..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Gülfem Elif Hanhan




16 Mayıs 2002
Son Ejderha 3- Blanca Kabilesi  
Gülfem Elif Hanhan
Anlatilanlara gore bu tilsim daha insan var olmadan once gezegende yasayan guclere aitti ve yapabilecekleri hayal gucunun otesindeydi. Blanca kabilesinin bas gorevi bu tilsimi kotu emellere karsi korumakti.


:CJHC:
Blancalar’in yurdunda alisilmis gunlerden biri daha baslamisti. Gunes daha yeni yukselmeye baslamisti ancak herkes coktan uyanmis ve o gunku isine gore hazirlik yapmaya baslamisti. Gelecegin blanca buyucusu cocuklar geleneksel kiyafetlerini giyinmis tapinaga gitmeye baslamislardi. Heyecanlari ancak parlayan gozlerinden anlasiliyordu – bir blanca asla duygularini belli etmemeliydi -. Egitimlerinin devam edecegi on yil boyunca bu topraklardan ayrilmayacak ve ancak son testi gecerlerse gercek bir blanca olabileceklerdi. Acaba iclerinden kac tanesi bu onura erisebilecek diye dusundu Flanemeth.

Flanemeth 21. yuzyil macerasindan dondugunden beri Blancalar’la beraber yasiyordu. Blanc’Ardin Usta onun kendileriyle kalmasi konusunda israr etmisti. Dogrusu Flanemeth’in buna hicbir itirazi olamazdi, baska nerede burada oldugu kadar guvende olabilirdi ki? Blanc’Ardin yurdun en yaslisi ve en bilgesiydi. Ancak bu yasliligi zaman zaman onu zor durumda birakmaya baslamisti. Flanemeth’in onu yaban domuzu surusunden kurtardigi gun de bunlardan biriydi. Sihirli kelimelerden bir tanesini yanlis hatirlamis bu da yaban domuzu surusunu daha da kizdirmisti. Blanca yurdunda ozellikle son zamanlarda Blanc’Ardin’in bu unutkanliklari yuzunden alisilmisin disinda hareketli gunler yasaniyordu. Ama usta herkes tarafindan cok sevilir ve sayilirdi. Kimse bu ufak tefek seyler yuzunden onu suclayacak degildi.

Flanemeth Blanc’Ardin ustayi gercekten cok seviyordu ve ona cok baglanmisti. Ve artik gene Usta’nin bir buyusu sayesinde kazandigi konusma yetenegi ile ona bu minnetini daha iyi gosterebiliyordu. Blanc’Ardin cogunlukla gulumseyerek cevap veriyor ancak tesekkur fasli uzadigi zaman alcakgonullu Usta sinirlenir gibi yapiyor ve Flanemeth’i susmazsa dilini yok etmekle tehdit ediyordu.

Yurttaki herkes Flanemeth’i benimsemisti. Ona butun barinaklari gorebilen bir tepede, tapinagin tam karsisindaki magarayi hazirlamislardi. Flanemeth ise onlar icin avlaniyor, zaman zaman ulasimlarini sagliyor ve yurdun guvenligi icin devriyeye cikiyordu. Isi pek zor sayilmazdi, cok az varlik Blanca’larin burnunun dibine gelecek kadar aptal olabilirdi. Buraya yolu dusenler genelde yolunu kaybetmis maceraperestler, odul pesinde avcilar ve odlek kotu buyuculerin casuslariydi. Yolunu kaybetmislere yurdun hemen disindaki barinakta –yurdun icine kimse kabul edilmezdi- yemek ve su veriliyor, ve yol gosteriliyordu. Avcilara genelde dokunulmuyor, ancak yurdun kapisini zorlamaya curet edenlere gereken ders veriliyordu. Bu sekilde ormana bir hayvan daha kazandirilmis olunuyordu. Casuslara ise hic sans taninmiyor, ya Flanemeth’in alevlerinin ya da bir blanca buyusunun gazabina ugruyordu.

Casuslar cogunlukla Nuara buyuculeri tarafindan gonderiliyordu. Bu kotu buyuculer Blancalar’in elinde oldugunu bildikleri eski bir tilsimin pesindeydiler. Bu tilsimin nerede oldugunu Flanemeth dahi bilmiyordu ama konusulanlardan onun tapinagin yeraltindaki gizli odalarindan birinde oldugunu tahmin ediyordu. Anlatilanlara gore bu tilsim daha insan var olmadan once gezegende yasayan guclere aitti ve yapabilecekleri hayal gucunun otesindeydi. Blanca kabilesinin bas gorevi bu tilsimi kotu emellere karsi korumakti. Blancalar’in elindeyken ise daha ruhu bedeninden cikmamis en agir hastalari bile iyilestirebilme, doganin guclerini kontrol ederek yurtlarini firtinadan koruma, ancak ihtiyac duyuldugunda yagmur yagdirma gibi seylere yariyordu.

Flanemeth Blancalar’i seyretmeyi birakarak hareketlendi. Biraz avlanmak ve kisa bir devriye turuna cikmak ona iyi gelecekti. Barinaklarin ustunde ucarak herkese selam verdi. Disarda olanlar ona el salladilar. Ve sonra Flanemeth Blanca topraklarinin disina cikarak etrafi gozlemeye basladi. Ilk once Blanca yurdunun hemen eteginde kurulu oldugu tepenin diger tarafindaki kaynaga gidip yikanacakti. Soguk su belki uzerindeki miskinligi atmasina yardim ederdi. Kaynaga vardiginda hic dusunmeden kendini soguk suya atti. Ilk bastaki korkutucu ejderha cigligi yavas yavas azaldi ve suyun sogukluguna alistiginda keyfini cikarmaya basladi. Blanc’Ardin’le buraya ilk gelisini hatirladi. Ihtiyar onun cigliklarina gulmus ve cok ‘hanimevladi’ bir ejderha olmakla suclamisti. Flanemeth once kizmis, sudan cikip silkelenerek buyucuyu sirilsiklam etmis, buna karsilik buyucunun suya dogru yaptigi bir buyuyle kaynagin biriktigi goldeki suyun neredeyse tamamina maruz kalmisti. O gun cok eglenmislerdi. Ve tabi ertesi gun ikisi de hasta olmustu. Blanc’Ardin bu guzel gunun ceremesini cekmeleri gerektigini dusundugunden olsa gerek ne kendisini ne de Flanemeth’i iyilestirmemisti. Zaten kendisi dogal olaylara cok fazla buyu karistirmamak gerektigini dusunurdu.

Blanc’Ardin'in gozde ciragi Blanc’Orth ise Flanemeth’in Usta’dan sonra en cok sevdigi kisiydi. Yogun egitiminden firsat buldugu zamanlarda Blanc’Orth Flanemeth’le beraber geziyor, gun sonu toz toprak icinde kaldiklarinda yurda donmeden onu buyuk fircalarla yikiyordu. Ancak cogu zaman oldugu gibi bugun de onemli bir egitim gunuydu ve Flanemeth yalniz basinaydi.

Flanemeth bir yandan suyla oynasir, bir yandan bunlari dusunurken gozune bir karalti carpti. Yavasca sudan cikti ve silkelendi. Karalti kucuk golun karsi tarafinda kalmisti. Kanatlarini acti ve kucuk bir kanat hareketiyle karsi kiyiya ulasti. Gordugu karalti kucuk bir kiz cocuguydu. Kanadini golde islatarak kizin yuzune biraz su damlatti. Kiz gozlerini kirpistirdi ve can hiras bir ciglik atti. Flanemeth “ Korkma “ dedi, “ sana zarar vermeyecegim” . Kucuk kiz ona inanamayarak bakti. Oldukca yorgun ve hirpalanmis gorunuyordu. Ayaklari yara bere icinde, saclari kirden kecelesmis ve cok zayifti. “ Ben Blancalar’in dostuyum, onlari bilirsin degil mi? Blancalar’in dostu hic kimseye zarar verir mi?” Flanemeth kiza guven vermek icin konusmaya devam ediyordu. Kucuk kiz belli ki ona inanmaya baslamisti. “ Simdi eger boynuma cikarsan seni oraya goturebilirim, karnini doyurur ve sana yardimci olurlar” Cocuk urkek hareketlerle ejderhaya yaklasti ve Flanemeth’in yardimci burun hareketiyle boynuna yerlesti. Birkac dakika sonra Blanca yurduna varmislardi.

Haber cabuk yayildi. Az sonra Blanc’Ardin, Blanc’Orth ve diger buyuculer misafir barinagina gelmislerdi. Blanc’Orth disindaki ciraklarin gelmelerine izin vermemislerdi, zaten daha resmen usta olmadan Blanc’ adini alabilen tek cirak oydu.

Cocugun hikayesi kisaca suydu : Ailesiyle baska bir sehirde olan kuzeninin dugunune gidiyorlardi. Yolda arabalari soyguncular tarafindan durdurulmus ve ailesi oldurulmustu. Cocuk ise arabada saklanmis oldugundan onu gormemislerdi. Arabanin atlari dahil herseyi alip gitmislerdi. Onlar gittikten sonra cocuk yurumeye baslamis ve gunlerce karnini otlarla doyurarak bir yere ulasmaya calismisti. En sonunda Flanemeth’in onu buldugu yerde yorgunluktan baygin dusmustu. Flanemeth bu hikayeye cok uzuldu. Kendi ana-babasi da o daha kucukken odul avcilari tarafindan oldurulmustu. Blanc’Ardin’e yalvaran gozlerle bakti. Usta buyucu onun ne demek istedigini anlamisti ama oldukca gonulsuzdu. “ Bu gece burada kalabilirsin, sonrasina yarin karar veririz” dedi.

Sonrasi Flanemeth’in yalvarmalariyla biraz daha uzadi. Kucuk cocugu nereye gondereceklerdi ki. Cocuk da Flanemeth’le vakit gecirmekten zevk aliyordu. Blanc’Ardin biraz huzursuz, Blanc’Orth ise daha cok kiskancti. Egitiminden kalan cok kisa zamanlarda artik dostunu goremiyordu. Adinin Dothe oldugunu ogrendikleri cocuk soyledigine gore 7 yasindaydi. Cok gevezeydi ve merakliydi. Bu Flanemeth icin bulunmaz bir nimetti cunku blancalar fazla konusmaz ve vakitlerinin cogunu hic bitmeyen egitimlerine ayirirlardi. Flanemeth bu geveze kiz cocugunun sorularina sabirla yanit vermeye calisiyordu. “ Evet blancalar buyucuyduler” “ Evet orasi tapinaklariydi” “ Hayir oraya giremezdi” “ Evet orada birsey sakliyorlardi” “ Hayir ne oldugunu soyleyemezdi”

Gunler bu sekilde devam etti, Dothe’nin gelmesinin uzerinden 1 ay gecmisti. Blanc’Ardin artik kizin gitme zamaninin geldigini dusunuyordu. Flanemeth’in bunu anlamasi lazimdi. Agir agir tapinagin merdivenlerini cikti. Birden Dothe’yi gordu ve hiddetle bagirdi “Burada ne ariyorsun cocuk, tapinagin sana yasak oldugunu bilmiyor musun” Dothe kipirdamadi, elinde bir kutu vardi. Kutsal tilsimin kutusu!

“ Seni bunak buyucu, istedigimi aldim ve burdan gidiyorum”. Dothe’nin sesi artik bir kiz cocugu gibi cikmiyordu, birden Blanc’Ardin’in gozlerinin onunde Nuara buyuculerinden biri belirdi. “Dogrusu bu tahmin ettigimden kolay oldu, simdi isiniz bitti “ diye bagirdi ve birden bir kuzguna donuserek oradan uzaklasti. Blanc’Ardin bir sey yapamayacak kadar sasirmisti. Ve galiba onu durduracak buyunun kelimelerini hatirlayamamisti.

Kotu haber Blanca yurdunda yayildi, herkes umutsuz ve kederli bir sekilde tapinak meydaninda toplandi. Iclerinde en uzgunu Flanemeth idi cunku cocugun kalmasini asil o istemisti. Basini onune egmis, oradan kovulmayi bekliyordu. Herkes Usta’ya ne yapacaklarini soruyordu. Nuara Yurduna saldirmalari gerekiyordu. O tilsimi geri almaliydilar.

Herkes bir agizdan konusurken Usta onlari susturdu. “Sakin olun blancalar, bunun bir caresini bulacagiz. Butun ustalar hazirlansin, saldiriya gecmeden…….” Blanc’Ardin garip bir sekilde susmustu. Bakislari bir noktaya sabitlenmis, eli havada kalmis kipirdamiyordu. Blanc’Orth endiselendi, yoksa ustasi bunlar icin cok mu yasliydi? “ Ustam? Neyiniz var? “ Blanc’Ardin birden elini boynundan iceri soktu ve gulmeye basladi, hem de nasil gulmek. Herkes Usta’nin delirdigini dusunmeye baslamisti. Belki artik bir baskasinin lider olma zamani gelmisti. Ama birden Blanc’Ardin elini disari cikardi. Ve avucunun icinde tilsimi tutuyordu!

Sonradan anlattigina gore Blanc’Ardin bir buyu denemesi icin tilsimi cikarmis, ancak sonra yerine koymayi unutmustu. Ve kim bunun icin onu suclayabilirdi ki!

Flanemeth’in o gece uykuya dalmadan once son dusundugu Dothe’nin –veya adi her neyse- kutuyu actiginda yuzunun nasil bir sekil aldigiydi.



16.05.2002

.Eleştiriler & Yorumlar

:: enteresan
Gönderen: gecehan / anamur
3 Mayıs 2004
öykülerini okudum;gerçekten çok zekisin;kurgun,kurgunu işleyiş tarzın ve buna eş değer içime bulaştırdığın gizem ve siyah-beyazlık beni büyüledi...Benim şiirlerime de beklerim... Yüreğine sağlık, İstiklalin sokak şairi........




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Son Ejderha 2- 21. Yüzyıla Yolculuk
Medth Efsanesi 3- Beyaz Kale
Medth Efsanesi 4- Rhuanda Kabilesi
Son Ejderha 1- Aşk ve Ölüm
Medth Efsanesi 1- Flanemeth'in Doğumu
Son Ejderha 4 - Kaderleri Bağlananlar
Medth Efsanesi 5 - Savaşın Eşiğinde
Medth Efsanesi 2- Flanemeth ve Seelkhan


Gülfem Elif Hanhan kimdir?

Kendimi bildim bileli bir sokak şairiydim İstiklal’in her bir taşında ucunu kırdım kalemlerimin Şairliğimi olmasa da serseriliğimi ispat etti geçmişim Küçüktüm, kalbim boğazını sıkanın ne olduğunun daha farkında değildi Üstüme bir ağlamak çökmüş bir daha gitmemişti Dünya bu yüzyılda böyle bir sevmek görmemişti Büyüdükçe, öğrendikçe daha çok yarım kaldım Ve, artık anladım Olmayan bir şey peşinde koşan bir şaşkınım. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nicolas Poussin (ressam), Cemal Süreya, Özdemir Asaf, Anne Mccaffrey, David Eddings


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gülfem Elif Hanhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.