Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Durduğun yer eski bir kıyı kasabasının küçük limanı... Kayıklar rüzgarın etkisiyle sallanıp duruyorlar dalgalı denizin üzerinde... Martılar tuhaf bir telaşı yine tuhaf bir durgunlukla taşıyorlar oradan oraya... Solunda kasabanın küçük pazarını görüyorsun. Balık, sebze ve meyve satan sarı yağmurluklu, sarı çizmeli bir sürü adam üzerlerine gerdikleri tentenin arasından ince bir telle sarkan sarı ampulün ışığında birbirleriyle şakalaşıyorlar. Siyah şallı yaşlı kadınlar ara sıra katılıyor onların bu şakalarına... Ve hepsinin arasında bitmeyen bir alışveriş... Sağında, biraz ileride, küçük bir balıkçı lokantasından inanılmaz derecede hüzünlü bir şarkı yükseliyor... Taş plağın hışırtısını taa oradan duyuyorsun sanki... “Böyle bir kara sevda, kara toprakta biter...” Deniz insanının kara toprağa hüzünlenmesi garibine gidiyor. Dönüp dikkatlice bakıyorsun, şarkıyı senden başka hiç kimsenin duymadığını anlıyorsun. Siyahlaşmış dişleri, buruk gülüşleri, avuçlarının çatlaklarına sinmiş deniz hikâyeleriyle bu adamlar şarkıya inat gülüyor... Sonra lokantanın ışıklarını fark ediyorsun. Sarı, yeşil, kırmızı... Kapının önüne çatılmış kütüklerin üzerindeki ağları... Ve en sonra balık kokusu geliyor burnuna... Şöyle bir iç geçirip gözlerini kapıyorsun. Deniz kokusunu, balık kokusunu, eskinin ve yalnızlığın, dinmişliğin ve akşamın kokusunu tekrar tekrar çekiyorsun içine... Biri orada öl dese, seni buraya, tam bulunduğun noktaya gömeceğiz dese, ölmeye ancak bu kadar istekli olursun. Kazağını delip geçen rüzgâra, yanaklarını kese kese kızartan soğuğa aldırış etmeden, çok eski zamanlarda kocasını denize vermiş bir kadının her şeyi kabullenmiş dinginliğiyle uzunca bir süre duruyorsun orada... Artık sesler, renkler, yağmur, rüzgâr hepsi birbirine karışıyor. Sen bir martı olup uçuyorsun gökyüzüne... Kasabanın arkasındaki dağlarda, ormanın uçsuz bucaksız yeşilliğinde, denizin en karanlık derinliklerinde, yavuklusunu balığa göndermiş genç kızların ümitlerinde, balıkçıların en çok güldükleri fıkralarda, vurgunlarda, özgürlüğün üzerinde kanat çırpıyorsun. Geldiğin şehir, geldiğin karmaşa, geldiğin yalnızlık arkanda kalıyor. Çok gerilerde bir yerde... Adını bile anımsayamadığın bir ülkede kalıyor anlamsız iç savaşların. Yüreğin büyüyor, büyüyor... Kanatların bu kasabayı, bu şehri, bu ülkeyi, bu kıtayı, bu dünyayı, bu evreni kaplıyor artık. Gülümsüyorsun. Dünyaya, yaşama ve kendine bir kez daha dönüp bakıyor ve “ Hoşça kal ey anlamsız savaş... Ben gidiyorum ve bir daha asla dönmeyeceğim!” diye mutluluk çığlıkları atıyorsun... Çocuklar koşuyor aşağıdaki vadilerde... Sana koşuyorlar... El sallıyorlar... İnsanlar gülüyor, gülüyor... Sen bir martı gökyüzünde, özgürlüğünde üstünde... Uçuyor, uçuyorsun! Limanda gözlerini tekrar açtığın zaman yanı başında kıvırcık saçlı, teni güneş renginde, yağmur gözlü bir çocuğun sana bakarak gülümsediğini görüyorsun. Sen de gülümsüyorsun. Elini uzatıp minicik ellerini avucunun içine alıyorsun. Birlikte kumsala inip oyunlar oynuyorsunuz. Deniz, sen ve küçük çocuk... Akşam kuytulara iyice yerleşince yine birlikte (deniz, sen ve küçük çocuk) o balıkçı lokantasında kara toprağa yazılmış ve artık senin de hiç mi hiç duymadığın hüzünlü şarkıların eşliğinde ellerinden damlaya damlaya yağları, balık ekmek yiyorsunuz... Ve sonra Ege şarkılarıyla demlenmiş bir sıcak çay içiyorsun ince belli bardakta. Nem gözlerini yaşatıyor, camlar buğulanıyor... Gece. Kasabanın orta yerinden kalkan otobüsle geri dönüyorsun. Sabah eve vardığında saçlarındaki deniz yıldızını tutup duvara asıyorsun. Her baktığında pırıl pırıl parlıyor... Her baktığında gözlerin ışıldıyor...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elif Bengü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |