Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Mecnun mu? Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun öyküleri, aşıklar için hep rehber olmuştur. Günümüzde, bu öykülere uygun aşklar yaşanıyor. Ferhat ile Şirin’in aşkı ender yaşanırken, daha çok Leyla ile Mecnun öyküsü, günümüzde yaşanan aşklarla örtüşüyor. Aslına bakarsanız, Leyla ile Mecnun’un yaşadıklarına ‘’Aşk’’ adını vermek yanlış geliyor. Zira, Leyla ile Mecnun’un yaşadıkları aşk değil, daha çok tutku. Tutkunun esiri olan iki insanın yaşadıklarından ibaret bir konu. Günümüzde de, bu tip tutkuların oldukça yaygın olduğunu şahit olmaktayız. Fazla uzağa bile gitmeye gerek yok, ‘’Aşk’’ adı altında, karşı cinsimize duyduğumuz hisleri gerektiği gibi analiz ettiğimiz de karşımıza bir ‘’tutkunun’’ çıktığını görmemiz olası. Beğenilere dayalı birlikteliklerde elde edilen bir çok alışkanlıkların, zaman içerisinde tutkuya dönüşmesini nedense aşk olarak nitelendirilip, sonra da Mecnun misali kendimizi koyuvermiyor muyuz? Tutkuda, elde edilen ve hissedilenlerle ilgili tatmine ulaşılmazsa, insan psikolojisinde derin yaralar açar. Bu yaralar, aşk ile karıştırıldığında ise, insan kendisini boşlukta bulur. Mecnun gibi, içine kapanıp, dış dünya ile ilişkisini keser. Bir gecelik aşk yoktur, bir gecelik birliktelik vardır. Aşkta tatmin olmaz. Hangi konuda olursa olsun, eğer birisiyle bağlılığınız aşka dayanıyorsa, tatmin olma şansınız yoktur. Çünkü, Aşk denilen olguda tatmin yoktur. Her zaman açtır, yeniliklere ve mücadeleye yılmadan devam eden bir güç olarak insanoğlunu yönlendirir. İşte, daha çok fotoğraflarda görülen sararmış yapraklar içerisindeki yaşlı çift görüntüsünün temelinde yatan budur, yani aşkın verdiği güçtür. .... Üfff, sıkıldım... Sıkıntım konudan dolayı değil. Ne zaman birşeyler yazmaya kalkışsam, konuya konsantre olsam, teknoloji yakama yapışıyor. Yazmaya başladım, peşpeşe telefonlar gelmeye başladık. Üstelik gelen telefonların çoğunluğu, bugüne kadar beni arayıp ta ‘’nasılsın’’ bile demeyenlerden. Kimisine seviniyorum, kimisine de kızıyorum. Kızıyorum çünkü, tamam görüşürüz dememe karşılık, lafı uzatıyor, sündürüyor, dereden tepeden bahsediyor. O zamanda konsantre kalmıyor. Evet konsantrem bozuldu. Devam edemiyorum. Bir defa ki sefere, kaldığım yerden devam etmek üzere. ... Son sözümü söylüyorum, aşk sanıldığı kadar basit bir duygu değildir. Aşk insanı köreltmez, aksine hareketlendirir, güçlendirir. 12 Ekim 2004 / yozgat
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seyfi Çelikkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |