..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilge kişi her şeye şaşan kişidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > jade




12 Ağustos 2006
Travmatik Aşklara...  
jade
Bir şehir ne kadar yok edilebilirse yok edilmiştik o kadar


:BIHF:

Post-travmatik bir denklemdeydik buluştuğumuzda.
Tüm belirtiler vardı travmadan kalan.
Terk edilmiştik, bedenlerimiz esir alınmıştı,
ruhları kafesinden sadece ölüm çıkartabiliyordu dışarı.

Yıkıntılar arasındaydık.Depremlerin ardında kalmış, savaştan sonra bulunmuş isimsiz çocuklardık. Kabuslardan çıkmış dalgalar alıp sürüklemişti beni. Karanlık ağaçlar susturmuştu yüreğini..
Daha kaç kelime tasvir edebilirse bizi, o kadardık.
O kadar yaralı o kadar kimsesiz…
Sen yorgundun. Terk edilmişlikten sinmişti ruhun. Hep geriden bakıyordun sokaklarına bu boş şehrin. Yürümekten ürküyor, tek kalmaya korkuyordun. Annenin adını unutmasaydın haykıracaktın belki de.

Oysa ben.
Ölmüş ruhların kovucusu.
Kim doğurmuştu beni hiç öğrenememiştim.
Bildiğim tek sahibimdim. Sahipsizlik gibi teklik. Tamamlanmamış aidiyetimle gözlerimi çevirdim sana. Cesurdum. İlerideydi gözlerim.
Öğrendiğim her şey korkak etmişti ellerimi.
Ama ben en çok şafakları sevmiştim.
Yıkıntılar, sessizlik ,acılar zevklendirir olmuştu bedenimdi.
Yıkımın olduğu yerde anılar da kalmazdı.
Anısı olmamak, geçmişi silmek ne kadar iyi gelirdi.


Kimse terk etmemişti beni o güne dek.
Bendim hep silen izleri.
Oysa ben de terk etmemiştim, ruhu kaçmamış hiçbir bedeni.
Sadece temizliyordum.
Çöpçü balıkları gibi, yitik bir aşktan geriye kalan son bedeni, son nefesi de ben atıyordum dışarıya.
Akıtıyordum tüm irini.
Yaramı dikiyor ve kapatıyordum.

Cinayetle suçlasalar da beni.
Öldürmedim yaşayan hiç kimseyi.
Bu nedenle terkler ürkütmezdi beni.
Bilmediğimden belki.
Yaşarken sökmedikleri için kalbimi.


Griye çalan gök, taşları sökülmüş kaldırımlar , siyah duman tüten evler.
Ve sen.
Mavi rüzgarınla estin içime. Griler maviyle renk buldu. Tüm yıkıntıların üzerine güneş doğacak gibi geldi bana. Ya da öyle esti rüzgar.
Renginden habersizdin. Savaş bitmiş, gücün kalmamıştı. Ölmeye yüz tutmuştun, son tepenin üstünde.
Savaşı başlatan tek kurşunu atmış birisinin ağırlığını taşıyordun.Tüm cesetlerden sen sorumluydun hep. En büyük ceset de sendin bu yüzden.Ağırdın.

Konuşmak yerine gözlerinle anlatıyordun kendini. Duyamayacak kadar kör , göremeyecek kadar sağırdım oysa.
Kendi dilimle anlamak istedim.Kendi alfabem vardı benim.Kendi anlamlarım vardı gözlere yüklediğim. Çözecektim seni. İyileştirecektim.
Hep yaralıları sevmiştim ben. Küçükken bulduğum serçe gibi. Hani kurtaramadığım. Bir hamlede boynu kırılan.
O günden sonra kaç şifacı el vermişti bana.
Kaç kez tükenircesine kurtarmıştım kimseleri.

Sen yaralı çocuk.
Kim olduğunu unutma evresindesin travmanın. Yeniden dönemeyeceğin sahneler uçuşuyor beyninde.
Kim ilk bastı tetiğe, kimin kanıydı üstündeki?
Bütün belirtiler unutma eyleminde..
Kayboluyor içinde.
Hatırladıkça uzaklaşıyor hepsi. Çağırdıkça kaçıyor anılar.
Kimdi ? Neydi seni buralara getiren?
Nerede kopmuştun yaşam ekseninden ?
En son kim çağırmıştı adını haykırarak?
Sen ile başlayan cümleler ne zaman düşmüştü belleğine?

Ben cesurdum. Kendi yoksunluk belirtilerimle, seninkileri de yükleyecektim sırtıma.
Kime çektiğini bilemediğim bir cesaretti benimkisi.

Adresini bilmediğim sokaklarda dolaşmaktaydım. Yanına vardığımda kanıyordun. Akıyordu gözlerinden ince sızı. Kimse hatırlamayacaktı seni.
Öyleydi korkuların.
Aynı ağacın altında ölmekten korkuyordun, yürümekten ürktüğün gibi.
Ne gitmekti ne de kalmak seninkisi. Oysa yeniden başlayabilirdi deprem. Yeniden atılırdı on pare.Her tarafın şarapnel!

Bırakmamalıydım seni. Tuttum gözlerinden, sildim kanını, elimi tutup kalktın. Ellerime nasıl güvendiğini sormayacak kadar durmuştu aklın.

Benim hafızam silikti. Her afet sonrası gibi. Bundandı korkmamam. Oysa kirlendiğimi unutmuştu ellerim. Hafızam derin kayıplarda. Adım gibi kayıp geçmişim.
Bedenim açıkta. Sadece seni kurtaracaktım bu savaşın ardında.
Tehlikeyi bilsem de, adımı unutacağını görsem de istedim. Yürüdük, kaldırımlar boyu gitti sessizliğimiz.

Sessizlik cinayetleri düşletir bana. Katiller parmak ucunda yürürdü hep. Yeniden döndükleri her meydana sessizlikleri düşerdi dört yandan.

Cesaretleri yoktur, ellerinin kanına. Sen katil değildin. Faili meçhul bedenlerden biriydin biliyorum. Ben katil olmasam da sözlerim failiydi her cinayetin.
Soğumuş bedenleri terk etmekle ünlüydüm ben. Ölmüşlüğünden habersiz, sesini tek kendi duyan silik ruhları yitirttim hep.
Vicdanımı kurtardıklarımla sildim.
Sen ve ben.
Travma sonrası iki beden. Hafızası kopuk, düşleri uzak, uykusu yitik.
Hangi ilacın iyi geleceğini bilmediğimiz hastalıklardaydık, yüklenmiş mutluluk tabletleriyle kurtarmaya çalışıyorduk kendimizi. Plastik sevgiler bekliyorduk, sentetik dostlarımızdan.

Cesaretin gelene kadar bekleyecektim başını. Yeniden uçana , kendi yolunu bulana kadar. Mevsimlerle sınırlayacaktım aşkımızı. Bir başkasını düşlemeden.
Bir mevsim yeterdi bana, ilaçlarım, şifa otlarım için.

Saçlarını sevdikçe günlerin geçtiğini anlamadım. Sarıydı günler, kızıldı dolunay. Gece siyah, düşler ıslaktı hep.
Tenim ilacındı.
Tenin ilacımdı.

Zamana baktıkça inandım mevsimlere. Tarih olmasa da ışık vardı.
Gün döndükçe dönüyordu rengin. Uzaklığına alışmıştım.
Beklentisizlikle ferahtı içim.

Yaralarını sevmeye başlamıştın.
Gittikçe ben görüyordum içinde.
Sessizliğin en çok suskunluğumu anımsatıyordu bana.
Duruşun en çok ben, gülüşün içimdeki sessiz kahkaha.

Binlerce parçadan oluşur insanın bilmecesi. Bulduğun her biri , bir diğer düğüme bırakır seni.
Aşk ihtimaliyle ise sarsılır her bir parça. Çoğalır havada ve yükselir.
Kafan darmadağınıktır.Cesaretin ezikliğinle gölgelenir.
Aklın korkutur, gözlerin cesaretlendirir gövdeni.
Kimse bilmese de gövden anlayacaktır sesleri.

Üşüyen ruhunu gövdemle ısıttım.
Çarem kendimden ibaret.
Sözlerim bir mevsim, ruhum yıkıntılar arasındaki şehir kadar.
Çığlığım martılar gibi uzak denizlerde.
Havada karışıyorum topların sesine.

Travma sonrası bir aşktı bizimkisi.
Linç edilmiş ruhlar, isimsiz anılar, sahipsiz yaralarla dolu.
Bir şehir ne kadar yok edilebilirse yok edilmiştik o kadar.
Dilsizdim şahit olduğum her sahnede.
Unutmamak için almıyordum defterime hiçbir anıyı. Her şey olduğu gibi kalmalıydı.
Havada, içi boşaltılmış..
Unutkanca harcanmalıydı her anı.

Hoyratça sevişmeliydik hep. Acıtarak. Öyle anlamalıydık yaşadığımızı.
Öldürüldüğünden haberi olmalıydı bedenimizin.

Seviştikçe şiirler düştü aramıza, sana verdiğim, senin aldığın.
Mevsim bitmeden okunmalıydı hepsi.
Her satır arasında kendinden bir parça bulmalıydın. Geçmişine olmasa da kendi yap-bozuna eklemeliydin her bulduğunu.
Yeni olmalıydı her şey.
Sen olmalıydı.
Temiz,yürekten ve sadece sen.
Yaraların kabuk bağladığı, izlerin seni korkutmadığı, tepelerin gözünde büyümediği günlere doğmalıydı gecelerimiz.

Yolun sonuna gelmiştik. Mevsim gibi bitiyordu bir savaş daha.
Düşman birlikleri terk ediyordu meydanları.
Yeniden yeşilleniyordu her karış, binbir aşkın kanıyla sulanmış.
Sarsıntılar bitmiş, sel suları çekilmişti geldiği yere. Tüm tozları alınmıştı taş duvarlardan kalanların.
Yollar açıktı. Tepeler engin.

Ve sen korktuğunu iyileştiğin gün fark ettin.

İyileşmekten, şifacı elleri sevmekten ürktün. Sessizliğimden cesaretle döktün zehrini.

Ne kadar uykuda, ne kadar öylesine seviştiğini...
Sustuğun her gecenin, içimdeki sızısıydı anlattığın. Bilmediğim bir katli yoktu bedenimin. Hepsi bildiğim, hepsi dinlediğim…

Geceler boyu huzursuz uykularım biraz benden, en çok uyanma ihtimalinden ötürüydü.
Uyandığında yalnızlığı görmek nedir bilirdim.
Kendi terini silmek.
Rüyadaki hayata dönmek istersin bir çırpıda.
Bu nedenle istedim ki hep uyanık olayım sen uyanıkken.
Ve nöbetini tutayım gecelerinin.

Şimdi şafağı beklemeksizin bitiyor nöbetim.
Yol gibi mevsim de geliyor sonuna.
Kış başlamadan yürümen lazım.
Yeni-den- yollara düşmeli.
İçinin dolduramadığı(m) boşluğunu dinlemelisin, ve doldurmalısın usulca.

Kışların uykusu uzundur sevgilim.
Geceler bitmez nöbetini tutan olmayınca..

O halde yol zamanıdır.
Güneye gitmenin, yeniden uçmanın zamanıdır.

Sen kaçmayı seven asker, ben ruhların yitik bekçisi...

Bir yoldu bizimkisi.
Bir mevsimdi bitti.

……………………………………………………………………….
Bir başka savaşta yaralanmaman umuduyla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
The Waltz Of Utopia…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yaz Bitti [Şiir]
Amado Mio [Şiir]
Şimdi Her Şey Ben Gibi... [Şiir]
Bir Avuç Kül [Şiir]
Sonsuz Nota [Şiir]
Yorgun [Şiir]
Her Şey [Şiir]
Sen Yokken [Şiir]
Düşlerini Düşlemen Gerekir Sevgilim... [Şiir]
Üç Nokta [Şiir]


jade kimdir?

Düşler dünyası hiç olmaya dair gidişler ve yaşanmış hikayeler. . .

Etkilendiği Yazarlar:
murathan mungan,tuna kiremitçi,kavafis, shakeaspeare sonet leri, monet, balzac,marquis de sade,sahaflarda unutulmuş eserler,halil cibran,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © jade, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.