"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
İşte Memet Fuat’a doktoru bu tembihlerde bulunmuştu, kabullendi, kabullenmekten başka çaresi de yoktu zaten. Peki ne yaptı Fuat, pes mi etti, uyuyarak, yatarak ve üzülerek mi geçirmeye karar verdi ömrünün belki de son demlerini. Hayır! Gerçek bir edebiyat aşığının yapacağını, yapması gerekeni yaptı. Tüm yazılarını gözden geçirdi, düzeltmeler ve eklemeler yaptı, yeni yazılar kaleme aldı, art arda birçok kitap çıkardı hastalık süresince: Yaşamı boyunca edebiyata hevesli gençlerin ürünlerini yayınlayarak geçen koca bir ömürden sonra… Evet, edebiyatımızda eleştirinin en önemli isimlerinden birinden, Nazım’ın Piraye’sinin biricik oğlu Memet Fuat’ından bahsedeceğim bugün sizlere. Yayınlanan tüm kitapları okumaya insan ömrü yetmez, o halde kaliteli eserleri seçecek, onlara yoğunlaşacak ve kendi fikir dünyasını yaratacak okuyucu, bu noktada eleştirmenler ön plana çıkmaktadır. İyi bir eseri keşfetmek, okuyucuya bunları haber vermek, yazarların artı ve eksi yönlerine hakkaniyetli bir şekilde değinerek onların daha iyi eserler ortaya koymalarına yön vermek, eleştirmenin biricik gayesi. Memet Fuat da şiiri merkeze alarak edebiyatın her alanına dönük nitelikli yazılarıyla bir ışık oldu kültür sevdalılarına. İngiliz filolojisini bitiren Memet Fuat, paşa bir dedenin ve Nazım Hikmet gibi kendini ispatlamış bir ismin oğlu olmanın verdiği avantajla kendini kitaplarla dolu bir büyülü dünyada buldu, kısa zamanda yazılarıyla tüm çevrelerin dikkatini çekmeyi başardı. Daha 25 yaşındayken, o dönemin kanaat önderlerinden diyebileceğimiz Nurullah Ataç’la tartışmalara girmesi ve genelde haklı çıkması yazar hakkında fikir verecektir. Geniş kültür birikimini onlarca saygın ödülle taçlandıran Memet Fuat’ın kendine kadar ayrı bir sanat dalı olarak görülmeyen, fazla önemsenmeyen eleştiri alanının belki de tek başına savaşçılığını yapması, eleştirinin hak ettiği alakaya kavuşmasına öncülük etmesi hiçbir zaman unutulmayacak hizmetlerdir. Ama onun en büyük hizmeti, yukarıda da belirttiğimiz gibi, pek çok yeni yazar ve şairi keşfederek edebiyatımıza kazandırması oldu. Çıkardığı yıllık, antoloji ve dergilerde sağ-sol ayrımı yapmadan ürünlere yer vermesi bugün dahi özlem duyduğumuz bir meziyet. Bu yönüyle sol cenahtan oldukça büyük tepkiler toplamış olsa da vazgeçmeyişi, prensiplerinden ödün vermemesi Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz ve Fethi Naci ile birlikte edebiyatımızın dört kanaat önderinden biri olarak anılmasını sağladı haklı olarak. Memet Fuat üzerine yapılmış tek çalışmanın sahibi olmak hala çok gurur duyduğum özelliğim olsa da böylesine büyük bir eleştirmen hakkında bir armağan kitabın yayınlanmamış olması da en başta kendilerini edebiyat dünyasına kazandıran kalemlerin günahı kanaatimce. Okuyucuların onun birbirinden kıymetli kitaplarını ziyadesiyle istifade ederek okuyacaklarından eminim…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © YUSUF ALPASLAN ÖZDEMİR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |