..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Gökçe Dölek




13 Nisan 2004
No Women No Cry  
Gökçe Dölek
Yarım kalmış bir hikaye belkide sonundan korktuğum için yazmadım, bilmiyorum...


:CCGD:

Bar taburesi, ağzımda ateşi dibine gelmiş izmarit, seni aramaktan yorgun düşmüş,içkinin cezalandırdığı gözlerim,rimellerim akmış biraz,elimde gözlerime inat dolup dolup boşalan bir kadeh adını bilmediğim zehir. İşine ihanet etmiş bir orospu gibi gözüküyorum veya işinden bıkmış. Klip çekimi için yeterli olan herşey var. Fonda; ‘no woman no cry’

Sıcak bir Bodrum akşamı yine. Sevgilisini, yalnızlığını koluna takan atmış kendini sokaklara. Bodrum eski Bodrum değilmiş artık diyor eski Bodrumcular. Bana göre hep aynı Bodrum gözümde. Sevgimle kaçamak yaptığım, caddelerinde öpüşmekten çekinmediğim, her dili konuşabilen, dillere destan, yazın kalbinin attığı küçük yer. Bunun neresi eski değil.
Kalabalıktan kurtulup yakalanıyorum yine kalabalığa , yağmurdan kaçıp doluya tutulmak gibi bir şey bu. Önümde saçları beline uzanan bir kız yürüyor. Kıskandıracak güzellikte bir fiziği var, yüzünü merak ediyorum güzel mi bedeni kadar. Sanki hissetmişçesine arkasını dönüyor göz göze geliyoruz, takip edilmenin korkusunu görüyorum gözlerinde. O an fark edemiyorum bedeninden çirkin olan yüzünü. Neden korktuğunu düşünüyorum; takip edilmek mi, Bodrum’ un eski Bodrum olmaması mı, yoksa akreple yelkovanın birbirini hızlıca kovalaması mı korkuya sebep olan. Oysa akreple yelkovana kimse yetişmeye çalışmıyor, umurunda değil kimsenin saatin tik takları...uzun saçlı çirkin güzel kızdan başka.

Benimde umurumda değil ki; kaçıncı bar bu bilmiyorum. Ama son olacak, gece burada bitecek gündüz başlayacak biliyorum. Çalan şarkının hatırına geceyi burada bitirmek buraya yakışacak.

Müzik yine kulakları sağır edecek bir sesle çalıyor. Upuzun tezgahı ve yakışıklı barmenlerin bulunduğu barın iki yüksek tepesine konulmuş kolonlardan şimdi Bob Marley çıkacakmış ta bana yalnızlığımı birde o hatırlatacakmış gibi bas bas bağırıyor. Haklıda ; kulağına bir şey söyleyip müziğin sesinden beni duyamayacak kimse bile yok yanımda. O kadar yalnızım yani. Kalabalık zamanlarım geliyor aklıma bir an. ‘Nasıl anlatsam nerden başlasam, kaç kişiydik ozaman bak kaç kişi kaldı şimdi tadında bir duyguyu yaşıyorum.
Ve barın diğer ucunda benden daha yalnız olduğunu ima eden bakışlar fırlatan uzun saçlı adamı görüyorum yalnızlığıma ortak olmaya çalışan, elinde sigara önünde zehir.

Gece ilerledikçe içkinin cezalandırdığı gözlerimde nasibini alıyor geceden, ve işte gözlerimi idam ediyor şimdi, içtiğim zehir. Tam zamanı ‘no eyes, no cry’! Gözlerimin önüne şarkının anlamını bilmeden bana şarkıyı söyleyişin, dans edişin geliyor. Göz yanılması göz ağlamasını getiriyor beraberinde.
Seninle aynı tadı veren bir acı bu, tek farkı daha buruk ve geçici olması...

Ağladığımı sandığını sanan uzun saçlı adam yaklaşıyor. Sana hiç benzemiyor onu bukadar benzetmeye çaılşırken.Tek ortak yanımız içtiğimiz zehir bitmeyen melodinin yanında.
Ortaklığın bozulmasından korktuğumuzdan olsa gerek hiç konuşmuyoruz. Kadehini kadehime vuruyor, sessizliğimize inat eşlik ediyor şarkıya bardakların kristal sesi. Sigara uzatıyor alıyorum, sigaramı yakıyor, o an ilk defa bakıyorum gözlerine, o da işine ihanet etmiş ya da bıkmış gibi bu gün, görebiliyorum.

Gece rolünü sabaha bırakmaya hazırlanıyor; tabureler gecenin hüznünü yaşamak için terkedilmiş; birbirinden farklı hikaye herbirinde, gece boyunca nefes nefes çekilen izmaritler yerlerde; birbirinden farklı dudak izleri şimdi sabaha yaklaşan bu gece vaktinde birbiriyle buluşuyordur eminim buna. Dudaklarımı ısırıyorum canım acıyor. Geceler mi çok uzadı yoksa şarkı mı diye düşünürken kulağıma eğilip şarkının sözlerini söylüyor ,nefesini hissettiren tanımadığım bir ses.Sen değilsin ama biliyorum.
Şarkının yalvarışlarını şimdi tanımadıığım bir sesten dinliyorum.’no woman no cry’... hangi çaresizlik yazdırmıştır ki bu şarkıyı bu kadar derinden, akacak bir damla gözyaşına bile kadınım dedirten bu delirten tutkuyu gece bitesiye dinliyoruz.

Hala yabancıyız yabancıyla birbirimize, ağzımızdaki rakı kokusunun terkedilmiş tadı ortaklığımızı sürdürüyor.

      ***

Ağzımızdaki rakı kokusu , terkedilmiş ortaklığımızın tadını sürdürüyor,öpüşüyoruz...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Melekler Durağı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kırmızı Karın İmkansızlığı Gibi Değil Hayat
Sil Baştan
Sakal

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kırmızı Ruj [Şiir]
Hiçbir Şey [Şiir]
İnat, Hırs, Rest [Şiir]
Kanlar İçinde [Şiir]
Kırmızı Kar Beyaz Şarap [Şiir]
Kıskananç Yalnızlık [Şiir]
Eksik Kırk Yıl [Şiir]
Uymadım Hayatımın Yazım Kurallarına [Deneme]
Babası Öldü [Deneme]
Kalbimiz İdman Yapıyor [Deneme]


Gökçe Dölek kimdir?

Aşk mıydı? Hayır kesinlikle değil. Peki ya tutku olabilir mi? Bu soruları kendime sorduğumda tanıdım kendimi. Yazmaya ilk başladığım an anlamalıydım aslında bunun bir tutku olduğunu. Yazmanın tutkusu tanıştırdı beni benimle. Önce harfler tanıştı sonra kelimeler,cümleler kıskandı uzadıkça uzadı,şiirleri getirdi yanında arkadaş. Şimdi görüyorum harflerin,kelimelerin,cümlelerin kahramanları benlerim. . .

Etkilendiği Yazarlar:
İçimde kızgınlıkla karışık sigara içme isteği uyandıran eserler için çok teşekkürler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gökçe Dölek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.