Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Bazı bilgilerinde doğrusunu söylemek gerekirse eğitim hayatından sonra insanların ihtiyaç duyduğu niteliklerden çıkması gayet tabi normal. Ben ön lisan mezunu turizm ile alakalı bir bölümden mezun 24 yaşında bir gencim nice yazmış olduğum başlamış ve sonunu bitirememiş olduğum eser diyebileceğim nitelikte yazılarımın yarıda kalmasından hüzündar ve muzdaribim bu benim sizinle bir mektuplaşma niteliği taşıyan yazım olsun. Ama bir yerde mesela erkekler için eğitim hayatından sonra askerden geldikten sonra hemen bir işe atılman lazım bu sürede bana lisede öğretilmiş olan polinomun trigonometrininn bana çokta yardımı yok galiba. Belki bilmediğimden matematik yapamadığımdan evet ama sadece bende değilim. Ama gerçekten kader var ama Allah kulunun kaderini gayretine göre yazar. Bazı şeylerde seçim yapma hakkımız yoktur anne ve baba. Fakat arkadaşlar öyle değil. Kardeşlerde seçim yapma hakkımız da yok. Okulu kazanmadan önce iki seçeneğimiz vardır bir okula gitmek iki okula gitmemek sonra bu okulu kazanabilmek. Kazanmak eyleme daha öncesinde bir yıpranmanın ardından gelen terlemenin ardından gelen meyvedir. Bize kimse güzel bir hayat vaad etmedi belki ama sabrın sonunun selamet olduğuna inandığımızdan bu böyle. Tabi inanç meselesi ayrı bir konu ama ben buna değinmek istemiyorum günde 5 kere ezan okunan bir ülkemizin topraklarında selamlaşan insanlarız hepimiz. Bir okulu kazanabildikten sonra lise ve üniversiteden bahsediyorum ama hocaları seçemiyoruz ama hoca bir soru soracaksa eğer o kadar öğrenci kalabalığının içerisinden bizi bulabiliyor. Çünkü o hoca yahut öğretmen ya da başka akademik terimli şahsiyet ve kişilikler de bizim bulunduğumuz ve yapmak zorunda olduğumuz etmen ve etkenlerden geçtiler. Bazı şeyler her insan için aynı olabilir. Aldığımız nefesi geri veriyor istemesekte çünkü buna mecburuz dimi. Fıtraten bu böyle. Deseler bana sürekli kalıcı bir mesleğin olucak ve burda idame ettireceksin hayatını deseler. Güzel olmaz mı? Maaşlar kişiden kişiye göre her zaman değişir... Bir kalp doğumdan ölüme kadar kaç kere atar. Neden bazı şeylere yetişemiyoruz ben bir meslek sahibi olam konusunda bir adımda bulanacakken ya benim başıma bir felaket gelipte ölürsem. Ben insanım vücudum makine değil ki 5 dakikalı bir acıdan sonra ben hangi alemde olduğumu bilmiyorum bu doğru dimi. Ki hayat genel manada bizi bir yerden bir yerlere sürüp götürüyor bu bir kanun ama insanız.Bir iş buldum fakat bana tanınan hayat vade ömür doldu ise dimi burası meçhul vücudumuz birer makine değil belki yarın güneş bizim için doğmayabilir. İnsanların hizmetine sunulan o kadar malumat ve mahlukat var ki. Lehine ve aleyhine kullanılanlar. Üstünlük ve aşağılık bir biçimde olanlar. İnsanogluna her kılıf sığar mı? Ya da işleri bir kılıfına uydurup illegal işlere bulaştıktan sonra iki üç holdingimize kayyum atansın mı? Ya da o holdinge devlet tarafından atanan kayyum işin içinde devlet varsa dimi... Arı yaptı bal ekmek elden su arıtmadan ph.7 Laflafı açar insanlar birbirlerine dargın ayrılır ya da ölür. Kar yağarsa pekmezle kar yiyeceğim ama ya nefes almayı unutursam dimi. Belki buraya kadardı bütün hikaye dedikten sonra asıl hikaye bundan sonra başlayacağının bilincinde olaraktan yazmaya ve okumaya yazarken okumaya devam ediyorum bütün bunlara devam ederken aklımı dalgalandırayım düşünmek çok güzeldir. Fakat düşünmek bir eylem midir? Ayağımı sallamak bir eylem ve amel olmakla birlikte bana sağlı açısından bildiğim ve ya bilmediğim fayda ve zararları olabilir. İnsanı bazı durumlarda soluk soluğa bırakan tek organın kalp olabileceğini düşünüyorum bu duruma engel olamıyoruz dimi. Kendini yıllarca yormamış ezmemiş insanlar var saçına ak düşmemiş yaşi elli ben 24 yaşındayım farklı meslek grublarında çalıştım ama yukarda ne konuştum. Yaş 55 saçı doğal rengi ha detayları bilemeyiz. Belli bir yaştan sonra boy uzamıyor bazı şeylere yetemiyor insan ben bugün hamallık yaptım niçin para kazanmak için ve o esnada bir haber aldım bir iş bir meslek bur zanaat yeni bi uğraş yeni bir sanat yeni ekmek kapısı ve kalbini kazanabilecegim yahut istemeden kırabileceğim insanlar. Farklı eşya vemateryallar öğreni ve beceriler. Keloğlandaki gibi çekiç keser olmadığını öğrendim demem ama her şey dikkat ve özeni gösterilerek ve tekrarla öğrenilen ve yıllarca pekiştikten sonra istemeden refleks halina gelen eylemler. Bir insan bir kalp bir kalp bir sevgi bir sevgi bir dua. Bazı şeyler kafamı bulandırmaktan zevk alıyor gibi gelsede bu sadece benim başıma gelmiyor diye düşünüyorum herkesin sıkıntısı ve derdi kendine ama bazı durumlar dışında bu kitlesel olabiliyor. Neden ben diye sorgulamaktan vazgeçmenin en önemli ve kolay yolu seçim yapmakta özgür ve irade sahibi olamadığımız an ve etmenlerin olduğuna inanıp kendimizi bu şekilde şekillendirmeye çaba sarfetmektir. Denemek en güzel şeydir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Onur Altan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |