..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Salih doruk




13 Temmuz 2004
Bu Kılıbıklık mı?  
Salih doruk
Karımla beni telefon kulübesinde görmüşler. Güya karım beni tekmeliyormuş. Vallahi yalan, billahi yalan. Diz kapağıma sinek konmuş, karımda onu kovalıyordu. Görenler durumu yanlış anladıkları için hemen anneme koşmuş 'Sizin gelin oğlanı telefon kulübesi


:BIFA:

BU KILIBIKLIK MI

Öyle iki de bir üzerine basa basa söylemeye lüzum yok: benim nasıl bir erkek olduğumu, karıdan korkup korkmadığımı bilenler bilir. Şu insanlar çok acayip yaratıklar vesselam, öküz altında buzağı arıyorlar. Hiç öküz altında buzağı aranır mı? Aranmaz ama sen gel de insanlara anlat bunu.
Karımla beni geçenlerde telefon kulübesinde görmüşler. Güya karım beni tekmeliyormuş. Vallahide, billahide yalan. Diz kapağıma sinek konmuş
karım da onu kovalıyordu. Görenler durumu yanlış anladıkları için hemen anneme koşmuş, 'Sizin gelin oğlanı telefon kulübesinde tekmeliyor' demişler. Bununla da kalmayıp, pazarda alış veriş yaparken elindeki hıyarla kafama kafama vurasıy mış, herkes bizi seyredesiy miş. Dedim ya hepsi yalan. Şu gün olmuş aramızda kavga etmiş değiliz. Bunları nasıl, nerelerinden uyduruyorlar anlamış değilim. Ben çok hoş görülü, sakin bir adamımdır. Hiç sinirlenmem. Karım biraz sinirlenecek olsa 'Aman karıcığım sinirlenme, tansiyonun fırlayacak, şekerin düşecek, gözlerin kararacak sakin ol' derim. Canı tokat atmak filan isterse bunu açık açık söyler ki dayak oyunu oynamak istediğini anlayayım. Yalancıktan önüne diz çökerim. Önce sırtıma biner. Düşmesin diye çok dikkat ederim. Odanın içinde dünya turuna çıkmış deli danalar gibi dolaşır dururuz. Kamçı niyetine kullandığı deyneğini sırtıma vura vura gezeriz. Şimdi Allah var eli çok hafiftir. Bu güne kadar hiç bir yerimi çürütüp morartmadı. Tüm evliliklerdeki gibi ufak tefek sürtüşmeler bizde de oldu, ama hiç bir zaman can yakıp hatır incitmedik...
Geçen gün aniden sırtıma atlayınca boş bulundum, ayağım kaydı, iki seksen uzandık yere. Karım çok sinirlendi. Gözleri irir iri açıldı, ağzından salyalar saçarak ayağa kalkmasıyla üstümde antreman niyetine tepinmeye başlaması bir oldu. Sevgisini göstermek için hep böyle yapardı zaten. Hayalarımı ve yumurtalarımı elden geldikçe muhafaza etmeye çalışıyorum ki bir kaza filan çıkmasın. Karım üstüme çıkmış sakinleşmeye çalışıyordu ki bu arada teyzem geldi. Manzarayı görünce başladı bağırmaya,
'' Siz manyak mısınız? Ne yapıyor sunuz? Kudurdunuz mu?'' Beni oracıkta unutup girdiler birbirlerine. Bayağı boksörler gibi sağlı sollu kroşeler peşpeşe inip kalkmaya, yolunan saçlar havada uçuşmaya başladı. Varlığımı hatırlatmak amacıyla '' Yav yapmayın etmeyin!'' dediysem de aldırış etmediler.
Teyzem tutturmuş ''Karın seni dövüyor, sen hiç utanmıyor musun?'' diye. İftirası hemen hazırdı, stres atmak diye seyden hiç haberi yok zavallının. Gerçekten kavga etsek ben karıdan sopa yermiyim hiç. Karıya ayaklarımızı yıkatıp suyunu içirtmesini de, sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemesini de biliriz. Anadolu erkeğiyiz evelallah. ''Teyzeciğim sen yanlış anladın, biz şakalaşıyorduk. Allah şahit, inanmazsan ona sor!'' 'Teyzem Nuh' diyor, 'Peygamber' demiyor. 'Eğer bunları ablama, enişteme anlatmazsam insan değilim'' diye söylenerek kapıyı çarpıp gitti. Biz de kaldığımız yerden devam ettik oyunumuza...
Hiç unutmam bir defasında kaynanamla karım beni kavga konusunda eğitirlerken nerde var nerde yok Annem gelmez mi? Zavallı Anneciğimde bir feryat, bir feryat ki sormayın. Sesi ortalığı yıkıyor. Beni öyle yerde sürünür vaziyette görünce sopa yiyorum zannetti. ''Tuu senin erkekliğine karıdan sopa mı yiyorsun, sen hiç babandan görmedin mi!'' diyerek o da teyzem gibi kapıyı çarparak gitti. Oysa biz kavga hususunda ders çalışıyorduk. Ayrıca ben kılıbık filan da değilim. Safkan Anadolu erkeği karıdan sopa mı yermiş? Yani karımın canı sağolsun benimle şakalaşırken hiç şansı yok.
Babam ''ben o itin evine gitmem karısını ...şetsin de
..... içsin!'' diyormuş. Teyzemle annemin dolduruşuna geldiği belli. Elime sopayı alıp, neren ister neren istemez edebiyatı yapacak değilim ya!. Annem de, Babam da, Teyzem de bizi yanlış anlıyorlar. Sanıyorlar ki ben karıdan korkuyorum. Durum hiç te öyle sandıkları gibi değil oysa. Biz çok medeni bir aileyiz. Uyumlu bir evliliğimiz var. Daha evliliğimizin birinci ayından itibaren aramızda huzursuzluk çıkmasın diye iş bölümü yaptık. Bu anlaşmaya göre: çamaşır, bulaşık, yemek, temizlik bana : çarşı pazar işleri de karıma düştü. Herkes işini bilmeli ve işini yapmalı. Eşimin kalbini kırmamak için olağan üstü çaba harcıyorum. Muhabbet esnasında bile daima alçak sesle konuşuyorum. Söylediklerini iyice dinledikten sonra cevap hakkımı kullanıyorum. Yirminci yüzyılın sonunda eli deynekle gezecek kadar da kaba değilim yani. Ama bu hassasiyet ve nazikliğim hep yanlış anlaşıldı. Beni karıdan korkuyor sandılar. Hatta daha da ileri gidip korkudan altımı ıslattığımı bile söyleyenler oldu. Sanki sözüm ona altımı kontrol etmişler.
Geçen gün merdivenleri silme sırasının bizde olduğunu unutmuşum. Karım çarşıdan döndüğünde farkına varmış, birazda sinirlenmiş. İçeri girer girmez sordu. Ben de morali bozulup, tansiyonu fırlamasın diye ''Öğleyin temizledim'' dedim. Karım ''Lan bu nasıl temizlik, etrafı bok götürüyor'' dedi ve mutfağa gitti. Biraz sonra elinde 'Merdane' denen odunla geri geldi. Acaba o odunla ne yapacak diye düşünürken birden kafama kafama yapıştırmaya başladı. Karşısında aslanlar gibi esas duruşa geçtim hemen. İstemediğim halde can havliyle biraz bağırınca sesimize komşumuz Emine hanım geldi. Beni karımın elinden aldı. Ama eşeklik bende: insan hiç merdiven sırasının kim de olduğunu unutur mu? Ama gene de sağolsun karım hoşgörüyle karşıladı olayı ve fazla ceza vermedi. Beş - on merdaneyle sıyırdık işi. Kurban olduğum Allah benim ömrümden alıp ömrüne katsın. Elleri dert görmesin. Elini attığı taşlar altın olsun.
Şimdi size sorarım: Kibarlık, Efendilik suç mu? Bu KILIBIKLIK MI ?

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Çok güldüm.
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
12 Aralık 2004
Sevgili Salih Doruk; Sizi okumakta ne kadar gecikmişim!......Yazınızı keyifle okudum.Muzaffer İzgü'yü hatırlattınız bana.Güldürdünüz.Ki, okuyucuyu ağlatmak kolaydır ama güldürmek zordur.Siz zoru başardınız......Güzel bir mizah yazısıydı.Tebrik eder devamını dilerim.....Sevgiyle kalın....Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Doyur Bizi Ana, Doyur Bizi Baba
Şans


Salih doruk kimdir?

Evli iki çocuk babasıyım,16 yıldır Almanya da yaşıyorum. Kendi yayınım 3 adet kitabım var. 2' si öykü 1' i deneme. 1980 den bu yana yazmaktayım. Ümit ederim sevgili okuyucularımda yazdıklarımı sever, eleştiri ve önerilerini esirgemezler. Göstereceğiniz ilgiden dolayı şimdiden teşekkürler.

Etkilendiği Yazarlar:
Toplumsal gerçekçi ve gerçek yurt sever olan bütün yazarlar.Bunlarında kim oldukları bellidir. İsim isim yazmaya gerek yok sanırım.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih doruk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.