Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Top oynuyorlar mahallede, top kaçtı birden bir bilinmeyene, 2 arkadaş gider ardından top un. Bir yıkıntı bir harabe alanı. Sanki savaş yaşandı. Koca koca binalar sanki güzel bir şeylerdi ama ama neydi. Koca demir yığınları kırık tuğlalar. Arasından bir dev çıkar. İri yarı bir dev. Ama iyi kalpli. Kalbi güneş gibi. Parlayı verdi. Gün gibi. Maskottu o bir zamanlar, Eğlendirirdi çocukları. Yaşlanmış ama atılmış kenara. Uyuya kalmış unutulmuş. Unutulanlardan olmuş unutanlara küsmüş. Uyumuş... İnşaatlardan birinin içine girdiler. Ne çıkacak bilmediler çıkan cin’di ama oda iyiydi. Kötü yapacağını yapmıştı. Yıkmıştı, yakmıştı. Büyükler ilgisizdi onlar yoktu. Yandı ama onlar yine yoktu hep yoktu. Onlar oyunbozandı büyümüşlerdi. Bu yanlıştı. Koca koca toz bulutları, nerede oynayan çocuklar, Kahkahaları. Ağlamak neye yarar bir şeyler yapılmalı, tekrar inşa edilmeli bu kalan son ocak, bu kalacak tek barınak. Yek yuva, o da olmasa... Cin dedi kötü geldi. Biz iyiydik o kötü, biz sevdik o dövdü. Acımadı, yorulmadı yağmaladı. Biz olmaz dedik silah nedir bilmezdik. Biz tekrar çalışacağız biz yapacağız yardım etmeye, çocuklar nerde. Kayıp çocuklar, tutsak. Onlar kötülük tünelinde keşke onları bulsak. Cin dedi gitmeyin biz gitmeliyiz ama dedi yolun sonundaki kara bina. Yol orda, hep aşağıya, kötü tuzak kurmuş yollara. Tek söz tek yemin burası bizim. Kalan son kale o korunmalı. Geri edinilmeli. Yağmur, girişte kötü uğultular, kulağımdan girer korkuyoruz korkuyoruz bu ne zaman diner. Koca sakalı vardı o büyüyenlerden di kaybedilmiş kin tutmuş. Uzakta kalmış. Sevilmeyenlerin arasında yaşamış. Niyeyse o yıkmış Ben ağladım. Arkadaşım ağladı, gözlerine baktık kötünün. Biz ağladık yer ağladı, çocuklar ağladı, gök ağladı. Tanrı kızdı, o ağlamadı. O niye ağlamadı biz ağladık. Biz ona bir şey yapmadık. Biz, daha yavruyuz. Oynuyoruz. Ama anlatamıyoruz, kızamıyoruz. Arkadaş dedi: Arkadaş: niye. Kötü: İşte öyle. Siz çok seviyor, siz gülüyor, beni anlamıyor. Yanlıştı, yalandı. Kimse ona inanmadı. Git dedik git. Bak biz geri geldik. Uğultular geldi derinlerde çocuklar ağlıyor, biri onlara kötü masallar anlatıyor. Kötü: Kim bu saçmalığın hesabını verecek. Buralar bir daha yeşermeyecek. Yaşananlar gerçek bir daha eskiye dönülmeyecek. Niye öyle konuşu bizi çok üzdü. Biz üzüldük arkadaşımda yok oldu. O da esir oldu. Ben üzüldüm sanki belim dondu. Kötü: Kimse gülmeyecek, fabrikalar şeker vermeyecek. Benim içim sanki benden değil gibi, kalbim sıkıştı. Kötü o çok kötü. Cin dede geldi dedi, o kötüyü dinleme o yalan anlatır, o yanlış anlatır, seni üzer sen üzülürsen o kazanır. Güneş düşündüm sonra, arkadaşlarımı ardı sıra. Çiçek toplardık kırlarda. Kızların eteklerinde papatya. Erkekler maçta. Yemekler sofrada. Şeker var pasta var. Herkes mutlu parti var. Ben güldüm o ağladı, şaşırdım kötü niye ağladı. Sonra arkadaşım geldi, oda güldü, kötü eridi diğerleri geldi, bahar geldi, yaz geldi. Ne güzeldi arkadaşlarım geldi. Binalar yapıldı. Fabrika geri geldi. Çocuklar gülüverdi. Dev uyandı. Onun kalbi sevgi taştı. Cin dede gene masal anlattı. Bu kez güzel sonlandı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © uFuK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |