Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Yazar OĞUZ ATAY’ı 13 Aralık 1977 günü kaybettik. Cenazesi 15 Aralık 1977 Perşembe günü öğle namazından sonra Sultanahmet Camii’nde kaldırılacaktır. Sevgili Oğuz Atay’ın pek çok seveni, yukarıdaki ilanda belirtilen yerde, havanın o günkü dondurucu soğuğuna aldırmadan O’nu yalnız bırakmamış; derin bir kederle uğurlamıştır. Arapça gayb kökünden gelen kayıp kelimesi ile biz onu belirsiz, bilinmeyen bir yere uğurladık. Bu sebepten olsa gerek Atay’ın o kâğıt mezarlıklar yerinde (gazete vefat ilanları) verilen ilanında kendisinin “öldüğü” değil; “kaybedildiği” yazılmıştır. “Tutunamayanlar” romanın ana karakterlerinden biri olan Selim Işık: “Soğuk bir günde ölürsem de kimse gelmeyecek. Birkaç kişi bulunacak cenazede” diyordur. O. Atay’ın kendisi de aynen roman kahramanın bahsettiği şekilde soğuk bir günde uğurlanmıştır; ama Selim Işık’ın dediği gibi sevenleri onu yalnız bırakmamıştır. “Olay XX. Yüzyılın ikinci yarısında, bir gece, Turgut’un evinde başlamıştı. O zamanlar daha Olric yoktu, daha o zamanlar Turgut’un kafası bu kadar karışık değildi. Bir gece yarısı evinde oturmuş düşünüyordu…” şeklindeki cümleleriyle başlar ilk romanı “Tutunamayanlar” . Kim midir tutunamayan? Garip Yaratıklar Ansiklopedisinde verilen tanıma göre; Tutunamayan: Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda bile olanları vardır. İlk bakışta dış görünüşüyle insana benzer. Yalnız pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide yokuş yukarı tutunamaz. Yokuş aşağı kayarak iner.(Bu arada sık sık düşer.)Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri çok büyük olmakla birlikte, görme duygusu zayıftır. Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez… (Tutunamayanlar s:152) Yapılan tanım sadece bu cümlelerden ibaret değildir tabi. Uzun uzun anlatır O. Atay, tutunamayanın içinde daha başka neler neler barındırdığını. “Kan ve ter içinde uğraşarak tutunmaya çalıştığımız bu dünyanın pisliği içinde, gerçek bir mücadelenin küfür ve leş kokan hikâyesini bulacaksın bu kitapta…” (Tutunamayanlar s:371) diyerek; Atay, okurun kulaklarında fısıldar bir bir, yaptığı gözlemleri ve tespitleri. Hani bazı sabahlar nedensiz bir mutsuzluk haliyle uyanırsınız; ki bunun sebebi anlamını fark ettiğimiz fakat henüz dilimize kelimeler halinde dökülmemiş olan fark edişlerin verdiği bir rahatsızlıktır. İşte “Tutunamayanlar”da, dile getiremediğiniz o birçok fark edişin su yüzüne çıkmasını izlersiniz sessizce… Atayın kahramanlarına verdiği seslerin eşliğinde... Oğuz Atay’ı okumak, bir fark ediştir; hayatı yakalayıştır. İçinizdeki en korkak, en utangaç, en bencil ya da en sıkıntılı yanlarınızı fark etmeye başlarsınız onunla birlikteyken. Siz çoğu duygunuzu tozlarla, örümcek ağlarıyla paslarla baş başa bırakmışken; Oğuz Atay’la birlikteyken çark tersten dönmeye başlar. “Demiryolu Hikâyecileri” öyküsünde Atay: Ama gene de ona yazmak, hep onun için yazmak, ona durmadan anlatmak, nerde olduğumu bildirmek istiyorum. Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba? diyerek bizi bize çevirmek ister. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanından başka yazmış olduğu kitapların en azından isimlerini söylemeden geçmek olmaz: “Tehlikeli Oyunlar” , “Bir Bilim Adamının Romanı” , “Oyunlarla Yaşayanlar” , Korkuyu Beklerken” , “Günlük” , “Eylembilim” şeklindedir. Tutmuş olduğu günlüğü, kendisi aramızdan ayrıldıktan sonra kitap haline getirilmiştir. O günlükte: “Günlük sıkıntı ve öfkelerle geçiyor hayat. Otomobilin tamiri, para hesabı, neden yazdıklarımı anlamıyorlar, neden çevrede kimse yok. Belki de anlaşılacak, önemsenecek bir şey yazmadım, yapamadım.” diye yazmıştır. Oğuz Atay’ı okuyanlar kesinlikle onu anlıyor ve en iyi dostlarının arasında görüyor diyerek onu sevenlerden biri olarak, O’na bir kez daha sesleniyorum. Evet…Artık aradan çekilerek, sizi O’nunla yalnız bırakmak istiyorum. İyi yolculuklar…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hAtİcE gÖk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |