Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
İstanbul artık öyle bir şehir olmuş ki gezmekle, dolaşmakla, anlatmakla bitmez aslında. İnsanlar bile anlamıyor, çözemiyor bu gizemli şehri. Artık bu şehirde yaşayanlar gelip görenler bile neler hissettiklerini, nasıl anlatacaklarını , nasıl bildiklerini anlatamaz hale gelmiş.Öyle bir şehir ki sabahları olmuyor bazı yerlerinde, bazı yerlerinde hiç aydınlık yok. Sosyetesinden varoşlarına, gecekondularından köylerine hızla büyüyen bir çocuk gibi bu şehir. İstanbul’un o kadar çok bitmeyeni var ki , örneğin ; Yolları hiç bitmiyor, her yerde kazılan, çukurlaşan, yama yapılan, tümsekleri eksik olmayan, tamirleri hiç bitmeyen, trafik sorununu çözemeyen bir şehir olmuş artık.Ha birde Metro yapmışlar yıllar süren çalışmalar sonucunda Metronun’ da yukarıdakilerden pek farkı yok aslında. İlk kar ve yağan yağmurla bi harap eski bir ahşap,tarihi bir evi anımsatıyor sanki bana.Birde göğüslerini gere gere bunu yapan insanlara sormak lazım Yunanistan bile bu kadar zamanda bizim yaptığımızın birkaç katı Metroyu bitirmişler ... Öyle bir şey ki Avrupa yakasından Asya’ya geçmek veya Asya’dan Avrupa yakasına geçmek saatler dolusu zaman alıyor en ufak yağmurda.Neden bu kadar geç kalındı şu raylı sisteme hala anlamış değilim.Tabii yapılanıda sadece Avrupa yakasında oturan insanlar kullanıyor mecbur oldukları için olsa gerek. Bu gün E-5 yolundan bir yerlere gitmek birkaç sene sonra imkansız olur herhalde. Artık o kadar kokuşmuş bir kent olmuş ki İstanbul alanı, çalanı,talan edeni, yiyeni, yemeyeni, her biri farklı tonlarda, her yeri farklı duygularda bir şehir olmuş artık... Gelelim günümüzün gerçeği, gözlerimizin nefreti, içimizdeki intikam ve hırsın zaptetmeye çalıştığı, koltuklara yapışmış insanlara...Anlamışsınızdır herhalde siyasileri biraz eleştirmek istiyorum da. Vallahi her şeyden önce Saygı duyduğum Türk Halkını sevgiyle selamlıyor ve gerçekten hak ettikleri gibi HELAL olsun diyorum. Çünkü gerçekten biz başka ülkelerde eşi benzeri bulunmayacak, ülkesi için sesini çıkarmayacak, hakkını yedirse bile sinesine çekecek bir halkız. Tabii siyasetçiyim diyen adamlardan artık herkes bıkmış olsa gerek. Tabi ki bu gibi zihniyetsiz, üniversite mezunu, sürgün olmuş, aklı paradan başka bir şeye çalışmayan tabii koltuğu unutmamak lazım, oturdu mu yerinden kalkmayan, etten duvarlar arasında halkına bağırıp çağıran, on adım mesafeyi on arabayla giden insanların artık gitmesi gerekmez mi sizce.Memleketi her gün daha fazla borçlandırıp, daha fazla işsizlik ve yoksulluğa neden olan, üretimi nerdeyse durdurup, başkalarına bizi köle etmeye çalışan, çocuklarımızın geleceğini çalan insanlara sesleniyorum yetmedimi artık yaptıklarınız, yedikleriniz, yuttuklarınız ... Gitmenizin zamanı gelmedimi daha ?... Yinede ben Yurdumun güzel insanlarını tebrik ediyorum. Onlarda biliyorlar ki ses çıkarırlarsa kendi polisinden dayak yiyeceklerini, gözaltına alınıp işkence göreceklerini, dışlanacaklarını yok edilmeye, işten çıkarılmaya başlayacaklarını... Eskisi gibi değil artık ekmek aslanın ağzından geçip midesine oradan da gübre olarak dışarıya çıktı.Milyonlarımız sokakta işsiz, hırsızlık boğazımızı geçti, zenginler iyicene zengin orta kesim ise iyicene fakirleşti artık. Sonuç olarak artık orda oturanlara, koltuğa yapışıp kalkmayanlara, altlarında araba etrafında etten duvarla dolaşanlara çıkıp bir sokakları gezin artık.Dokunulmazlığa sığınıp yüksek maaş almak için gece gündüz çalışanlara, yurtdışına çıkıp gezenlere, benim paramla oralarda doktora gidenlere, çaldırdıklarını geri alamayanlara,artık yetmedimi bırakında değişsin şu güzelim Türkiye...Tabii burada basına da dokunmadan geçemiyecem , sizde artık iyi haberler verin yok şu sanatçı şunu yemiş şurada para harcamış, arabasını parçalamış, sevdiğinden ayrılmış, şu barda şununla görülmüş, dışarıda yatanlar tiner çekenler yolunu kesmiş vs. vs. Bırakın artık kardeşim böyle saçma sapan haberleri de artık ülkemiz insanlarına moral verin düzeliyor diyin insanlara güler yüz dağıtın herkese adam gibi haber verin artık bizlere...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © bir güneşin doğuşu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |