Tenin olmayınca nasır tutar dokunuşlarım
Sevişmelerine alışkanlık
Yaşamı sevmek kadar bağımlılık bende
Anla sevgili; yokluğuna dayanamıyorum

Hasret dönüyor uykusuz gecelerimin bağrında
Özlemin bir deli boran
Ne zaman yüzünün hayaline çiçek açsa yureğim
Ayrılığın vuruyor zemheri misali
Çürüyor düşlerim
Gör sevgili; yokluğuna dayanamıyorum

Dilimdeki sevda türküsünün eskidi notaları
Bir hasretin ulu dağlar gibi sırtımda
Seni sensizlikte yaşamak
Ve aşk şiirleri yazmak sadece özlemine
Üstelik deli sevişmelerimizin şahidi gece
Vurgunken hala aşk bestemize
Ve bizden çok özlemliyken yıldızlar tutkumuzun ışığına
Ve ayışığı sarmalayıp bedenini bir kuyruklu yıldıza
Denize vurgunluğunu gidişlerinde dillendirirken
Bir bizim sevdamıza ağlıyorken
Seni hasretinde sevebilmek
Bil ölüm kadar ağırdır sevdiğim
Ve ben dayanamıyorum yokluğuna

Anlatacak o kadar çok şey varken ruhumda
Donuyorsa kelimeler
Ve ben suskunluğa mahkum bir yolcu misali
Susuyorsam sonsuzluğu anlatır gibi insanlara
Ekmek parası kadar ölümcül yükü sırtlamış gibi
Çocuğuna oyuncak getirememenin ezikliğini yaşar gibi
Ruhumdan yureğime dökülen sevda sözcüklerinde boğuluyorum
Ve haykırıyorum; yokluğuna dayanamıyorum

Ayrılığın hükmünü anlatan tanımlar nerde
Nazar değmiş bir çocuk gülümsemesi kadar hüzünlü
Anne memesine kavuşma coşkusu kadar masum
Bir cığ gibi;ya da tufan gibi saflık içinde sebepsiz
Bir fırtına gibi vakitsiz
Ya da bir meteor çarpması kadar çaresiz
Ve umut kadar mavi
Ve yine umut kadar zalim

Aşkın adını alan her dudağın güzelliğini fısıldadığı kadın
Kadınım; can kuşumun iki kanadı
Hasretine laf geçmez oldu
Ve gücüm yitmek üzere

Zamanı yık kendi bendinden
Yolları topla bir yumağın küçük bedenine
Uzaklıkları gözbebeklerinden vur
Varlığını ulaştır hasretlerime
Ben özleminde yok olmak üzereyim
Gel bir an önce
Dayanamıyorum yokluğuna