..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > ilker




10 Mart 2007
İçki İşine Engelse, İşini Bırak da Gel...  
ilker
Birahanelerdeki, meyhanelerdeki muhabbetleri çok samimi buluyordu, gerçek buluyordu. Orada daha önce birbirini hiç görmemiş insanların yer yokluğundan aynı masaya oturup, kırk yıllık dostlarmış gibi muhabbet etmeye başlamaları, birbirlerine en yakınlarına bile anlatmadıkları sorunlarını anlatmaları, sıkıntılarını paylaşmaları hoşuna gidiyordu. O masalarda hiç kimse olduğundan daha iyi, olduğundan daha dürüst, olduğundan daha esprili, keyifli olmaya, mutlu görünmeye çalışmıyordu, çünkü gerek yoktu


:AGDJ:
İçki işine engelse
İşini bırak da gel

-Sen bir loosersın onun için bu kadar çok içiyorsun.

-Evet ben kaybedenim ama kaybettiğim için bu kadar içmiyorum ki, kaybetmiş olmak içmek için gerekli bir şart ama kesinlikle yeterli değil.

-Neymiş o gerekli şartlar?

- Kafanı kaldır da bir bak, çevrende o kadar insan var, bir o kadar da kaybeden var peki bunların içkiyle arası niye iyi değil ki?

-Sevmiyor olabilirler mi?

-Hayır böyle bir ihtimal düşünemiyorum.

-Bu kadar içmek için, kaybeden olmak yetmez, kazanamayacağını, asla kazanamayacağını da görmek, algılamak gerekir dostum. Nerde benim kadar için birini görürsen, artık bil ki o yalnızca bir kaybeden değil, o sonucu değiştiremeyeceğini de anlayandır.

İçmeye sabah kahvaltısını yaptıktan sonra başlıyordu, ya da kahvaltı etmeye gerek bile duymuyordu. Kumkapı’nın arka sokaklarındaki birahanesine giderdi sabahları.

-Ağabey günaydın, kolay gelsin, nasılsın, bir tane bira alabilir miyim, çok soğuk olmasın.

Mekan sahibi çoğunlukla temizlik yapıyor olurdu o gittiğinde, ve o salaş birahanenin karşısındaki salaş otelden tek gecelik ilişkilerin failleri sokağa dökülürdü birer birer. Birasını sandalyeler yeni silinmiş olduğundan oturamadan, ayakta yudumlardı. Mekanın karşısındaki otelden ardı ardına çıkan büyük bir çoğunluğu Rus, Ukrayna uyruklu hayat kadınlarına bakıp, mekan sahibine seslendi;

-Ağabey bu kadınlar da fena değil be yaş ortalaması, 23-24, esmer sarışın ne ararsan var. Ulan insanın niyeti bozası geliyor be.

-Evet yeğen, mallar hiç de fena değil.

-Ne istiyorlar ağabey biliyor musun?

-Vallahi değişiyor be, 100 den aşağı giremezsin ama.

-Ah şu AIDS olmasaydı be ağabey.

-Eee, korunacaksın…

-Et ete değecek be, zevksiz icraat icraat değildir.

-O da doğru be yeğen, camın arkasından birisinin elini tutsan ne hissedebilirsin, hissetmedikten sonra git kasaptan iki yüz elli gram uyluk yağı al, arasına ver.

-Ben kaçtım görüşürüz ağabey, eyvallah….

Birahanelerdeki, meyhanelerdeki muhabbetleri çok samimi buluyordu, gerçek buluyordu. Orada daha önce birbirini hiç görmemiş insanların yer yokluğundan aynı masaya oturup, kırk yıllık dostlarmış gibi muhabbet etmeye başlamaları, birbirlerine en yakınlarına bile anlatmadıkları sorunlarını anlatmaları, sıkıntılarını paylaşmaları hoşuna gidiyordu. O masalarda hiç kimse olduğundan daha iyi, olduğundan daha dürüst, olduğundan daha esprili, keyifli olmaya, mutlu görünmeye çalışmıyordu, çünkü gerek yoktu. Herkes olduğu gibiydi. Birahaneler çoğu zaman tıka basa dolu olurdu ama kimse yüksek sesle konuşmuyor, kimse birbirini hiçbir şekilde rahatsız etmiyor, yeni gelen masadakilere afiyet olsun demeden yerine oturmuyor, mekandan ayrılan iyi geceler demeden gitmiyordu. İnsan ilişkileri, aralarındaki iletişim ciğerlerinin aksine oldukça sağlıklı görünüyordu.


O da içmeye birahanelerdeki diğer dostları gibi genelde sabahları başlıyor, öğlen işlerini hallediyor, akşamüstü tekrar bu kez arkadaşlarıyla başka bir birahaneye gidiyor, gecenin ilerleyen saatlerine kadar içiyor, finali de her zamanki Pilavcı’da yapıp evinin yolunu tutuyordu. Akşam mutlaka çayını içiyor, iki satır bir şeyler okuyor ve dişlerini fırçalayıp yatıyordu.

Mutlu değilse insan, sıcak bir yuvası yoksa, sevdiklerinden ayrıysa, ya da hiçbir sevdiği yoksa, mutlu olamadıysa, olamıyorsa ve olamayacaksa, kaybetmişse, kazanacak enerjisi de yoksa içerek de huzur bulabileceğine, unutabileceğine inanabiliyordu insan. Ve neden bu kadar çok içiyorsun sorusunu hep, “ihtiyacım var, aslında herkesin ihtiyacı vardır ama farkında değiller” diye yanıtlıyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Namaz Kıl, Oruç Tut Hayatım…
Beleşçi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatıma Hoşgeldin Ne Zaman Gidiyorsun? [Deneme]
Gözlerine Bakamıyorsan... [Deneme]
Sana Gereken Tek Şey; Daha Az Erkekti [Deneme]
Birahaneler... [Deneme]


ilker kimdir?

-

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ilker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.