..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Çocuk > Gülşen ÖZALTAN




2 Ağustos 2006
Adını Arayan Böcek  
Gülşen ÖZALTAN
Farkedilmenin en ucuz, en kolay yolu sevginizi vermektir, emin olun size sevgisini karşılıksız vermek isteyen pek çok varlık olacak.


:CDJJ:
Bundan yıllar yıllar önce tüm canlı ve cansız varlıklara bir ad veriliyormuş. Tüm böceklere bir ad bulunmuş ama böceklerden birine bir türlü bir ad bulunamamış. Bizim zavallı böcekte, adsız dolaşmaktan mutsuz dere kenarında, bir sazlığını üstünde öyle mutsuz mutsuz duruyormuş.

Birden gölün üstünde parlayan bir ışık görmüş, öyle parlak, öyle güzelmiş ki ona hayran hayran baka kalmış ve “Sen kimsin?” demiş.

“Ben Güneş’im, dünyanıza ısı ve ışık veririm. Ben olmazsam hiçbir canlı yaşamaz dünyanızda,” demiş.

“Öyle mi? Ne güzel, o zaman tüm canlılar seni çok seviyordur .” demiş böcek.

“Evet, tüm canlılar çok severler beni. Peki, sen neden mutsuz görünüyorsun böyle?” demiş Güneş.

“Mutsuzum, çünkü bir böcek olarak bir adım bile yok. Arkadaşlarımın hepsinin bir adı var ama bana bir ad bulunamadı henüz.” demiş, dudağını sarkıtarak adsız böcek.

Güneş, “Hımm!..”demiş düşünerek. “Demek kendine bir ad arıyorsun, öyleyse sana bir ad bulabiliriz.” der demez, adsız böcek lafa atılmış sevinç içinde, Güneşin sözünü bitirmesini beklemeyerek.

“Gerçekten mi? Demek benim de bir ismim olacak... Lay lay lay la,” diye, bir melodi tutturmuş ki.

“Dur biraz, acele etme, sadece sana bir öneride bulunacağım, eğer bunu yapabilirsen o zaman sana ad bulacağız, adını taşıyabilmelisin.” demiş Güneş.

“Peki o zaman,, söyle önerin ne ise, ben her şeyi yaparım, yeter ki bu dünyada beni adsız dolaşmaktan kurtar.”demiş, adsız böcek.

“Söyle bakalım, bu dünyada bildiğin, bilmediğin tüm canlı, cansız varlıkları bu ne çirkin, bu ne iğrenç, bu ne lüzumsuz demeden sevebilir misin?” demiş, Güneş.

Bizim böcek böyle bir soruyla karşılaşacağını hiç ama hiç düşünmemiş, o yüzden de şaşırmış, ne diyeceğini bilememiş.

“Şey! Şey! Fakat bunların içinde bana çirkin gelenler, beni üzenler var onları da mı seveceğim?” demiş, böcek.

“Eveet!.. Onları da seveceksin, tüm canlı ve cansız varlıkları sevebilirsen tıpkı yıldızlar gibi aydınlatacaksın etrafını. Yıldızlar nasıl oluştu bilirmisin? Bundan çok çok önceleri dünya yeni yaratılırken o yıldızlar benden parçalanarak uzayda bir inci tanesi gibi dağıldılar etrafa. Sen gerçekten sevmeyi başarabilirsen karanlıkta parlamaya başlayacaksın. Tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi ve seni görenler hayran hayran bakacak sana. Tıpkı senin beni gölde gördüğün gibi, işte o zaman senin ismini buluverecekler bir çırpıda.”demiş, Güneş.

“Tamam, bunu yapabilirim!..Yaparım!.. Bundan sonra tüm canlı ve cansız varlıkları seveceğim ve sevginin aydınlığıyla aydınlanacağım.”demiş, böcek.

Adsız böcek, bir gün mutlaka kendisininde bir adının olacağı ümidinin sevinciyle oradan ayrılmış. Giderken yolda böcek arkadaşları ağustos böceği, tırtıl ve çekirgeye rastlamış. Bizim adsız böceği görünce üçü birden başlamışlar onunla alay etmeye.
“Adsız, adsız... Daha bir adın bile yok, adsız.”demişler.
Bizim adsız böcek, bu sözlere hem çok üzülmüş, hemde çok kızmış. Onlara tam kızacakken, Güneşin sözleri aklına gelmiş ve kötü bir söz söylemeden oradan uzaklamış.

Ne olursa olsun, adının olması için Güneşin dediklerini yapacaktı. Bunu yapmak çok da kolay olmasada yapacaktı, sonsuza kadar adsız dolaşamazdı ya...

Bütün bunları düşünürken, karşısına yaşlı bir bayan karınca çıkmış. Yaşlı karınca bir buğday tanesini yuvasına götürmek için oldukça zorlanıyormuş. “İşte!”demiş, sevgimi göstermek için bundan daha iyi bir fırsat olurmu?

“Bayan karınca, oldukça yorgun görünüyorsunuz, izin verirseniz bu buğday tanesini yuvanıza taşımanızda size yardım edebilirliyim?”diye sormuş, adsız böcek.

Bayan karınca bu güzel teklifi reddemiyecek kadar yorgunmuş. Oysa herkes bilir ki karıncılar oldukça çalışkanlardır. “O kadar çok sevinirim ki, bu buğday tanesi benim gibi yaşlı bir karıncanın taşıması oldukça zor oluyor.”demiş. Bizim adsız böcek, bir karıncaya göre daha iri olduğu için, hiç de zorlanmamış. Buğday tanesini bayan karıncanın yuvasına bir çırpıda taşımış.

Bayan karınca, “Senin adın ne?”diye sormuş. Adsız böcek ise başını öne eğip, “Henüz bir adım yok, bayan karınca. Bende, bende... Adımı arıyorum.”demiş. Sesi titreyerek.

Bayan karınca, “Sen iyi bir böceksin, iyilik yapmayı seviyorsun, bana yardım ettiğin için teşekkürederim. Senin bu davranışına yakışan bir adı bulacağından eminim.”demiş. Adsız böcek, “Bana vermiş olduğunuz cesaretten dolayı teşekkürederim, size iyi günler diliyorum.”demiş ve yoluna demam etmiş.

Birden bire bir yağmur başlamasın mı? Yağmur o kadar şiddetli yağıyormuş ki, adsız böcek yağmurdan korunmak için sığınacak bir yer aramış. Yakınlarda geniş yapraklı bitkiler varmış, hemen onların arasına biryere sığınmış.

Yağmurun dinmesini beklerken, o gün yaşadıklarını geçirmiş aklından. İyi ve doğru davranışlarda bulunarak yaşamak zor gibi görünsede, aslında daha kolay olduğunu anlamış. Arkadaşları onunla dalga geçtiğinde onlarla kavga etseydi, onlardan farkı kalmayacaktı. Böcek arkadaşları kötü bir davranışda bulunmuştu. Onlarla kavga etmedi, sadece sustu. Susmayı tercih etmekle, böcek arkadaşlarına söylediklerinin kötü olduğunu düşündürmeye fırsatı vermişti. Sevginin en güzel deneyimini bayan karıncaya yardım etmekle yaşadı. İçinde bunları yaşamaktan dolayı huzur ve tarifsiz sevinç vardı. Adsız böcek bunları düşürken birde baktı ki çoktan, yağmur dinmiş.

Tabiat mis gibi toprak kokuyormuş. Yerler ıslak olduğu için yüremekte zorlanıyormuş. Birden bire topraktan çıkmaya çalışan garip bir böceğe rastlamış. Adsız böcek, topraktan çıkan bu böceğin neye benzediğini, kim olduğunu merak etmiş ve yoluna devam etmekten vazgeçmiş. Topraktan çıkan böceğe, adsız böcek sormuş. “Sen kimsin?” demiş.

“Ben solucanım. Senin gibi bir türü ilk defa görüyorum, sen kimsin? ”demiş, solucan.
“Ben, ben... Ben, henüz bir adım yok, ben adımı arıyorum.”demiş bizim adsız böcek kendine güvensiz sesi titreyerek. Sonra kendisini toparlamış ve “Sen ne tuhaf bir böceksin, ne ağzın, ne gözün, ne burnun var, seni niye yaratmışlar ki, ne işe yararsın? Üstelik çirkinde görünüyorsun!.” demesin mi!:::” der , demez, dediğine pişman olmuş elbet. Ama laf ağzından çıkmış bir kere. Solucan görgülü ve bilgili biriymiş. Onun bilgisizce bir laf söylediğini anladığı için cehaletine vermiş, ne alınmış, nede kırılmış.

“Anlatayımda dinle ozaman; biz solucanlar toprakta çürüyen maddelerle besleniriz, dışkımızlada toprağı gübrelendiririz. Toprakta 1–2 metre derinliğe iner açtığımız galerilerde yaşarız. Böylece toprağı havalandırırken, yağmur sularının toprağa süzülmesini sağlarız. Yani toprakta bitkelerin yetişmesinde çok önemli rol oynarız. Ayrıca, tabiat anaya zarar veren kimyevi maddelere karşıda vücudumuz hassastır.” Şimdi anladın mı adsız böcek benim niye yaratıldığımı?” demiş, solucan tebessüm ederek.

Adsız böcek, düşünmeden aklından ilk geçeni söylemiş olmanın mahçubiyetiyle; “Sizden özürdilerim, ben bunları bilmiyordum, siz, yaratılışınızla ilgili gerçekleri anlatınca, tabiatta çok önemli işler yaptığınızı anladım. Şimdi gözüme hiç çirkin görünmüyorsunuz. Anladım ki bilmek, saygılı olmayı ve sevmeyi yanıda getiriyormuş. Beni affedin.”demiş.

“Tabi seni affederim, ama bana önce bir söz vereceksin. Birşeyler hakkında karar vermeden önce birkez düşüneceksin, gekirse soracaksın. Yeterli bir bilgiye sahip olmadan söz söylemeyecek, kötü davranışta da bulunmayacaksın, sözmü?”demiş, solucan.

“Hoşgürünüz için teşekkürederim, anladım ki hoşgürülü olmak için de bilgili olmak gerekirmiş. Yaratılmış her varlık bize nasıl görünürse görünsün tabiatta çok önemli yerleri varmış. Bu da tüm canlıların yararına olacak şekilde tasarlanmış. Bundan sonra, asla, böyle bir hata yapmayacağım. Size sözveriyorum:” demiş, adsız böcek.

“Eminim, bu hatandan öğrendiğinden sonra, kendi adını bulacaksın. Sana bol şans diliyorum:”demiş, solucan.

     “Bana vermiş olduğunuz cesaretten ve bilgilerden sonra, adımı bulacağıma olan inancım çok daha kuvvetlendi. Teşekkürederim, size iyi günler diliyorum.”demiş ve oradan ayrılmış, bizim adsız böcek.

     Günler günleri kovalamış ve bizim adsız böcek tüm varlıklara sevgiyle yaklaşmış, sevgi ile yaklaştıkça, herkese iyilik yapmış, hatta kendisine kötü davrananlara bile. Anlamış ki sevdikçe kötü olunamıyor, sevdikçe hoşgörülü olunuyor ve sevdikçe kendinde olan güzellikleri paylaşıyor. O böyle güzel ve iyiye dair ne varsa yaptıkça içinde ki sevginin aydınlığı tüm bedenini kaplamış. Ve akşamları onu görenler bizim adsız böceğe ne isim vermişler dersiniz sevgili çocuklar?

Ben fazla merak ettirmeden hepinize söyleyeyim, tabi ki “KANDİL BÖCEĞİ”
     İşte çocuklar, bu böceklerin ortalığa bir ampul gibi kendiliğinden yaydığı bu ışık enerjisinden dolayı Kandil Böceği ismini vermişler. Bu tükenmek bilmeyen ışık enerjisinin tek kaynağı ise, sadece ve sadece sevgiymiş.

Sizlerin de içinizdeki sevgi enerjisi hiç bitmesin, tıpkı dünya var olduğundan beri ışık enerjilerini kaybetmemiş olan “KANDİL BÖCEKLERİ” gibi. Kimileri masal dese de bu yazdıklarıma, gerçek mi, değil mi deneyip görün derim çocuklar. Sizdeki var olan sevgiyi vererek başlayın yaşamaya ve ışığınızla farkedilin. Farkedilmenin en ucuz, en kolay yolu sevginizi vermektir, emin olun size sevgisini karşılıksız vermek isteyen pek çok varlık olacak.

Gökten sevgi düştü, sevgiye inananların başına...


Gülşen ÖZALTAN






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çocuk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Masal Perisi
Karınca ve Buğday Tanesi
Harçlığını Biriktiren Çocuk
100 Yıl Yaşayan Ağaç
Küçük Ömür"ün Düşü

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Denizlerin Efsanesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sevgi Bitermi? [Şiir]
Bir Dosta [Şiir]
Dostum [Şiir]
İstanbul [Şiir]
Bildim Seni [Şiir]
Senden Uzak [Şiir]
Özlem Yangını [Şiir]
Alıç Ağacı [Şiir]
Tükettin [Şiir]
İnsan Yok Olur [Şiir]


Gülşen ÖZALTAN kimdir?

İnsan olmak zor ve ben 38 yıldır olmaya çalışıyorum. Bu yolda pek çok bilgi edindim, pek çoğunu deneyimledim, kitaplar benim en iyi rehberlerim oldu, yazmak benim için vazgeçilmezim. Okumadan ve yazmadan hayatım eksik kalır. öğrenmek ve düşünmek sonrada zamanı gelince onu hayata geçirmek en büyük eylencem. Denemediğim hiç bir bilgiyi kimseye tavsiye etmem.

Etkilendiği Yazarlar:
pek çok bilgi var, hiç kimse herşeyi bilemez, ben ihtiyacım olan ve ilgi alanıma giren tüm yazıları okurum, o nedenlede şu yada bu yazardan etkilendim diyemem hepsinde benden bir parça bulurken, aslında bende eksik ve yanlış olanların peşine düşerim.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gülşen ÖZALTAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.