Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Ellerimin ellerinde, yüreğimin yüreğinde olduğu sen kokan günlere daldım. İzin ver burada kalayım, izin ver anılarımda yaşlanayım. Kalbim çarpmıyor artık, kaybolamıyorum kimsenin gözlerinde. Sensiz tüm duygular yarım, tüm kelimeler anlamsız; sensiz ben yarınsız, sevdam amansız… yaşam değil bu sensiz tükenen olsa olsa ölümdür payıma düşen; ölümlerse hep zamansız, ayrılıklar gibi vuslatsız. Aylar geçmiş yokluğunda kimin umurunda? Yalnızca adım kalmış belki de hafızanda ne fark eder? Gözümde yaş, aklımda hep aynı ad hala aşksın sen… Seninle öğrendi özgür ruhum aidiyeti. Kayıtsız şartsız kabul etti teslimiyeti. Varlığını uğruna adadı, verebilecek neyi varsa yolunda harcadı. ‘seninim’ diye haykırdı ‘senin’. Al neyim varsa al yeter ki sen al yeter ki benimle kal. Ölene dek yalnızca senin olayım. Düşlerime bile başka renkte iki göz düşmesin, tenim başka hiçbir tene değmesin, kalbim kimseyi sevmesin. ‘seninim’ diye haykırdı ‘senin’. Sen olmasan bile senin. Hala erkeğimsin sen… Seni beklemekle geçecek ömrüm demiştim sana. Hep bekleten olmuştun aşk bu ya beklemeyi bile sevmişti sabırsız ruhum. Nasıl olsa gelecektin hep ve yokluğumu varlığınla Taçlandıracaktın ve dindirecektin susuzluğumu sana. Sözün vardı ne de olsa senin de ömrün bana gelmekle geçecekti. Geri dönüşü olmayan gidişlere bıraktığında kendini bu sözün de tutulmadı diğerleri gibi… ama bilki seni beklemekle geçiyor yine de ömrüm hem de bu sefer gelmeyeceğini bile bile…imkansızımsın sen… Aynı şarkı çalıyor hala fonda ‘biz’ olduğumuz zamanlardan kalma. Elimde bir fotoğraf şu yan yana çektirdiğimiz sayılı resimlerden biri. İkimizin bir resme çok geleceğini bildiğinden belki de benimle aynı karede olmayı redderdin hep geç de olsa anlıyorum. Ama kızmıyorum sana hiçbir sebepten kızamıyorum. Sadece özlüyorum. Sesini,tenini,elini,yüzünü. Bana dokunduğunda içimin titremesini, seni gördüğümde kalbimin göğüs kafesine yaptığı basıncı, sarıldığında hüznümün silinmesini, varlığınla dünyanın durmasını, korkusuzca haykırabilmeyi seviyorum diye ve sevebilmeyi incineceğini bile bile. Özlüyorum işte hem seni hem senli hislerimi. Hiç dinmeyecek hasretimsin sen… Doğru yer ve doğru zamanda karşıma çıkmıştın ya karşıma bu ‘o’ demiştim kendime. Yıllardır beklenen olmalıydın, ruh eşim olmalıydın, hayat arkadaşım olmalıydın. Tüm engellere göğüs germeli, hiçbir fırtınayla sarsılmamalıydık. Bir olmalı hep olmalıydık. Çok sonra anladım ki hiç olamamışım yada ‘hiç’ olmuşum. Sensizlik olsa bile kaderim yine de tekilimsin sen… Hiçbir yerde hiç kimseysem bile yine de her şeyimsin sen…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gül Ezgi , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |