Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bu düşünce aklıma geldi ve bende sayısını benimde bilediğim kadar insanda çeşitli gözlemler yaparak, “At hırsızı nasıl olunur?” , “Çingenelik bir meslek midir?” , “İnsanlar birer hayvan mıdır?” “Fotosentez yapan insan var mıdır?” “Savaşma seviş felsefesine uymalı mıyız?” “Sevişmek insanı mutlu ediyor mu?” “Ne alaka bu sorular şimdi?” gibi soruların cevaplarını bulmak üzere bir yazı yazıyorum, bu yazıyı yazmadan önce, yaşımın genç olmasına rağmen, birçok hayvan türüyle tanışdığımdan dolayı, bu konuyu size aktarmakta pek zorlanacağımı düşünmüyorum. ARTİSTLER İlk olarak size artistlerden bahsetmek istiyorum. Artistler derken, film artisti, yakışıklı erkek veya güzel bayan anlamına gelen artistlerden bahsetmiyorum, ya da İngilizcede ressam, sanatkâr anlamına gelen artistten bahsetmiyorum. (İNGİLİİZCE BİLİYORUUUM, EVEEET BURDAYIIIMM, EVET BEN...). Artist derken daha çok bizim kendini bu sınıfta insana benzetmeye çalışıp, onları dünyanın sahipleri sanarak, onlara katılmayı arzulayan insan grubundan bahsediyorum. Bunlar aslında insana benzeselerde soyları, sopları herşeyleri fare soyundan gelmektedir. Kendimi farelerden özür dilemek zorundaymış gibi hissediyorum. Kusura bakmayın arkadaşlar! Artist deyimi, kendilerini dünyanın sahipleri sanarak, sana bana karışıp, yediğin içtiğin, giydiğin kuşandığın, gördüğün geçirdiğin herşeyle ilgilenen, hatta ilgilenmekten öteye gidip birde üstüne bunlara karışma ihtiyacı duyan dış görünüş bakımından insana benzeyen, toopluluğa verilen addır. Bu insanlardan hiç haz almadığım onları anlatış şeklindende belli olduğu gibi şu an bunlardan bir kaç tane bulup, eşşek sudan gelene kadar ve ondan sonraki kalan sürede, dövüp rahatlamayıda bir o kadar istiyorum Bunlardan nedense ülkemizde bolca var? Nedense hepside gelip beni buluyor. Ülkemizin garipliğide işte burda kimseye hoşt demiyorsan, birileri illaki seni bulup ıssırıyor. Türkiye’nin kuralı buymuş ben farkında değildimki yeni yeni öğreniyorum. Havlayan köpeğe hoşt demeli, yaklaşan köpeğe bir tane indirmeliymiş. İnşallah okuyanlar arasında hayvan sevgisi, Hayvan koruma ve Kalkındırma gibi uğraşısı olan arkadaşlarımız yoktur. Nasıl sen köpeğe şiddet uygulamaktan bahsedersiiiiiiin ha? Gibi saldırılarla gündemi doldurmak istiyenler varsa hemen koşsun televizyona, radyoya şikeyet etsin beni. Biraz sunni gündem olur, insanların daha çok kafası bulanır. Ben anlıyorum arkadaş. Anladım bile. Avrupa birliği bizi almamalı. Zor valla bizle uğraşmak zor. Şimdi sen girdin AB’ye. Eeee ondan sonra. Adam seni niye alsın ki? Kız arkadaşıyla sokakta yürüyüşüne, onunla ne yaptığına karışasın diye mi? Hadi canım sende? Ben olsam bende almam! Bezik bir yazı oldu biraz. Ama hiç değilse doğal moğal idare ediyoruz. Saat 24.00 haliyle insan biraz bitkin düşüyor. Yazmanında böyle bir olayı var. İlham bekle dur. İşe bak ilhamda gele gele, gecenin bir yarısı geldi. Geri çevirmekte olmuyor hani. Hawaii Fişekler Bakın geliyor, şimdi de size hava atmak isteyen ezik insanın hikayesini anlatayım biraz. Hava atmak isteyen insan, dünyadaki en çekilmez olaydır benim için. Sanki dünyayı yönetir. Gerinir. Bilmem Davidson’dan aldığı ne güdüğü belirsiz aleti analatır sana. Tatsız bir durumdur. Çoğuda bunu yapanın peşine takılır. Aaaa bakim? Ne güzel...Şehane ya! Çok güzel...Abi bu ne? Yok yok, aptal olduğndan değil, ilk defa gördüğünden dolayı o acayip şey çok güzel gelmektedir ona. Eşyaları hava atmak için alır bazısıda. Alır ve öbür gün onu herkese göstermek için uğraşmaktadır. Bak benim neyim var. Hadi bunu anasınıf çocuğunda doğal karşılıyabiliyorsun ama 45, 50 yaşına gelmiş kadınlar yapıyor. Ben kendi çevremde çok yaşadım bunu. Bağırarak “Kızım beymenden aldığımız montu getir!” demenin manası nedir hala anlamış değilim. Banane? Beymenden mont alabildiğinden banane? Ben bu olayı hakikaten yaşadım. Kadın aynen böyle bağırdı. Yeni aldığımız montu getir diyemiyormu. Neden markayala, 30 tane mont mu aldılar veya? Hadi otuz tane aldı diyelim, bunun bir rengi yok mu? Neden rengiyle değil markasıyla. İşte insanlar kişilikleriyle ortaya çıkamadıklarında böyle yapıyorlar. Bazılarında ise bu çoktan olayı aşmış oluyor. Bu kişiliklerinin bir parçesı haline geliyor ve bu insanlarla arkadaş olmak kadar iğrenç bir durum yok. Düşünsene sana devamlı aldığı şeyleri gösteren biri. Bak bunu aldım, bk şunu aldım. Banane lan! Aaaaa! Bak anlatırken daha bunaldım. Neyse geçelim bu salaklarıda? Onlar hakkında çok bile kolumu yordum. Dışkını Yiyeyim Ağabey, Ne olur yapmaya bilebilir misiniz? Korkaklar. Adı üstünde, herşeyden korkan insan türü. Ama ordan öcü çıkarsa. A orda biri mi va? Ya kiralık katil beni 500.000 TL’ye öldürse. Ya bu kadar ucuza gidersem. Ya bilmem ne? Ya allah, bismillah allahüekber. Bu yağlı ballı cümleler daha çok devam ederler. Bunlarla yapılacak en güzel şey, yağ satarım bal satarım oynamak olacaktır. Koyun o hep şarkıyı söyleğen olsun. Yağlı güreş, ballı güreş, Fransız geyler aldı gitti güreş. Pardon konumuzu şaşırdık. Şarkı aslında “Ya öcü varsa, ya elektrik kesilirse, ustam öldü ya bende ölürsem” diyerekten devam ediyor. Şimdi farkına vardım da onada bir değinmeden edemiyeceğim. Bir çocuk oyunundaki şarkı aslında ne acayip. Burda bile ölüm falan var. Hah sen ondan sonra git korkaklar neden böyle diye sor. Al işte şarkıdan. Yağ satarııııım, bal satarııııım, ustam ölmüş ben satarııııım. Alem vaaaar, ortam vaaaar, ustam yakalandı, karı bendede vaaaar. Ezik, Büzük, Pestil… Kendine güvensiz, hiç bir şeyden anlamayan, o üçüncü kişi dediğimiz insan türüde hayatımızda büyük rol oynar. Üçüncü kişi olmakta ayrı bir zanaattir. İki kişinin konuşmasının en önemli kısmında, konuya zıplamanın zamanlamasını yapmak oldukça zor olsa gerek. Bir çok insanın ilgisini bu kadar toplamakta yetenek istiyordur sanıyorum. Ezik insanın, kendine güveni olmayan insanın kendine özgü bir dünyası vardır. Eve gider, evden okuluna veya işine, dalga geçilme saati gelince dalgası geçilmek üzere, olay mahaline gelir... Kendine güvensiz insanın sonu çoğu zaman aynı olur. Büyüdüğünde katil olur ve sırayla kendiyle dalga geçenleri öldürdükten sonra, isminin baş harfi A olan insanları öldürmeye başlar ve alfabenin diğer harfleriyle devam eder. Ta ki yumuşak g-ye gelene kadar. Orda takılır. Sonra ömür boyu ‘ğ’ ile başlayan ismi olan birini arar. Palavracılar Yaz, yaz bitmez bu insanlar. Bundan bütün bir kitap olur ya hadi neyse. Bunla yetinmek lazım. Kendini rezil etmeyi en iyi benceren bir diğer insan türü de teriyerdir. Pardon karıştırdım . Beceriksiz palavracılardır. Palavracılar yirmidört saat, hatta 7,24 palavra sıkabilirler. Sene bindokuzyüzbilmemkaçla başlayan cümlelerle kendilerini kolayca ele veren bu insanlar, bazen ortamı gayet iyi eğlendirirler. Size bunla ilgili birde hikaye anlatayım. Sene 1970...hehehe... Delikürekler Diğer bir insan çeşidimizde delikanlılardır. Delikanlılar el kitabı olan tek karakterdir. Ezikliğin, manyaklığın el kitabını daha ben görmedim. Delikanlılar süper yere çömüş tarzlarıyla dikkatimizi çekerler. Bu çömme şekli alaturka tuvalette sıçarmışçasına çömmeye benzer ve elde ibrik yerine bir bıçak ve bir de yontulmak üzere tahta parçası vardır. Ben bu çömüş şekline delikanlının sıçış pozisyonu ismini verdim. Delikanlılar gariptirler. Delikanlı adamla başlayan bir sürü garip kural vardır ki ben size bunları pek anlatmayı düşünmüyorum. Yoksa burda bir kaç cildi boşu boşuna tamamlarız. Yok delikanlı adam şöyle yapmazmış, delikanlı adam böyle kalkmazmış...Yok anlatmıyacağım...Delikanlı olmaya çalışılırlar. Televizyon dizilerinde gördüğü Deli Kürek, Kurtlar Viyadüğü, Boy Aynalı Tahir gibi dizileri izleyip onlara benzemeye çalışlar. Aslında o dizilerdeki ouncularda o insanlara benzemeye çalışmaktadırlar. Bu arada bu aynalı tahir ismi nereden geliyor? Bu şirinler vardı küçükken izlediğimiz, orda bi süslü nonoş şirin vardı, Aynalı Tahir karakterini yaratırken ordan esinlendiler heralde. Delikanlılık bazılarına göre çok derin bir konu ama bu devirde metoroseksüel erkeklerin doluştuğu bir ortamda pek de güncelliği kalmamış bir konu. Ama yapmacık olmadıktan sonra delikanlı olmak güzel bir şey, ben seviyorum şahsen . Metin O Seksi El Metroseksüel erkek diye bir şey çıkardılar bu yakın zamanda. Metroseksüel erkek. Bir anda hortladılar. Kendine bakan erkeğe deniyormuş Metroseksüel. Bunuda bir ara sunni gündem olarak kullandılar ya ben böyle insanlara pek rastladığımı söyleyemem yollarda. Şu aralar pek konuşulmuyor, alıştı artık millet tramvayseksüel erkeklere. Adının nerden geldiğinide pek anlamış değilim. İlk duyduğumda metroda seks fantazileri olan birinin yeni tabiri zannettim ama ne yazikki öyle değilmiş. Nonoşların yeni kod adıymış. Utku KOÇAK 14 Ocak 2006
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Utku KOÇAK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |