..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Toplumcu > Meral Vurgun




30 Nisan 2005
Düet  
Meral Vurgun, Yaşsar Doğan

Meral Vurgun



:BICJ:




voltigeur

kırık sesli gecelerin çağlığıyla haykırıyorum sana
gecenin gözü ve kulağı mavi bir yürek taşması
dilindeki melodinin ruhundayım uzaklarımda
yüreğinde yorgun rüzgâr telaşı

Meyvan

gece suskularının yanık bağrı
yaralı turnadır
uçmayı bilmez yürek
yel esse dal kıpırdamaz
gel derim böyle bir anda
ama gelmezsin...

voltigeur

günden döndüm ışın ışın
saçlarının dalgasında, lülesinde
kapını çaldım ufukların dibinde
gitmiştin sen
yoktun
sadece parfümün kalmıştı
gül gibi kokan kelebeklerin gecesefası yanağında

Meyvan

yıldızlar senin saçlarında konaklardı
dile gelirdi şafak vakti alnında şebnemler
sarsak gün dönümlerinde
ikindiğin, akşama karşı
duyduğun kokular solan karanfillerdi
ve ben seni bir mavi bulut gibi düşlerdim
sen yoktun...

voltigeur

ekinokslara renk vermeye
sızlayan ellerimi kabuslardan
koparmaya gittim
sığmadılar geceye
sığmadı onlar hiç bir yere
senin olmadığın o yerlerde
gittim çok uzaklara gittim


Meyvan

ah bilmezdin sen
bilmezdin Munzur’un oğlu
ellerin senin Spartaküs direnciydi
dağ gibi yücelirdi başın
kayaydın Diyarbakır kalesinde
pamukta, tütünde
dişleri arasında çarklıların
birdin beştin
on,yüz, bin
milyondun sen

voltigeur

sefaletleri yüzdüm tenimde
yüzdüm bütün denizlerinde
kirlenince hava ve nehirlerimiz
başımıza asit gibi yağınca göklerden
tabu sağanakları - kimlik arayışları
sensiz sokaklarda
devrildim kendi kanımın üstüne....


Meyvan

hep izini sürdüm
geçit vermez dağ yamaçlarnda
alyazmamı yırttılar
adına töre dediler de
kazıdılar ellerimden adını
görmedin sen
göremedin...
bütün sokakları bir adımda geçtim
kayıptı o kentler
sen yoktun
şafak bakışlım sen yoktun...

voltigeur

umutları ürküttüm
tenine yaklaşınca
hülyalar küstürdüm
hamağında sallanınca
eylül tozları
çökünce sisli yollara...


Meyvan

Eylül karası kasırgalardan geçtik
aşkı kazıdık bulanık sulara
ay düşürüp yıldız çaldık
iki can bir tende yandık seninle
aynaların sessizliğinde
düşsüz kaldım sonra
dilini unuttuğum asırlardan bilmediğim
bilmem kaçıncı bin yıldan kalmıştı aşk
kaçıncı acının tortusuydu göğsümü yakan
stepleri tutuşturdu kanım


voltigeur

eğilip ağzına
dilindeki şarkıları öptüm
suların depreşen köpüğünde
üşüyen düşlerini örttüm
yüzümü sürdüm yüzüne
her iklimin apayrı bir köşesinde
ne kadar döndüysem yönlere
apayrı bir yara vardı hep /sen yoktun...


Meyvan

yine aynamda yüzün
imge süzüyor kirpiklerin
dilimde şarkılar sana dair
bana dair
bize ve bizimkilere dair
bizimkiler ki
al kızıl şuaydılar
halaylarla gelip ağıtlarla gittiler
asi bir gelincik tomurlansın şimdi yüreğinde
bak yakamozlanmış ellerin ellerimde
deniz eyle umudu
varlığınla varlığım
Asya’dan Afrika’ya çocukların gözlerinde başaklansın...


voltigeur

halay tuttum kaybolan ellerine
ovamıza ateş yaktım
içine tenimi attım
aşka baktım
gözbebeklerine baktım
sen yoktun
medeniyetin yuları ve tımarı vardı
bütün kıtaları ve insanlardan renkleri sildim
aynı dilin trajedisinde
aynı kan/aynı kanser dehşetinde
ateşler içinde üşüdüm
üşüyorum bak hala yoksun
soluğun tüterken ayazlı sabahların körfezinde düşlerinin falezinde
unuttum ellerimi...

Meyvan

bilmedin sen
duvar diplerinde aradım ayak izlerini
eylem meydanlarında
geçit törenlerinde, yoldaş omuzlarında
kayıp mezar taşlarında
göçebe kuşlara sordum
kanat çırptılar
düş düşürdüğüm dizeleri küstürdüm
ne nergizler bıraktım kaya diplerinde
ne sümbül perçemli yağız delikanlı bakışlar
hep yağmur yağardı yaylalara
boz bulanıktı nehirler
mevsimler dönerdi kaç bahar
çift gezerdi kurdu kuşu kainatın
börtü-böcek insanoğlu
genç-ihtiyar çift gezerdi
bir ben kısır-kıraç
ve sen yoktun...

voltigeur

kalburu gibi
dünyayı sırtında tutan Atlas’ın
karnını deşmeye gittim
omuzlarına şişler saplamaya gittim
her şey yeni olsun diye...
yol
yakılmamış bir meşale
altında kapkaranlık iken
bu gece yarısı hevesi içinde
tutsana meşaleni
ateşlerimsimizin küresine
hayatın avucunda tutuşan
mavi yelesinde
güzel günlere
aşkımızın Anka küllerinde
yeniden doğuşa....


Meyvan

unuttum
düşürdüm sanma seni canımdan
özüne tozlanmışım bilirsin
yaprak açmazdım sen yokken
gelişini yazdım günün ak kanatlarına
dağıldı yüreğimdeki buzul dağları
şimdi bulut olup yağıyorsun ya
anaç olur topraklarımız
bahar gelir bizim dağlara
akasya kokuları saçlarından saçılır
ankalar kanat açar sana
işte ellerim ellerinde
bak her yan al yeşil bahar şimdi...




Meral Vurgun , Yaşar Doğan




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Davet
Eşkiya
Karanfil
Düşlerde Kalan
Acılara Yaslanmak
Felluce
Beklenen Gün
Siz Bilmediniz

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gülüşün
YaĞmur Şiir Yazıyordu
Seni Bende Tümledim
Eksik Kalmış Bir Masal
Gece Susunca Gel
Seni Düşünmek
Sen Yoktun
Ay Destanı
Yüzündü ÖzlediĞim
Bir Bahçe Çiz


Meral Vurgun kimdir?

İnsan kendi tanımını nasıl yapar bilemiyorum ama. . . Yaşamayı inadına boynuna asmışsan, nerde ve nasıl yaşadığının hiç önemi yoktur. Sadece kim ve ne için yaşadığının bilincinde olup, uğruna yaşanacak değerleri ölümüne sahiplenebiliyorsan, sevdiklerinden ayrı da olsan her yer vatandır sana. Ve her ezilen insan sevdiğinse eğer, hiç bir zaman yalnız değilsindir. Bir yerlerde mutlaka senin gibi, seni düşünenler vardır ve hep var olacaktır. Yeter ki, soldurma sol göğsündeki kızıl karanfili. . . Meral Vurgun ESERLERİ 'yaşamak ağrısıdır bu sancısı volkan henüz doğmamış bir bebek çığlığıdır geceler boyu duvarları parçalayan geceyle gündüzün ayırdına varılamayan duvarlar arındında çınlayan içli bir haykırıştır o siz hiç ana karnında doğmamış bebeklerin duvarları parçalayan ve atomlara bölünüp dağılan gökyüzünü kaplayan o çığlıklarını duydunuz mu? ' Sürgünname Meral Vurgun

Etkilendiği Yazarlar:
Nazim Hikmet, Ahmed Arif, Enver Gökce.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meral Vurgun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.