..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşkın aldı benden beni. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > M. Ali Okan Doğan




2 Nisan 2003
Celse  
M. Ali Okan Doğan
Kişinin kendini yargıladığı vicdani mahkemenin ilk celsesi


:BIDE:
...Soruldu: "Söyleyin beyefendi, [bakın beyefendi diyerek sizi ciddiye aldığımızı-alacağımızı vurguluyoruz; anlarsanız..] nedir derdiniz? neden diplerde yıllardır uyuduğumuz yerimizden apar topar kaldırarak bizi gerdiniz??" Haklısınız, vicdanımda kurduğum sanal mahkemenin hakimi bey, rahatsızlık verdim, ama inanın ki istesem, uğraşsam bile diğerlerinin bana verdiği kadar rahatsızlığı size veremezdim [bakın, beni utandıracak kadar açık bahsetmeden derdimi de anlatmış oldum; anlarsanız...]. "İyi, hoş, yalnız şunu bilin ki, sizin sadece bende var zannettiğiniz bu dert, -yüce mahkeme üyelerinin engin tecrübelerine dayanarak bildikleri gibi- az çok her insanda bulunur." E iyi o zaman hakim bey, bağışlayın sorunun çözümünü; aklımda yüce biri olarak düşünmüştüm sizi, biliyor olmasınız her şerait altında mutluluğun formülünü. "Lütfen yüce mahkemeye baskı yapmaktan vazgeçiniz küçük adam! 'Aklınızda yarattığınız' sıfatından çook yücelerine haiziz biz, siz olmasaydınız da elbet bulurduk beynini kemirecek bir günahsız [günahsız da ucuz bir kafiye oyunudur, hükmü verdiğimizi sanmayınız...]." Ama öyleyim hakim bey, bu yaşımda herşeyden bezdirdiler beni. Yıldırıldım, ezildim, art.. "Kusura bakmayın, sözünüzü kesiyoruz fakat mümkünse salonumuzda ucuz dram istemiyoruz" ... Artık onların gözünde bir rezildim. "Peki, vardır duymuşluğumuz bundan sonra söyleyip söyleyebileceğiniz bütün cümleleri, becerebiliyorsanız biraz tarif edin şu sizi mahveden failleri." Ne bileyim, hakim bey, heyecanlandım şimdi böyle birden sorunca.. Aklıma da gelmez ki, kimbilir kaç bin tanesi neler neler yaptı yıllar boyunca.. [ah dostum, girdiğiniz bu ucuz kafiye oyunları esastan ne kadar da uzaklaştırdı sizi..] Neyse hakim bey, onlar, failler sayıda en az Abdi İpekçi Parkı güvercinleri kadardı.. "Tahammül sınırlarımızı zorluyorsunuz küçük adam! Susun anlatamıyorsanız derdinizi madem!!" [aslında sizin de girdiğiniz oyunların farkındayım, ama ezikliğimden ötürü size karşı bile alt kısmında olduğum bir hiyerarşi yaratmışım, şimdilik susacağım.]. Çoktular hakim bey, erkeğinden dişisine, yaşlısından gencine, uslusundan delisine, işlisinden işsizine, cahilinden okumuşuna, erdemlisinden hamına, [bunların tezat yarattığını içim rahat bir halde söyleyemem..], eve gidince kendisini müteahhit bilen kızlarının yüzüne üzüntülü mü, alçak mı belli olmayan bir gülüşle bakan tefecisinden gece yatmadan önce lavaboya çıkardığı sümüğün kızıllığından kiremit ustası olduğunu hatırlayan işçisine kadar binlerce insan, her biri... Sürekli... Neden bilmiyorum... "Zavallı dostum, ne yazık ki sizi bu noktada susturmalıyız, gidişatınızdan belli gemi azıya aldığınız. Şimdi insanlardan nefret etme huyunuzun olduğunu anladık, teşekkür ederiz, fazla da uzatmadan talebinizi öğrenmek de isteriz." Kafamda en belirgin nokta bu hakim bey, bu insanlar bana bir hayat borçlular, yenilenmesini istiyorum baştan sona hepsini.. Ve istiyorum benden bu güne kadar çaldıklarının önümüzdeki yüzyıl içinde bir ara iadesini!! "Peki, hukuk bilmediğiniz açık: bu kadar çok şey istiyorsanız vermeniz gerek birazcık.." Daha ne vereyim, dahası ne verebilirim hakim bey? Herşeyimi zaten önceden aldılar; ne koparabildilerse çaldılar; bana bu yaşımda devrik cümleler kurdurdular; olmuş bitmiş olayları üç nokta ile bitirmeme sebep oldular. Hatta onlara benzemekten korkmasam derdim ki... "Bilmem bu kaçıncı 'kusura bakma' deyişimiz size konuşurken sözünüzü bölüp, ama inanın çok sıkıyorsunuz az biraz da olsa konuşma fırsatı bulduğunuzda [ne o, bizim bol -üp le biten bir dil konuştuğumuzu mu zannettiniz?].. Neyse, davacı dinlendi [ama fikirlerine pek itibar edilmedi], davalılar da sıraya konuldu. Verilecek bir hükmün milyonları etkilemesinin imkansızlığı anlaşıldı. Kişiye kısa çöp bırakıldı. Ertelendi. Bir sonraki celseye gerilim yaratması açısından daktilo getirilmesine karar verildi. Bunun dışındaki verilmesi gereken diğer bütün kararlar akla ziyan bir şekilde sürüncemede bırakıldı. Kişi uyandırıldı; aklına 'Rüyaymış!' cümlesi salındı...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Merhaba:)
Gönderen: aslı cabi / Ankara/Türkiye
7 Şubat 2005
Yazınızı beğendim...Ve beğenmenin ötesinde sanki tanıdık bir metin okuyorum izlenimini verdi bana...Okudukça fark ettim ki, İz Edebiyat'ta da bulunan Tecavüz Hikayeleri adlı öyküme benzer bir yazı.Benzer şekilde kurgulamışız yazılarımızı.Ve bu da aslında insanların sürekli aynı konuları,aynı sorunları nasıl da benzer şekilde anlattıklarını hatırlattı bana...Aslında yaşananlar,hissedilenler hep aynı...Neyse, kaleminize sağlık.Yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmemeniz dileğiyle...

:: Sebepler ve ötesi...
Gönderen: Anıl Gökpek / izmir
3 Eylül 2004
Sanırım 'Celse'yi ilk okuduğumda onu samimi ve başarılı bulmamın ardında M.Ali Okan Doğan ile aynı yazarlardan hoşlanmamızın da ötesinde sebepler vardı. Bu sebepler belki onun kendisine özgü mizahı ya da görece yeni (ya da az kullanılmış şeyler denemesiydi) belki de değildi. Aslında sebep aramaya, bir şeyleri isimlendirmeye çok da gerek yok. Öykünüzü çok beğendim, devamının gelmesini umuyorum. Tebrikler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Anayurt Oteli [İnceleme]


M. Ali Okan Doğan kimdir?

Pek kayda değer bir şey yok.

Etkilendiği Yazarlar:
Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Vüs'at O. Bener


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M. Ali Okan Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.