Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Ada (nın) pazarı (na) gittim Hiç dolmayan filemi kapıp. Marul alacaktım, göbekli (sana benzer, kat kat yumak ) Yeşil soğan, havuç ve turp, Bir de düzgününden hıyar (çiçeği burnunda olandan!..) Hiç biri uymayınca cebime Elleyip elleyip koydum yerine...(canı cehenneme!.) Boş dönemezdim ya evime Alaca bir ineği kaçırdım pazar ortasından Onların yerine! Ben önde, inek filemde Tuttum evin yolunu Firarı oldum kendimin...(hem garip, hem acı) Hiç kimse koşmadı ardımdan...(seni gidi yalancı!..) Yaşasın!.. Sütse süt, (anam ağızlı) Peynirse peynir, Yoğurtsa yoğurt..(dilim yandı) Yağsa kesme kesme kaymaktan... Hatta Arada bir konuşuyoruz inekle Bana “mö!..”deyince.. Anlayacağın yalnız değilim artık (gelmezsen gelme!..) Lakin Canım et istediğinde Köreliyor bıçaklarım, masatlarım, satırlarım... Kalmıyor ağzımın tadı tuzu, yalanıyor dudaklarım (seninkiler nerede?) Aklıma dudakların geldiğinde Bir ağlamak çöküyor ki üstüme Yuvarlanıp köfte oluyor göz yaşlarım.. Doluyor mendilime...(ne oldu sana yolladığım?!) İnek bana bakıyor şaşkın! Ben ineğe şiş gözlerle..(sen misin sadece tanık bu halime!) Biz deliyiz ya En akıllımız köfteler olmalı Gülüyorlar halimize!..(ağızları kan kırmızı, biber tadı...) Üstelik gidip Ekmek arasına yatıyorlar Üşütmeyeyim diye..(doktoru sen olmayacaksın gülüm!..işgillenme!..) Birazdan dişleneceklerinden habersiz Keyf çatıyorlar Çiçek satan Bizim Cevriye’nin elinde....(hani türküsü yakılan vardı ya, filmlerde) Bir misal daha size Onların nemenem salak oluşlarına dair (istersen dinleme!) Gün boyu Lokanta vitrinlerinde yatarlar Sere serpe!..(mübarek Orhan Veli’nin cımbızcısı!..) Ne mayoları vardır Ne puşuları..(kırılmış aynaları,uçkurları...) Gelen görür, giden görür avret yerlerini.. Var mıdır bundan daha ayıbı? Hele bahar geldiğinde köfteciklerin Görmelisiniz acınacak hallerini; Cızır cızır kızarırlar mangallar üstünde “kendin pişir, kendin ye!” yazan kır kahvesinin önünde: Rüzgara karşı kokular saça saça (canım çeker de, susmak yeğlimce) Dağlara karşı yağ ata ata (tatlı mı olur cücenin eti, ben gibi sence?!...) Ağaçlar yemyeşilken, onlar kapkara....(gel de ağlama!!..) En iyisi Unutup Adapazarı’nı, köfteyi, ineği Sevgiliyi yiyip Aşkla doymak bence!...(ne iyi!..) Hey! Ne zaman değişti zakkumlarının rengi? Resim Nuri CAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |