Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Sarhoş Baba Saddam, kızı Irak Halkı ve tecavüzcü Bush ve şürekası... Öykü uzun özetlemek gerekiyor: Bir baba... Babalık özelliklerinin tüm olumsuzluklarını bünyesinde barındıran ve kafa kağıdında; Saddam ismi yazılı. Gerektiğinde üvey evladına tecavüz edecek kadar gözü dönmüş bir baba. Hatta en fazla hatırlanan tecavüzü üvey kızı Halep’e karşı gerçekleştirmiş. Tüm üvey ve üvey olmayan kızlarının tümünün adı: Irak... Kişilik yapısı büyüğe saygılı, küçükleri seven ve koruyan. Kader buymuş diyerek emirlere boyun eğen, yokluğa ve varlığa karşı aynı mesafede duran. Namus ve şeref haricinde her şeyi kabullenen ve sineye çeken kimlikte güzel ve taze bir kız... Tecavüzcü jön var öykümüzde birden çok fazla. Güç ve kudret sahibi. Tanımı; Bush ve şürekası. Freud’un davranış ve psikoloji temelinde cinselliği irdelediği iddialarına tamı tamına uygun şahsiyetler. Özellikle Hollwood kaynaklı filmlerde büyük yer alan gerilim ve korku filmlerindeki temaya uygunluk arz ediyor. Küçüklüğünde maruz kaldığı bir takım eylemler veya cinsel tatminsizlik nedeniyle masum insanları keserek, biçerek ve öldürerek tatmin olmaya çalışan bir kişilik yapısı... Bu filmler izleyicileri için etkileyici... Neden bu kadar etkileyici olduğunu yakın zamanda çözdüm. Meğer, bu kişilikte olan kişilerin varlığı özellikle üst düzey yöneticilerde anımsanmayacak kadar çokmuş... Senarist bunları takip ederek, izleyerek, özümseyerek o ruhu vererek etkileyici olabiliyormuş. Elmayı en iyi tarif edecek kişi en azından elmayı gören, dokunan ve yiyen insandır. (Bu kategori içine kesinlikle masum olan kendi halinde bulunan A.B.D. halkını ve A.B.D.derin yönetiminde görev almayan kişilerde dahil girdirmiyorum) George W.Bush ve şürekası’nın (şürekanın anlamı; ortakları anlamına gelir. Geniş anlamıyla yardımcı olanları da dahil ederek kullanıyorum) Cinsel tatminsizlik dürtüsüyle intihar meyilli insanlar. Öncelikle tatmin olmak istiyorlar. Tatmin olamazlarsa intihar yolunu seçecekler. Çünkü hayat onlara zehir olacak. Bilinçaltı baskılar çok yoğun... A.B.D de bulunanlar, Avrupa’da bulunanlar onların ilgisini çekmiyor. Bir güzel kız görmüşler. Adı; Irak. Onların cinsel duygularını tahrik ediyor. O kızı babasından istiyorlar. Baba kötüde olsa şeref ve namus alt yapısını taşıyor. Toplumsal değerlere bu kez boyun eğmek zorunda... Çünkü; kızını verirse, alanlar öncelikle kendisiyle gerdek gecesi yaşanacak... Onlar için cinsiyet önemli değil. Gerekirse ve cinsel dürtüleri onaylarsa kendi hemcinsleriyle de aynı yatağı paylaşabilirler. Kız namuslu... Onların isteğine uymak istemiyor. Sevmese de babasına sığınıyor. Babasına; ‘bir kez de olsa babalığını göster beni onlara teslim etme. her şeyimi kaybetsem de Namusumu kaybetmek istemiyorum, diye haykırıyor. Bu kızın bir zamanlar, Tecavüzcü George W.Bush’un babasının ve resmi ortakları ile şürekasının kendisine tecavüze yeltenecekleri konusunda aldığı duyumlar nedeniyle piyasada kolay bulunan ve ilk örneğini bu amaçlarını bilmediği zamanlarda tecavüzcüden aldığı bayıltıcı ve öldürücü spreyi koruma amaçlı saklamaya başlamıştı. Spreyin miadı dolmuştu. Kullanılamaz kılınmıştı. Ama olsun formülünü biliyordu. Yeniden yapabilirdi. Tecavüzcü ve şürekasının cinsel dürtülerinin tazyiki beyinlerini çatlatacak kadar yoğun duruma gelmişti. Güzel kızı istiyorlardı. Ona tecavüz etmek, zevklenmek en büyük amaçlarıydı. Sadece tecavüz etmek istedikleri Irak isimli kız değildi. Kızın komşu kızları vardı. Onlarda tahrik ediciydi. Ama bir türlü iyilikle cinsel birleşmeyi kabul etmiyorlardı. Önce o... sonra diğerleri... Artık neye mal olursa olsun tecavüz etme amacına koşullanmışlardı. Ama bir sorun vardı. Irak kızını yakaladıklarında tecavüz etme eylemine başladıklarında tepki gösterirse... Tepkisinin elle kolla olması önemli değildi. Hatta ateşli silahla olması da önemli değildi. Çünkü onlara karşı korunabileceği zırhı vardı tecavüzcünün... Korkuları gaz spreyi idi. Ya organını çıkarıp, onun vajinasına girdireceği anda o spreyi kullanırsa... Bu olasılık korkutuyordu kendilerini... Kendisinin büyüttüğü üvey evladına pek güvenmese de o elindeydi. Dediğini yapmak zorundaydı. Kendisinin etkin olduğu çok uluslu dünya devletine emretti. Tecavüz edeceğim kızın elinde zehirli sprey var. Üvey evlat yaramızdı. Sanane, diye yanıtladı. O sprey o kızın elinde olduğu sürece ben gıcık olurum. Günah benden gider toplu tecavüze giderim, diye yanıtladı tecavüzcü. Üvey evlat, gitti araştırdı. "Sprey bir ara vardı. Şimdi yok merak etme," dedi. Tecavüzcü, mutlaka vardır, dedi. İçinden keyiflenerek; "Demek spreylerinin tümünü yok etmiş... İyi iyi tecavüz ederken bana sıkabileceği sprey bulamayacak, " diye keyifleniyordu. Sesli düşündü, "ben spreyin hala onda olduğuna eminim," dedi. "Neye mal olursa olsun tecavüz edeceğim." Üvey evlat da sonuçta bir evlattı. Fazla karşı koyamıyordu. George, ancak halk arasında dolaşan pornografik fıkralarda örneği bulunabilecek bir durumu gerçekleştirdi. W.Bush ve şürekası erkeklik organlarını Irak kızına doğru uzattılar. Bazılarının okyanus ötesinden, bazı ortaklarının ise komşulardan uzanan büyük erkeklik organına hayretle ve esefle bakanlarda vardı. Organlar büyüktü ve uzundu. Irak kızına tecavüz bir çok organlarla aynı anda gerçekleşecekti. Tecavüz sonucu ölüm muhakkaktı. Bu büyük organların tecavüz sahnesini beyinlerinde canlandıran küçük organlılar toplu tecavüze katılarak karınca kararınca kendileri de ufaktan bedene dokunarak zevk alma amacı taşıyorlardı. Ayrıca özellikle okyanus ötesinden gelen büyük organın tecavüz gerçekleşinceye kadar organının üzerinde bulunan tüylerine dahi zarar gelmemesi için oturmaları gerekiyordu.. Bir binek atına biner gibi... Yoksa büyük organ sahibi kızardı. Organıyla kendilerine de tecavüze yeltenebilirdi. Tatmin olmaya giden tecavüzcülere karşı koyan güzel kız Irak, elinde olsa veya saklamış olsa ve çıkarabilse tecavüze uğramamak, namusunun payi mal edilmesini engellemek için bayıltan ve öldüren spreyi kullanma hakkına sahip midir? Bu hakkını kullanabilmesi meşru mudur? Öykünün gidişi bilmeceye dönüştü. Bilmecenin yanıtını bilmiyorum. Aklı selim insanlar sanırım bulabilir. Ama bir hukukçu olarak tecavüze ve saldırıya uğrama halinde, hedefin ne tür hakları olduğuna dair düzenlenmiş yasaları ve ilkeleri biliyorum. Ben politikacı değilim. Ama meşru müdafaa koşullarını biliyorum. Aklımda kaldığı kadarıyla, yakın tehlike olacak. Cana, mala, namusa vb. ögelere yönelik bir saldırı olacak ve bu saldırıyı asgari anlamda def etmek için gerekli ve yeterli savunma aracı kullanılacak. Bu durumda saldırıya uğrayan, saldırganı ancak öldürmeyle etkisiz hale getirebiliyorsa öldürmesi de suç değildir. Meşru müdafaa saldırgan için uygulanamaz. Çünkü saldırgan bu ortamı yaratmıştır. Bu yürürlükte olan ve çağdaş hukuk ilkelerinde de yerini alan koşullar ve düzenlemelerdir. Ayrıca tüm semavi dinlerde ve oluşmuş, yerleşmiş ahlak ilkelerinde de yerini bulan bir durumdur. Hem hukuki düzenlemelerle bağlı, hem dini hemde ahlaki ilkelere gönülden bağlı kişi, grup ve oluşumlara bir anımsatıcı öykü ve bilmece olması dileğiyle sunma gereği duydum. Hatta, biraz daha ileri adım atarak alkollü içkiyle ilgili bir dini kuralı da anımsatmadan geçemeyeceğim. Cümleyi tam yazamamakla birlikte alkollü içkiyi satan, aracı olan, üreten vb. herkes günaha ortaktır... dini temelli bir sözü de anımsatayım. Ben bu yazıları yazarken arada rakı içiyorum. Bunun dini anlamda günah olduğunu biliyorum. Bu benim günah haneme yazılıyor... Peki; yukarıdaki öyküde okyanus ötesinden Irak kızına tecavüz etmek için uzanan cinsel organın ülkeden geçişini engellemek için elinden geleni yapmayıp, bende bu tecavüzü onlarla birlikte gerçekleştirip orgazm olayım diyenler veya onlara sessiz kalanlar, onların önünü açanlar, organın üzerine binenler, toplu tecavüz gerçekleştiğinde ölüm feryatları ta arşa kadar yükselerek yüreği olanların yüreğini ve vicdanını sızlatacak haykırışlarda bulunacak olan Irak güzeline karşı; kulaklarını tıkayarak ve George W. Bush ve şürekasının orgazm sonrası, kanlanan organlarının ucunu silmek için elinde peçeteyle bekleyenler... Sizlere seslenmek istiyorum. Irak kızı, "tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak," ilkesini kabul etmiyor. Alkolün günahı; bireysel iken ve taşkınlık yapılmadığı kadarıyla günahken. Tecavüz edenin yanında yer alarak, tecavüzün gerçekleşmesine yer alan bazı dindarlar, muhafazakarlar bu eyleminiz günah değil mi?. Hem de bir çok yönden günah değil mi?... Zina; büyük günahlardandır. Bu zina değildir. Daha büyüğü olan tecavüzdür. Bu tecavüze yardımcı olan dindarlar (yardımcı olmayan dindarlar hariç) Ellerinizdeki peçeteleri atın. Binmiş olduğunuz organdan inin... Aksi halde bu günah pisliğini binlerce ton zemzem suyuyla dahi temizleyemeyeceksiniz. Sizler, beni ve benim gibileri tecavüze karşıyım, demekle ikna edemezsiniz. Çünkü çok bu lafı çok tekrarlarsanız ölülerin kulağına gidebilir. Ziya paşa canlanabilir ve sizlere der ki; "Ayinesi iştir, kişinin lafa bakılmaz..." Ölü bir şahsiyeti dahi ikna edemezsiniz. Halk her şeyin farkında uyumuyor gözleri açık sizleri seyrediyor. Puan veriyor... Zaman daralıyor... Hiç bir şey için geç değil... Uyanın sizler ve başkaları inandığınız değerler adına... Av.Bahattin YILDIZ-Adana starbah@hotmail.com http://www.dansozkivirmalari.cjb.net
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bahattin YILDIZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |