"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Ellerimi uzattım ellerinize efendim.. Sizi, dalgalı, boğuşkan sulardan çekip sığlıklarda dinlendirmek istedim. Karmaşanın gergin bekleyişlerinde yürekleriniz yorgunlukları yudumlarken, bir ezginin yüceliğinde kendinize dönmenizi umutladım.... Bir mumun alevi titriyordu sanki içlerinizde.. Bir küçücük kuşun yürek çırpıntısıydı, avuçlarınızda kovalaşan çizgiler.. Kahve fincanlarının derinliğine umutlarınızı ve yaşamlarınızı peşkeş çekiyordunuz.. İskambil kağıtları, fasulye taneleri ve onursuz medyumlar, akıllarınıza üstündü; gibiydiniz... Kalabalıktınız.. Kala’yı da bir yana koyup, balık’tınız.. Hani habersiz; Yüzüyordunuz, benzerlerinizin arasında; çarpışarak ve birbirinizi yiyerek.. Oltamı uzatmadım size efendim.. oltamı uzatmadım, büyükleriniz ve üstünleriniz gibi.. Ellerimi uzattım ellerinize.. Oltayı gören gözleriniz, zokayı yutan gırtlaklarınız, ellerimi görmedi ve dudaklarını dokundurmadı ellerime.. Ölümüne yaşamayı yazgılaştırmıştınız..Toprak için ölüyordunuz, sevgili için ölüyordunuz, ekmek için, iş için ölüyordunuz.. Ölmek için yaşıyor gibiydiniz.. Belki bu yüzden suskundunuz... Bu yüzden boyun eğmiş, tokatlanmıştınız... Yaşamayı yaşamak için yaşamıyordunuz çünkü.. Kendinizden zor durumda olanlara acıyordunuz; tıpkı sizden iyi durumda olanların size acıdıkları gibi.. Bundandı, kavgalarınızın anlamsızlığı ve dayanıksızlığı.. Sizleri toprak gibi çiğneyenlere dosttunuz. Oltanın ucundaki bir parça yem için ölümü sarıyordunuz kollarınıza.. Ve oltayı, yaşam denizlerinize atanlarla dostça ve safça içiçeydiniz.. Bildiğiniz halde onları, tanıdığınız halde onları, vazgeçmiyordunuz balık yerine konmaktan.. Soyuyorlardı sizler; çırılçıplak teninize parayla değer biçiyorlardı... Susuyordunuz günlerce susuz kalmışçasına ve susuyordunuz kopartılmışçasına dilleriniz.. Ellerimi uzattım ellerinize efendim... Ellerimde kendinizi görün diye.. Yapay aynalara öylesine alışmıştınız ki ellerimden yansıyan görüntülerinizi göremediniz bile.. Yine oltaların ucundaki ölümcül yemlere saldırdınız balıklar gibi.. Yine ölümüne yaşamak için yaşadınız.. Yine yaşamayı birkaç metre mezara değiştiniz.. Ellerimi boş bıraktınız umursamazcasına.. Ellerimden damlayan kendilerinizi anlayamadınız.. Ellerimde yaralar bırakıp, çekip gittiniz, oltalara, oltalara ve hep oltalara doğru...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © v.g., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |