..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > Hacer AKTAŞ




8 Şubat 2019
Yılkı  
Parmaklarım dünyayı keşfediyordu avuçlarının içinde. Terk edilmiş bir evin duvarına şöyle yazılmıştı: "Şayet bir gün sarılırsak eğer; sarılmak değil devrim olur bunun adı." Sarıldık. Devrim oldu.

Hacer AKTAŞ


Kurak ve bereketsiz bir araziye, yüzlerce yıl susuz kalmış bir çöle yağmurlar yağdı. Toprak, suya doydu. Tam o anda bir ormanda birden boy attı adını bilmediğim bitkiler, filizlenip üstündeki taşı toprağı attı bir tohum. Günışığına kavuştu. Bir karaağacın dalları uzadı göğe. Gölge oldu, karıncalara ve yoldan geçenlere. Galaksideki toz bulutu dağıldı. Yörüngesini şaşıran bir gezegen yerini buldu. Bir yıldız daha doğdu uzayın karanlık boşluğunda. O ana dek sağa sola yayılarak, dağılarak ilerleyen; bir türlü bir yere ait olamayan, doğru düzgün akamayan bütün akarsular yatağına kavuştu. Samanlardan örülmüş bir yuvada ürkek bakışlarla etrafını süzen yavrunun üstüne bir anne ya da baba kuş kanatlarını gerdi o an. Avuçlarının atlasında senin dünyayı keşfediyordum. Bir kadın ve bir erkeğin gözleri buluşuyordu tutkulu bir dansın finalinde Latin Amerika'da. Bir anne yeni doğan bebeğini ilk kez kucağına alıyordu o an. Adını bilmediğim dillerde sevgi sözcükleri fısıldıyordu insanlar birbirlerine. Avuçlarında senin, yeni bir evren yaratmıştı tanrı tam o anda. Ben ilk kez rüzgârın uğultusunu duyuyordum parmak uçlarımda ve bir yağmur kuşu kanatlarını çırpıyordu orada. Adını hiç bilmediğim iklimlerle tanışıyordum ellerinin çizgilerinde.ir fil büyük bir sancıyla yavrusunu doğuruyordu Afrika' da. Bir su kaplumbağası kabuğunu kırıyordu okyanusun kıyısında. Avuçlarının içinde an be an yaratılan evrenleri keşfediyordum. Bir güvercin sürüsü kanatlanıyordu saat kulesine doğru. Kordon' da ilk kez buluşuyordu iki liseli. Bir kadın bir adamı ilk kez öpüyordu ve bir çift sonsuza dek evet diyordu. Avuçlarında senin sayısız evren vardı. Birinde bir ışık dalgası bir ses dalgası ile sevişiyordu. Bir şarkının notaları bir evrenden diğerine köprü kurmuştu sonra. Bir şaman oturuyordu milyarlarca yıl evvel ay ışığında bir kayın ağacının gölgesinde . Tam da az evvel filin yavrusunu doğurduğu yerde; davuluna vuruyordu şaman. Nasıl akacağını unutmuş bir akarsu kayın ağacının gölgesinde ilerliyordu sessizce. Şaman davuluna vurmaya devam ediyordu. Kayın ağacının dalları arasından binlerce yıl evvel esendi şimdi senin avuçlarında ve benim parmak uçlarımda uğuldayan rüzgâr.


:ABDF:

Avuçlarında senin keşfettiğim sayısız evrenden birinde bunlar oluyordu.
Bir diğerinde bir ressam aylardır bitiremediği tablosuna son fırça darbesini atıyordu o an ve bir şair, şiirindeki dizeyi tamamlıyordu. Bir kadın ve bir adam birleşiyordu bir başka evrende. Bak nasıl da bir oluyorlardı sessizce ! Bir salyangoz uykusundan uyanıyordu, bir köstebek toprağın altından başını uzatıyordu dışarı. Bir bebek anne demeyi öğreniyordu. Bir çocuk ilk kez kar görüyordu. Bir orkestra mükemmel bir uyumla Bach çalıyordu. Bir Budist rahibin bedeni Tibet'te, ruhu ise şamanın yanında kayın ağacının gölgesinde dinleniyordu. Senin çocukluğundu ağlayan bir diğerinde; annenin ninnileri, ezgileri duyuluyordu yaşam çizginde. Babanın yarattığı hayal kırıklıklarına rağmen serçe parmağında yeni bir evren yaratıyordu Tanrı tam şu anda.
Bir şifacı defne yapraklarını bırakıyordu küpteki yağmur suyuna. Bir kadın bir otobüs durağında göğe bakıyordu. Kayın ağacının dallarından esen rüzgar, senin yaşam çizginden kadının yüzüne doğru esiyordu. Anlam veremediği bir ferahlık duyuyordu kadın.
Bir başka evrende akşamdan banyo suyuna koymak için bir dere kıyısından silkinti otu topluyordu genç bir kadın Hıdırellez sabahı ve bir şair, şiir yazıyordu bunun için "buraya bir silkinti otu koyuyorum/ kırk dert bir arada canına yandığım kırkına birden deva olsun." (Birhan Keskin) Bir adam bir kadına bu şiiri okuyordu senin orta parmağındaki evrende. Usulca sokuluyordu ayaklarına kadının, adı masal olan bir kedi.
Avuçlarında senin sayısız evren vardı ve ben kayboluyordum.
Omuzlarınla boynunun arasındaki genişlikte bahar mevsimi vardı; yılkı atları koşuyordu o açıklıkta. Bir kadının dudakları yetişemiyordu yılkı atlarına.
Avuçlarında senin sayısız evren vardı. En çok serçe parmağındaki anne dokunuşunda kaldım. Kayboldum. Kelimelerinden başka hiçbir şeyi olmayan bir kadın bunları yazıyordu sayısız evrenden birinde. Serçe parmağında senin, yeni bir evren yaratıyordu Tanrı. O evrenlerden birinde sev beni. Tanrı yeniden yaratsın ikimizi.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: güzel
Gönderen: Gülcan Aksoy / , Türkiye
19 Şubat 2019
Beğendim. Şiir tadında. Yüreğine sağlık.

:: Sayın İz edebiyat yazarları;
Gönderen: Hacer AKTAŞ / , Türkiye
8 Şubat 2019
Yorumlarınızla yolumu aydınlatırsanız çok sevinirim. Okursanız yorum yapmaktan çekinmeyin lütfen. Sevgiler...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve arkadaşlık kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bahçe Duvarı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ağrısız Zamanlar
Eski Yeni Yıl
Nokta
İğde Sokağı


Hacer AKTAŞ kimdir?

Kendimi tanıtmaktan pek hoşlanmıyorum. Dilin sınırlarına takılıp kalmak beni mutsuz ediyor. Zaman zaman çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarım oldu. Yazmayı ve elbette öncelikle okumayı çok seviyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, İrvın Yalom, Güray Süngü, Füruğ Ferruhzad, Didem Madak, Sadık Hidayet, Oğuz Atay, Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hacer AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.