..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Düşler > v.g.




26 Haziran 2006
Çıplak Eylül  
v.g.
...eylülde çırçıplak...


:BFAF:
Çıplak Eylül

Sesim, eylül’e karışır...

Uğultuya çoktan dönüşmüş fısıltıların içinde çığlığa batmamak için tutarım kendimi.. Bilirim, zaman ellere dokunmaz asla !.. Bilirim, zaman içimizdedir daha çok...
Ama eylül !.. Nasılda düşüverir birdenbire... Nasıl da eylül her zaman eylül’dür.. Her eylül birbirine benzer.. Eylüllenir ansızın yürek.. Sokaklar ve boşluk bizim olmaya başlar. Oysa adımlarımızın tümü yabancıdır sokaklara. Eylül gibi gelip geçici bir mola veriştir bizimkisi; ama ille de izler ve yaralar bırakırcasına. Usulca bir kaynayışa boyun eğerek...

KAÇARAK !.. Kaçarak herşeyden bir de! Kentleri başka kentlerin içine kusarak.. Sığrıramayarak.. Tanrılar dağından bir demet öykü derleye derleye..”Aşk” diye bağırarak; çırılçıplak.. “Ey aşk ! Nasılda korunaksız bırakıyorsun beni !..” Küskün tanrıların arasında, ellerimize bulaşmış yazgı parçacıklarıyla, sonsuzluğa bakarak durmadan, beklemek gibi olurken aşk !..

Sesim eylül’e düşer...
Kırılıverir gürültü çıkarmadan.. Eğilir, kırılmış sesimi toplarım yerden. Yeniden yaratabilecekmiş gibi eksiksiz toplarım parçacıkları. İçimden bir ses durmadan yankısını sunar bana: “Haydi gözlerini ülkene çevir biraz. Bak ülken bir ateş çiçeği ! Bak kan içiliyor dört bir yanda tiksinilmeden ! Ülkene bak; yaşadığın ülkeye bak ! “

Bakıyorum korkulu gözlerle...
İçimin kaldırabileceği gibi bir şeyler görmeyi umuyorum. Birilerinin hiç olmazsa günah çıkaracağını sanıyorum. Yanılıyorum...
Her şeyin satılık olduğu bir ülkede... İnsansızlığın doruklarda gezindiği; kimsenin kimseyi anlamak kaygısı gütmediği bir ülkede... Sürüleşmenin iç bulandırdığı; hırsızlığın, kalleşliğin ve onursuzluğun sıradanlaştığı, kanıksandığı; insan etiyle semiren yamyamların, leş gülüşleriyle sırıttığı bir ülkede... Sanatın, edebiyatın, kültürün içine sıçılmaya çalışıldığı; kentlerin köprülerle boğazlandığı; doğanın gebertildiği bir ülkede... Züppelerin sanatçı diye tafra sattığı; beyinsizlerin makam kaptığı; zengin olmayan insanların, çürümüş sistemin kobayları olarak kullanıldığı bir ülkede... Ne görmeyi umabilirim ?

Umut, görmediğimiz bir köy denli uzakta.. Bu ülkenin umudu yok ! Bir ülke umutsuz yaşayamasa da bu ülkenin umudu yok.. Sanal bir ülkenin, yaşadığını sanan zavallı insanlarıyız tümümüz...
Yaşamıyor; yaşar gibi yapıyoruz ! Sevmiyoruz; sever gibi ... Dokunmuyoruz, değmiyoruz, duyumsamıyoruz, ışıldamıyoruz.. Yaşamda zaman geçiriyoruz !
Hiçbirşey bizim suçumuz değil ve herşey bizim suçumuz.. Çünkü bu ülkenin insanları öykülerinin ve düşlerinin ardısıra yürümüyor. Çünkü bu ülkenin insanları yoktan düşler yaratmıyor... Ağaç gibi ayaklarını toprağa gömüyor ve erezyonları durduramıyor; yıkılıp gidiyor...
Sesime bedenim de katılıyor; tepeden tırnağa eylül’e bulanıyoruz... Kan ter içindeyiz... Ülkeyi kanamalı olarak yüreğimin bir yanına gömüyorum... Gözlerimi yine içime çevirip kendime dönüyorum. Beni ülkenin geberticiliğine itekleyen sese tükürüyorum; en utangaç yüz devinimlerimle...

Eylül oluyorum...
Tanrılar dağından yansıyan ateş’e dikiyorum gözlerimi açarak... Tanrılar dağı ateş ateş...
Ben, biz; çıplak birer eylül’ üz; ölümcül ve sevişgen !




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın düşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Parmakuçlarındaki Öyküler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ayrılığın Beşinde
Kargalar ve Martılar
Tüm Kentlerin Yabancısı
O Zamandan Bu Zamana Siyahbeyazgri Bir Resim
Eylüle Düşen Sesin
Cup Cup'larım
Yaşamlarınızdaki Ellerim ve Oltalar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mor [Şiir]


v.g. kimdir?

düşlerin içinde kendini ve sözcüklerini arayan bir tutunamayan. . .

Etkilendiği Yazarlar:
kafka,pavese,dostoyevski,oğuz atay,tezer özlü,nietzche


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © v.g., 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.