Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Askere giden Temel’i, komutan imtihan eder: -“Söyle bakalım, düşman önden gelirse ne yaparsın?” -“Tüfeğimi kaldırır, onu vururum komutanım!” -“Peki, sağdan gelirse ne yaparsın?” -“Yere yatar, siper alır, onu da vururum!” -“Soldan gelirse?” -“Yerde yuvarlanıp nişan alır, ateş ederim.” -“Arkadan gelirse?” -“Hızla döner, ‘Allah Allah’ diyerek onu süngülerim.” -“Peki ya havadan gelirse ne yaparsın?” İyice bunalan Temel: -“Yav komutanım” der “Senin benden başka askerin yok mu?” *** SEN NE İŞ YAPARSIN? Diktatörün biri, uyguladığı politikaların etkilerini araştırmak üzere kıyafet değiştirerek bir meyhaneye gider. Adamın biri, çok zengin bir sofrada demlenmektedir, yanına gider: -Böyle içebilmek için iyi kazanıyor olmalısın. Günde ne kadar kazanıyorsun? Der. -2000 lira. -Peki büyük liderimiz, vergileri biraz daha arttırıp, çalışma koşullarını ağırlaştırırsa ne kadar kazanırsın? -4000 lira. -Peki kemerleri biraz daha sıkarsak? -Ooo... En az 5000 lira. Diktatör sinirlenmeye başlar : -Peki ya insanları ölümüne çalıştırırsak? -O zaman 10,000 liradan aşağı kazanmam! -Öf be adam, ne iş yapıyorsun sen yahu? -Tabutçuyum! *** BİZDE KİBİR YOKTUR Nasreddin Hoca ya yapılan şakalar tükenip bitmezdi. Akşehir liler bir gün Hoca ya takılır ve sorarlar. - Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi oldugun söylenir. Aslı var mıdır? Hocanın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar : - Herhalde öyle olmalı. Bunu duyan bir kisi hemen söylenmeye baslar : - Böyle kisiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hocam madem kabullendin, göster bir mucize görelim. Hoca : - Pekala size şimdi bir numara yapalım, der. Karsisinda duran ulu çınara : - Ey ulu çınar çabuk yanima gel, der Tabii ne gelen agaç var ne de giden... Hoca yürümeye baslar ve agacin yanına varır. Aksehir liler ne oldu hocam agacı getiremedin kendin yanina gittin diyerek gülünce Hoca : - Bizde kibir yoktur. Dag yürümezse Abdal yürür, der.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |