Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
Dünya denen gezegene bakıyorum Güneş’in izin verdiği saatlerde. Masmavi, çok dinamik bir yer. İnsanları ve yaşamları gözlüyorum. Işınlarım açılan her pencereden süzülüp neler olup bittiğine tanık oluyor. Milyonlarca yaşam öyküsüne tanık oluyorum. İçimi acıtan, mutlulukan coşturan, bende derin izler bırakan çeşitli hayatlar, bazen güneş doğsun da yıldızlar aleminin sesizliğinde kalayım dedirtiyor, bazen de sabah olmasın istiyorum. Çiçeklerin açtığı, derelerin coştuğu, çocukların kırlara koştuğu , kışın bitmeye yüz tuttuğu serin bir akşam. Yeni yakılan sobanın başında ellerini ısıtmaya çalışan dokuz on yaşlarında , sarışın bir erkek çocuğuna dokunuyorum. Rengi grileşmiş bir pantolon , içine sığmadığı bir kazak , parmak uçlarının fırladığı bir çorap giyinmiş. Babasının işten dönmesini bekliyor. Yarın bayram. Kim bilir neler neler almıştır babacığı. Yeni bir pantolon. Kalın bir kazak. Parmaklarının çıkmayacağı yepyeni bir çorap. Bilekleri kapatan şu parlak ayakkabılardan bir çift. Belki bir de ceket almıştır. Küçük sarışın çocuk böyle hayallere dalmış soba başında ısınırken annesi de mutfakta çorba pişirmekle meşguldü. Birazdan kocası gelecekti. O gelmeden bütün hazırlığı bitsin istiyordu. Bütün gün çamaşır, bulaşık, temizlikle uğraşıp durmuştu. Yarın bayram olduğu için daha bir özeniyordu karınca kararınca. Kocasının kıt kanat kazancıyla gün kazanıp gün yiyorlardı. Eşine bayram ezikliği hissetirmemek için daha bir gayretliydi bugün. Ne yapsın garip adam. Sabahın ilk saatlerinde tezgahını dolduruyor, kazandığı üç beş kuruşla ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyordu. İşleri iyi gitse karısını ve iki çocuğunu gül gibi geçindirecekti. İçinden dua ediyordu bugün işleri iyi gitsin de kendine olmasa bile oğluna ve beşikteki bebeğine bayramlık yeni giysilerle eşi gelsin diye. Mutfaktaki işi bitince beşikteki bebeğini kucağına aldı. Oğlunun yanına giderek şefkatle konuşmaya daldı. Bir süre sonra kapı çalındı. Çocuk hızla kapıya doğru koştu. Gelen babasıydı. Ne elinde süslü paketler vardı ne de başka bir şey. Adam ezile büzüle evine girdi. Oğlunu ve kızını öptü. Eşinin halini hatırını sordu. Bir bayram gecesi pencereden süzülen yıldızlara bakıp sahip olduğu ailesi için minnetle geceyi selamladı. Daha yaşayacakları birçok bayram vardı önlerinde.. Pencereden hayatlarına dokunduğum bu aileyi zaman zaman izlemeye devam edeceğim. Başka bir pencereden başka hayatlara dokunmak üzere şimdilik hoşçakalın.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Zeliha Gökkan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |