|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
13 Kasım 2003
Bahar Mektubu
SON LIMAN MEKTUPLARI
Ertan Akyüz
Anne! Karamsarlığımı çok görme. Bu melankolinin yaşı şiirin yüreğime değdiği günle bir. O sarışın kadın yüreğimin duldasında Türkçe ağladı ağlayalı altı kırmızı ile çizili cümleler yazıyorum. |
|
Anne! Bir kez daha kendimle konuşmadıklarımı gönderiyorum sana. Bahar geldi; bu kez ertelemeyeceğim seni... Ama beş bahardır ağrıyan ve gitgide çoğalan özlemim yere göğe sığmıyor. İçimde kırmızı-beyaz hasret tortulaştı. Nerde birisi memleketinden bahsetse, yolculukların sözünü etse sağır ediyorum kulaklarımı. Bahar geldi; bu kez ertelemeyeceğim seni. Baştan aşağı acıya kesmiş‚ ’gel’ deyişin ne çok kanattı beni. Ben gelmek istemedim mi sanıyorsun? Benim trenlerim hep kendime gitti ya da sınırı geçmeden raydan çıktı. İçimde kaç uçağın enkazı var bir bilsen. Anne! Bana beton bir gelecek hazırlanmış bu şehirde niye, kimi bekliyorum?
Dün ikinci cemre düştü. Hiçliğin kıyısında öfkemden kanımı akıttım sulara. Bulutların ayininde inadına yağmur yağdı. Hüznün imecesinde tüm mevsimler yüzünü karartıp sevincimi incittiler. Durmadan kötü haberler aldığım, hiçbir selamın ulaşmayacağı bu kuytulukta beni hâlâ sevenler nasıl bulacak? Sanki her şehir sağır sessizliğinde işkenceye hazır... Anne ben nerelere gideyim?...
Anne! Karamsarlığımı çok görme. Bu melankolinin yaşı şiirin yüreğime değdiği günle bir. O sarışın kadın yüreğimin duldasında Türkçe ağladı ağlayalı altı kırmızı ile çizili cümleler yazıyorum. Hem doğa sellerle, depremlerle intikam alırken, insan kardeşlerime bombalar atılırken ve ben seni her bahar ertelerken nasıl söz ederim mutluluktan?... Büyüdüm ama bazen savunmasız bir çocuk gibi kalıyorum zor günlerin ortasında. Hayatın her halini gördüm, beni hiçbir şey hayrete düşüremez sanıyordum. Demek ki daha çok yanılacağım anne...
Anne! Kaç kez uyardım, kaç kez yargıladım kendimi. Pes etmeme yakın nasihatlerini hatırladım. Baba ocağından armağan sabırlı ve vakur bir direnişe tutundum hep. Hem ben sürekli böyle değilim. Aklımın uzun koridorlarında karamsarlık dolaşmıyor her zaman. Halime şükredip elimdeki tüm güzellikleri paylaşıyorum. Beni kırdıkları yerde benden dökülen harflerden yeni hayatlar yaratıyorum. Hem en büyük olumluluk hâlâ yaşamak değil mi anne?...
Anne sevincin en ince noktasına değe değe; onca olumsuzluğumu ve kıştan kalma yenilgilerimi kıra kıra bahar geldi. Bir gece yüzüme ay ışığı değdi ve kefenimi yırtıp sabaha tükenmeyen ve hiç incitilmeyen sevmeler taşırken buldum kendimi. Bir kadının yüreğinde unuttuğum sevme yetisini yıllar sonra ansızın geri aldım. Hiçbir şey için geç değil anladım. Bu kez ertelemeyeceğim seni. Hiç duymadığın türküler, çığlık değmemiş şiirler getireceğim sana. Beş bahardır biriken gülüşlerimle boyayacağım ağladığın esmer günleri. Bir seansta geçecek acıların. Gölgedeki güllerin büyüyecek anne. Bu kez ertelemeyeceğim seni. Altından müjdelerle koşacağım sana. Çocukların diline düşmemek ve aksayan yanlarımdan sana suç aratmamak için en sakat yerlerimden başladım kendimi onarmaya. Uzak giyinmiş bakışlarımda binlerce umutla geleceğim.
Bekle anne...
|
Ertan Akyüz
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Kim baksa uzaklasip giden. . .
Etkilendiği Yazarlar:
Herkes gibi ve çok başka
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|