Yaşamak ne güzel şey be kardeşim. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Sendelediğim yıllardı! Sevgili babam, Takatinin son demlerini yaşıyordu! Kolay değil, yorulmuştu! İhtiyaç sahibi, olmamıza rağmen, Emekli olacağım diyordu! Konu komşu, akraba, Ve her bir dost, Sakın ha! Emekli olma diyorlardı! Henüz neyi düşüneceğimi! Bilmediğimden! Sadece bakıyor ve dinliyordum! Zavallı babam, Öyle hiddetleniyordu ki, Ağzından çıkanı, Kulağı duymuyordu! Haklıydı belki, Günlerden bir gün, Sefertasıyla! Yemek götürmüştüm. Babamı, kan ter içinde görmüştüm! Sümer bez fabrikasında çalıştığından, Ve çok saf bulunduğundan! En ağır işi, samimiyetin, Ve sadakatin, Anıtı durumunda, Bulunan, babama vermişlerdi! O yıllarda sürekli bir iş, Aslanın, midesindeymiş! Canım babamda, bir vasıf yok, Cevvallik, asla bulunmuyordu. Hamiyet ve hakkaniyete, Düşkünlüğü bilinmiyordu! Hak ve hukukun, Ne olduğunu kestiremiyor! Zavallı babam, her ne derlerse, Öylece inanıyor ve yapıyordu. Acıma hissi bulunmayanlar, Uyanıklığı marifet sayanlar! Kendi işlerini dahi, fütursuzca! Gariban babama, yaptırıyorlardı! Zavallı babam, Kan ter içinde kalmaz mı? İşten geldiğinde, Kahvaltı dahi yapamazdı! Gelir gelmez uyur ve yatardı! Oturduğumuz ev, Bir odadan müteşekkildi! Abdesthane, Bahçenin en sonundaydı! Bir zaman sonra dolan, Fosseptik çukuruna! Bir temizlik yapmak, Gerekmekteydi! Çatık kaşlı büyük babam, Belediye yerine! Zavallı babama, Talimat yağdırırdı! Naçar kalan babam, Yarı uykulu kalkardı! Bir bizlere bakardı! Ve birde fosseptik çukuruna! Başı önüne düşerdi! Öylece kalakalırdı! Annem, haydi efendi, Babam kızar derdi! Babam, sana da, babana da, Diyerek, bazen sallardı! Dayanamazdı, Sendeleyerek kalkardı! Ağır ve aksak, Çukurun yanına varırdı! Eline verilen bir teneke, Doldur ve boşalt komutundaydı! Çilekeş babam, naçardı! Çocuklarının hatırına, hep yapardı! Bir gün abdest haneye gittiğimde, Kömürlüğün önünde! Bir miktar para gördüm, Öyle oldum ki, sevinçle doldum! Eğilip aldım, etrafa baktım, Gören kimse olmayınca, Usulca, cebime koydum! Sessiz ve derinden, Kimseye haber vermeden, Sokağa daldım! Bir solukta, süratle koşarak, Bakkalda yerimi aldım! Bir miktar fıstık ve birde, Şeker sucuğu aldım! Birazını yedim ve doğruca, Fabrikanın yoluna koyuldum! Babama vermeliydim, bunları, En çok o hak ediyordu! Arka sokaktaki, Mahalle komşumuz, Derviş amca! Hayırdır, bu saatte nereye, Diyerek, ahvalimi soruyordu! Babama gidiyorum, Ona yiyecek götürüyorum! Öylemi aferin, Sen oraya kadar yorulma! Ben onun yanına gidiyorum, Sakın merakta kalkma! Senin aldıklarını, kendisine, Teslim eder, anlatırım dedi! Peki dedim, ona inandım, Nede olsa koskoca bir amcaydı! Sevinçle hemen yanından ayrıldım, Hayal etmeye başladım! Yiğit babam, kim bilir nasıl sevinecek, Merakının hazzıyla, yutkundum! Eve doğru geldiğimde, Ablam arkadaşıyla, beni arıyormuş! Azar işittim ve ne olduğunu, Merak ettiğimden sordum! Ketum kesildiler, dudakları, Dahi hiç kıpırdamıyordu! Ters giden bir şeyler olduğunu, İdrak ediyordum! İliklerime işliyordu! Odaya girdim ki, Annem çok celalliydi! Bileğimden tutar tutmaz, Alaşağı etti, biraz çırptıktan sonra! Nihayet, sual etmeye başladı! Her şeyi, olduğu gibi bir solukta! Anlatıverdim korkusuzca, Derviş amcayla gönderdim babama! Dedim, fakat annem ablama, Bunu hemen götür bakkala! Diyerek, kesin bir talimat verdi! Bakkalın söylediklerine inanacaktı! Şükürler olsun ki, bakkal, Amca merhamete geldi! Ablama çocuğun bir suçu yok, Olduğu gibi doğru dedi! Nihayet yeniden evimize, Geldik ve anneme bilgi verdik! Annem yeniden çırpmaya başlamıştı, Canım çok yanıyordu! Gözyaşlarım, yanaklarımdan Teklifsizce akıyordu! Kim bilir, artık ağlayamamam, Sinemin kireçlenmesindendi! O bulduğum para, Annemin, taksit parasıymış! Nerden bilirdim, hiç bilseydim, Bunları yaşar mıydım? Hayatımda, ilk kez denk gelen, Parayı, nasıl harcamalıydım! Hiç mi babamı sevindirecek, Bir eylem yapamazdım! Çilekeş babam, Eve gelmişti, ona bakıyordum! Hiçbir ses çıkmadı! Yatağına, yatmaya yöneldi! Dayanamadım, Yutkunarak sordum. Baba sana! Derviş amcayla, fıstık, Ve şeker sucuğu yollamıştım! Aldın mı? Babam, Garip bir şekilde, Bana baktı! Neden bahsettiğimi, Sanki hiç anlamamıştı! Yeniden denedim! Baba sana… Göndermiştim! Bana, bakma gereğini duymadan, Yatağına uzandı ve yattı! Duygulandım! Yorganı kaldırdım! Baba aldın mı? Dayanamadı! Gözlerini açarak, Bir kez daha baktı! Biraz durakladı! Daha sonra beklediğim meramı! Bir çırpıda, Ben öyle bir şey, Almadım la noktaladı! Bir anda içim kan ağlamıştı, Yüreğim dağlanmıştı! Amca dediğimiz, Komşular! Bunu yapmamalıydı! O an, o kadar kızmıştım ki, Acıma hissim, Hasara uğradı! Artık amcalara! Ön yargılarımla, Bakıyordum! Derviş amca, Terki diyar etti, Fakat hala hakkımı! Helal etmiyorum! Çünkü! Güven duygumu çalmıştı!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |