Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Bu ayet, müşriklerin, Allah’ın kudretini ve bilgisiyle olan ilişkilerini anlamadıklarını ve bunun sonucunda Allah’a eş tutmayı doğru kabul ettiklerini gösterir. Ayrıca, müşriklerin dini inançları toplumsal bir yapı oluşturmuş ve bu yapı, dinin özünü bozan bir zihniyetle toplumda yerleşmiştir. Kur’an, müşriklerin yaptıkları ibadetleri de detaylı bir şekilde ele alır. Bu topluluklar, Allah’a ve Kâbe’ye tapmak gibi dini ritüelleri yerine getirseler de, ibadetlerini yalnızca Allah’a halis bir şekilde yapmazlar. Bunun yerine, putlara da ortak bir şekilde tapar, Allah’a şirk koşarlar. Bu nedenle, bu ibadetlerin Allah katında bir geçerliliği yoktur. Allah, Tevbe Suresi’nde şöyle buyurur: "Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar." (Tevbe Suresi, 28) Bu ayet, müşriklerin dini ritüellerinin, Allah’a halis bir şekilde yönelmedikleri sürece, geçersiz olduğunu ve onlara Mescid-i Haram’a yaklaşma izninin dahi verilmediğini belirtir. Müşriklerin, dini pratiklerinde Allah’ın emirlerini yerine getirmemeleri, toplumsal düzeni ve bireysel ahlakı da olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Müşrikler, dini ibadetlerde yalnızca Allah’a yönelmek yerine, başka varlıklara da yönelerek dini inançlarını sapkın bir hale getirmiştir. Bu tür yanlış inançlar, toplumu dinsizliğe, ahlaki çöküntüye ve sosyal adaletsizliğe sürükler. Kur’an’daki müşrik tanımlamaları, bu toplulukların kendilerini doğru yolda görmelerine rağmen, gerçekte sapkın bir inanç sistemini benimsemiş olduklarını ortaya koyar. Müşrikler, Allah’a ortak koşan bir zihniyetle hareket ederken, din adına uydurdukları hükümleri kabul ederler ve bunları mutlak doğru olarak savunurlar. Kur’an, bu kişilerin tutumlarını şöyle açıklar: "İçlerinden kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar. Kâfirler dedi ki: 'Bu, yalan söyleyen bir büyücüdür.'" (Sad Suresi, 4-8) Bu ayet, müşriklerin, gerçek dini kabul etmeyip, kendi uydurdukları inançları doğru kabul ettiklerini gösterir. Müşrikler, doğru yolu bulmuş gibi görünseler de, aslında batıl inançlara sapmışlardır. Bunun bir örneği de, ahiret günü, şirk koşanların, müşrikliklerini kabul etmek istememeleridir. En’am Suresi’nde, şirk koşanların o gün geldiğinde: "Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?" diye sorulacağı ve onların, "Biz müşriklerden değildik" diyecekleri belirtilir. Bu durum, onların kendi sapkınlıklarını kabullenmemek için direndiklerini gösterir. Şirkin temel sebebi, Allah’ı doğru tanımamak ve O'nu hakkıyla takdir edememektir. Kur’an’a göre, Allah’ı doğru anlamanın ve O’na yönelmenin en güzel yolu, Kur’an’ı rehber edinmektir. Kur’an, her şeyin açıklayıcısıdır ve insanları doğru yola iletmek için inmiştir. Nahl Suresi’nde şöyle denir: "Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89) Kur’an’ı rehber edinmeyenler, batıl inançlara sapar ve Allah’a eş koşarlar. Bu kişiler, kendi uydurdukları hurafelere, batıl hikayelere dayanarak, Allah’a karşı yanlış bir tutum sergilerler. Şirkin temeli, Allah’ın kudretini takdir edememek ve O’nu doğru tanımamaktır. Kur’an ise, Allah’ın gerçek kimliğini ve kudretini insanlara tanıtarak, doğru yolu gösterir. Kur’an, şirk ve müşriklik kavramını hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ele alır. Müşrikler, Allah’a inandıkları halde, O’na ortak koşar ve sahte inanç sistemlerini savunurlar. Bu inançlar, ne bireysel ne de toplumsal anlamda geçerli değildir. Kur’an, insanlara doğru yolu gösterirken, Allah’a halis bir şekilde ibadet etmeleri gerektiğini vurgular. Şirkin temel sebebi, Allah’ı doğru tanımamak ve Kuran’ı rehber edinmemek olduğu için, insanlara doğru yolu gösteren tek kaynak, Kur’an’dır. Müşriklerin tutumları, tarih boyunca birçok toplumda dini bozmaya yönelik sapkın inançların yayılmasına neden olmuştur ve bu tutumların günümüzde de devam ettiğini görmek mümkündür. Bu bağlamda, Kur’an’a yönelmek, doğru dini anlamanın ve Allah’a gerçek anlamda ibadet etmenin tek yoludur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rıdvan Kaya , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |