Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Kıyılarda sular durulmadı daha.. Sığ sulara vuran denizin çalkantısı bir yürek kıpırtısı gibiydi. Durmadan çıpınıyordu. Denizin kıyısındaydım. Deniz, yüreğimi çağırıyordu uzaklara.. Denizin üzerinde koşup, balıklarla söyleşmek istiyordum. Bir vapurun, saçlarımı çekiveren esintili bir yerinde günlerce, gecelerce durabilirdim. "Denizsiz kentlerin karga sesleriyle" örülü zamanlarının içinden neden kaçıp gelmiştim bu kente? Oysa o kara kargaların gözlerime yüklediği ürperti, hep bir dost ürpertiydi !.. Belki bir yanımdı benim o kargalar.. Kargalardan mı kaçmıştım yoksa ? Bana mı benziyordu kargalar ? Ben mi kargalara benziyordum ? Bilmiyordum... Bu kentte, geceleri, martı çığlıkları bölüyordu. Karga bağırışları çok uzaklardaydı şimdi. Çocukluğumun utangaç sokaklarının içinde kalmıştı kargalar.. Küçük kentin, yerleşim birimleriyle içiçe bulunan tarlalarında sürülerce bağırışan kargaları mı özlüyordum.. Deniz, içi kıpır kıpır bir insan gibiydi daha.. Kafamın içinde kentlerden kentlere yolculuklar yapıyordum. Martılarla kargalar birbirine karışıyordu düşlerimin içinde !.. Yorgun muydum yoksa dingin mi? Bir “zaman” kesiti kaça bölünebilirdi? Yürek ve kafa her an hep aynı yerde midir? İç yolculuklar, yaşamdan hırsızlıklar mı yaptırır hep ? Ne çaldık? Ne çalıyoruz? Ne çalacağız ? Hırsızlıklarımızı denizin kıpırtısı içinde boğmaya çalışıyoruz belki.. Boğazına sarılıyoruz hırsızlıklarımızın ! Yaşamlardan çaldıklarımızı nerede saklıyor, nerede biriktiriyoruz ? Biriktiriyor muyuz? Her şey, her yaşam, yaşanıp bitiyor mu? Yoksa her yaşanan içimize bir çivi mi çakıyor? Bir yara daha mı açılıyor yürekte ? Hangi umar sağaltır yaralarımızı ? Yaşamların içinde, soğuk bıçak yaraları kaldı içimizde. Bıçaklandık mı? Kendimiz mi batırdık etimize bıçağı ? Kanıyoruz !.. Tuz basıyoruz yaralarımıza.. Kanayışlarımızı görmezden gelmeye çalışıyoruz. Denizin yürek kıpırtısı çalkantısı bitecek gibi değil. Sular durulmayacak besbelli. Yaşam yönetmekten vazgeçmeyenler, düşlerimizin kargalarını ve martılarını yanyana dizip boğazlıyorlar; bıçaklarla doğramaya çalışıyorlar... Kargalarla martılar sevişiyorlar ölüme inat...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © v.g., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |