...Adını can kuş koymuştu..Birgün kendiliğinden gelmişti onapencereden süzülüp konuvermişti koltuğun koluna...Onu görünce şaşımıştı...”merhaba küçük kuş hoş geldin”dedi sessizce kuş sanki onu anlamışcasına gelip kondu gelmesi için açtığı avuçlarına ...İnsanlara alışık bir kuştu belliki sahibi iyi yetiştirmişti onu. “Şimdi sahibin ne çok üzülmüştür seni kaybettiği için”dedi parmağı ile kafasını okşayarak .... “Kedi veya köpek olsan yolunu bulur sahibine giderdin değilmi” dedi kuş sanki onu anlıyormuşcasına kafasını sallayıp ötüyordu...”Bekle sana yiyecek bişiler getireğim istermisin ,karnın açtır senin dedi” Yavaşca onu koltuğun kenarına koyup mutfağa gitti dolaptan marol yaprağı çıkarıp iyice yıkadı...Kağıt havlu ile kuruladı iyice ve yeni gelen kuşuna götürdü ...Açıkmıştı kuş marol yapraklarını tırtıklaması çok hoşuna gitti gülümseyerek .. “Heyyyy sen çok şirinsin artık benim kuşum olurmusun”diye konuşmaya başladı kuşla ..Anlatıyor anlatıyor,o kadar çok anlatacak şeyi varmışki birden sustu ve ne kadar çok konuştuğunu düşündü....Neden insanlarla bu kadar çok şey konuşamıyorumda bir küçük kuşa bunları anlatıyorum diye düşündü...Nedeni çok basitti...Kuş anlattıkları için ,yaptıkları için ,duyguları için yargılamıyordu onu, Halbuki insanlar öylemiydi ya en küçük bişide hemen yargılıyorlardı ...Ve şimdi farkına varyordu işte bu yüzden kendini okumaya ve yazmaya vermiş insanlarla ile iletişimini yavaş yavaş kesmişti....İşte ihtiyacım olan sırdaşı bana allah yolladı diye düşündü ...Bu kuş onun can dostu olacaktı ...Onla paylaşacak o kadar çok şeyi vardıki ..Ne annesi ile ne kardeşleri hatta eşi ile paylaşmadığı şeyleri onla paylaşıyordu.....Kuşun adını “Can kuşum” koymuştu ...Kuşta çok alışmıştı yeni ismine ..Daha adı sahibesinin dudaklarında fısıldanırken kanatlanıp omuzlarına konuyordu.... “öpücük can kuşum”dediği zaman hemen dudaklarına yöneliyordu acıtmadan hafifce ısırıyordu sahibinin dudaklarını...Artık ailenin tam alarak bir parçası olmuştu sofra kurulur kurulmaz sahibesinin tabağının kenarına konar ve ona yemek vermesi için yalvaran gözlerle bakardı ...En çokta pilav seviyordu ,birde kola ve ayran ...Aslında sahibesi ne yiyip içmeye başlasa hemen onun bardağının kenarına saldırıya geçiyordu içmek için...Ayran neysede kola içmesinden korkuyordu sahibi asit ona dokunur diye ama kuşunuda durduramıyordu...En sonunda evde kola içmeyi yasaklamakla buldu çareyi artık eve kola alınmıyordu ....Aradan geçen zaman zaman içinde çok bağlanmışlardı birbirlerine....Hatta sahibesi bir yerlere giderken onuda yanında götürebilmek için özel küçük bir kafes almıştı ...Sadece dışarı çıkarken kafese koyuyordu can kuşunu...Ama bundanda çok rahatsız oluyordu...Bir süre sonra can kuşu yumuta yapmaya başlamıştı...Sahibesi inanılmaz sevinmişti hemen bir kuşcuya gittiler beraber...Ne yapması gerektiğini öğrendi kuşcudan...Bu sefer kocaman bir kafes aldı ona ,çok şık bir askılık ve en güzel oyuncaklar ile doldurdu içini...Bir tanede küçük çıngıraklı zil aldı kuşuna ...Heyecenla eve geldiler kafesi nereye koyacağını ayarladı ,yumurta kutusunu ve diyer malzemelerini yerleştirdi içine....Can kuşu yumurta yapacağı zaman bu kafese giriyordu..Ve bazende sahibesi mutfakta falan olduğu zamanlar başını çıngıraklı zile takıp çığlık çığlığa ötüyordu .. Sahibesi korku ile geldiği zaman onun başını çıngırağın içine sıkıştırdığını sanarak korku ile onu kurtarmaya koştu ve kuş onun geldiğini farkedince çıngıraktan çıkarıp başını bıcır bıcır ötmeye başlayınca anladıki bu kuş ona şaka yapıyordu ...Ve bu kuş gerçekten çok zeki idi..Ama zamanla yumurtaların içinin boş olduğunu anladı sahibesi...Bir Erkek kuş alıp geldi can kuşuna...Can kuşu bu yeni konuğu görünce kafesinde çılgına dönmüştü..En yüksek sesle öterek kendini kafesin tellerine çarpıyor yeni gelen kuşa saldırıyordu...Şaşımıştı sahibesi ilk kez bu tür davranıyordu kuşu ..Hemen yan komşusuna bıraktı öbür kuşu ....Anlamıştı kıskanmıştı kuşu yeni geleni paylaşmak istemiyordu sahibesini başka bir kuşla ... “Canımm Can kuşum benim”diyerek sevdi sahibi onu .. “Gel bebeğim asıl yuvana senin yerin burası diyerek ..gömleğinin sol üst cebine koydu onu ...Yüreğinin üzerine ...Can kuşu burada uyumaya bayılıyordu...Günden güne yumurtalar fazlalaşmaya başlamıştı ikiside çok memnundu hayatlarından ,ve dostluklarından..Bir süre sonra kuşunda bir gariplikler hissetmeye başladı ..Hasta gibiydi halsizleşmişti sanki ..Çok üzülüyordu onun bu haline ,kuşcu bi çok vitaminler gösterdi ona hepsini satın aldı...Onun can kuşu hastalanamazdı o çok sağlıklı idi....Bi kaçgün sonra kuşunuın vucudunda yumurtalıklarının orada şişlik farketti ..Bir yumurta büyüklüğünde şişlikti ..Yinemi yumurtlayacaksın bebeğim dedi kuşunun başını okşayarak ...Ama o şişlik geçmek bilmiyordu içine bir kurt düştü içine kuşcuya götürdü can kuşunu anlamamıştı bişi olmaz geçer demişti...Ama geçmiyordu bi türlü ...çok üzülüyordu onun bu haline...Ertesi sabah eşine onu doktora götürceğini söyledi ..Eşi alay etti onla “A tabi aile doktorumuz Ekrem beye götür istersen dedi”eşinin bu tavrı çok kırmıştı onu ..Bu onun eşine ciddi olarak ilk kırılması idi....Ve onu bir veternere götürdü...Muayene etti onu doktor ve kuşunuzun yumurtalıkları fazla yumurtalamaktan dolayı iltihaplanmış ve buda “Kanser”e çevirmiş dedi..Yapabileceğimiz bir şey yok şu ilacı suyuna katın içsin onu en azından ağrılarına iyi gelir deyen doktoru gözyaşlarından göremiyordu bile....Ağlıyordu sahibesi hıçkırıklarla kuş anlamış gibi konuverdi sahibinin omuzuna gözlerinden akan yaşları içiyordu ....Doktor şaşkınlıkla bu sahneyi seyrediyordu..Onunda gözleri dolmuştu...Ama yapacak birşeyde yok diyordu..Ağlayarak eve döndüler...Artık evin içinde mutlu ötüş ve kahkahalar yoktu ölüm sessizliği vardı ...Ölüm bekleniyordu...Beklenen ölüm çok fazla geçikmemişti bir hafta sonra sabah erken saatlerde gelmişti cankşunu almak için...Kuşunun hafif bir inleme sesi ile gözlerini açtı yerinden fırlayarak kafese koştu, ama canı can kuşu cansız bir şekilde kafesinde yatıyordu...Artık yoktu sırdaşı ,dostu,canı can kuşu artık yoktu ...Neden allahım neden böyle bir sevgi yaşattıktan sonra aldın onu benden diye ağlıyordu...Onun kuşuna olan düşkünlüğünü bilen çevresi başsağlığı bile dilemeye gelmişti..Onun bir kuş için bu kadar gözyaşı akıtmasını bir türlü anlayamıyorlardı ..Anlayamazlardı ...Onlar can dostluğunu ve sırdaşlık ne demek bilmiyorlardı...Deli gözü ile bakıyorlardı genç kadına....Artık yine eski haline dönmüştü suskun ,kitaplara gömülen biri oldu ...Yalnız ....Tek başına .....Anlamıştı,yüreğindeki boşluğu.Sevgi idi bu boşluğun adı .........