..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > İnternet ve Gerçek Dünya > Orhan TURAN




28 Mart 2006
Kaç Kişiyiz,kendi İçimizde? Kaç Kişisiniz?  
Orhan TURAN
Acaba diyorum yaşasaydı Motaigne, yalnızlığında yaşadıklarıyla, internette yazdıkları aynı olur muydu? Kamera karşısına geçip mastürbasyon yapar mıydı? Kız arkadaşından strepteaz yapmasını ister miydi?


:CJAE:
Her ne kadar Montaigne sevsem de, kendimden bahsediyor olmam, onun gibi olacağım anlamına gelmez. Çünkü o, "insanın kendisini anlatması 'övünmek' değil, kendini tanımlamasıdır" der. Bazen ikisi arasında gidip geliyorum.
Kendimi yazdıkça, varlığımın nasıl bir hammaddeden vücut bulduğunu anlıyorum sanki. Bazen de 'acaba megolamanca bir bakış açısıyla mı yazıyorum' gibi düşünmüyor değilim.

Daha ağırlıklısı, hiç bir zaman kendimi çözdüğümü ya da çözeceğimi de düşünmedim. İnsan o kadar karmaşık bir "bütün" ki, bazen kurduğum 'hayalleri' gerçek diye yine kendimizi kandrıyor da olabiliriz.
Yalanlarım da, giderek 'gerçeklerim' halini alabiliyor.

'İyi bir insan', 'sevmek', 'aşk' ya da 'inandığım' başka bir kavramın, içinde neler olduğunu tespit etmek her geçen gün daha da zoruma gidiyor.

Mevlananın; "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" sözünü düşündükçe, zorda olsa, bazen iki yüzlü davrandığımı söyleyebilirim.

Elbette ilah değildi Montaigne...
Bende öyle değilim...
Sende...
Hiç birimiz...

Ama içimizdeki gururu büyüttüğümüz de "ilahçık" kesilişimiz nereden geliyor o halde?!

Ne güzel!
Hepimiz bir diğerimize "internet yalanları" armagan ediyoruz sanki...
Biri melankoluk, diğeri romantik... Biri isyankar, diğeri akılcı... Sen şaşkın, ben felsefe kokuyor sanıyorum kendimi...

Diyorum ki, üstlendiğmiğimiz roller, gerçek hayattakilerle aynı mı, yoksa evrim süreci internette daha mı hızlı erişiyor.

Dün bir arkadaşım izlemem için görüntü dosyası gönderdi. Dört dakikalık görüntüde, 16 yaşındaki bir kız çocuğu, hareketli bir müzik eşliğinde kamera karşısına geçiyor ve dans etmeye başlıyor. Altında mini etek, üzerinde azkılı bir elbise... Elleri duvara yaslı, yüzü kameraya dönük bir kaleografi ile başlayan figürler, ilerleyen dakikalarda kıvrak kalça döngüleri ve göbek ritimlerine bırakıyordu yerini... Biraz daha ileride, "örtmeli" mini elbise, parmak haremetiyle yere düşerken, altında tangayla kalıveriyor. Sonra üzerindekini yere savuruyor.

Sütyen ve tanga...

Az sonra önce tangası, sonra sütyeni uçuveriyor parmaklarında...
Manzara bir erkeği etkileyeci...
Önce keyifle izledim. İçimdeki hayvanı tatmin ettikten sonra da, durup düşündüm...

Sanal zekamızı konuşturamadığımız noktada, sanal ortamlar bedenleri konuşturmaya başlamış olmalı dedim.
Yazamadıklarımızı, yapamadıklarımızı halt ettiklerimiz bir alanlar bütünü...

Kendimiz yerine, o an olmak istediğimiz yer...
Ben kimim sorusunu burada bir defa daha soruyorum...
Buralarda kalem oynatan "gerçek erkek" mi?
Yoksa, her sabah evinden çıkıp, işine giden, akşam toplantılarında grand tuvalet olmak durumunda kalan, hüsnü zanla yazdığı yazılarını, fantastik evrende kaybetmeye çalışan biri mi?...

Hangisi biz?
Bu mu?
Yoksa bu mu?

Hangisinde övdüm kendimi...
Hangisinde tanımladım...

Acaba diyorum yaşasaydı Motaigne, yalnızlığında yaşadıklarıyla, internette yazdıkları aynı olur muydu?

Kamera karşısına geçip mastürbasyon yapar mıydı?
Kız arkadaşından strepteaz yapmasını ister miydi?

"Topluma kültür yayma" elbisesini kuşanmış büyük adamlar; Onlar sanal dünyanın en uç noktasında, icindeki seks dürtüsünü, toplum içinde kısıtlamak yerine, sanal alemde "orta yere" döker miydi?


Gerçeklerle, "olmayan şeyleri istediğimiz gibi görme isteğimiz" hep varolacak galiba...
Belki de içimizdeki "düş dünyası", kurmak istedimiz coğrafyaya ulaşmak için çabalıyor. Gerçeğimiz, hayallerimizle savaşıyor!
Şimdi o soru gelsin bakalım?
HANGİSİ KAZANACAK?
Gerçek mi?
Hayaller mi?

Bir ihtimal daha var; arada kalmak...

Hayallerde düş kurarken, gerçekleri hala yaşıyor olmak...

Kişilik çatışması da bu olsa gerek



.Eleştiriler & Yorumlar

:: gece nöbetleri
Gönderen: düşgesu / istanbul/
4 Nisan 2006
kaç kişiyiz? kaç kişiliğiz? kavramların sürekli değiştiği anlardayız sanki. tutsak, tutuk/tutuklu, tedirgin aklımızın, cesur imgelerimizle baş etmesine imkan var mı? peki bunu deneyimlerken yaşadıklarımızla baş etmeye imkan var mı? düş dünyamızın imgelerini rasyonel dünyanın gerçekliği içinde sınamak muhtemel çoğu kişi için incitici bir deneyim-di. bu dünyanın sürekli değişen kavramları içinde insan kalmak dahası bunun ne anlama geldiğini tanımlamaya çalışmak! gece nöbetlerine benzer bir denklemdir- bitmez. sevgiyle!




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beyin Göçü
Medeniyet Kişiliği

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Özledim [Şiir]
Yanacağım [Şiir]
Öncesi Yok [Şiir]
Seni Kendime Sakladım, Hepsini Bana Sapladım. [Şiir]
Bana Her Şey Seni Hatırlatıyor! [Şiir]
Benim Adım Mabure; [Şiir]
Su ve Ateş [Şiir]
Tüm Ayrılıklara Dair [Şiir]
Dua… [Şiir]
Utandım Filistin [Şiir]


Orhan TURAN kimdir?

Yazarken çarptığım kayalar, ruhumun akışını kemirince görüntü farklılaştı. Her otuzuna geldiğinde mi, muahasebe yapma gereği duyar insan. . . Cevaplanması gereken çok soru var şimdi. . . Allah'a af dileyerek, hayata ikinci defa başlamak. . . İkinci şans da bu olsa gerek!

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.