Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei |
|
||||||||||
|
Bir parkın kapısından içeri girdim. Yerleri ve ağaçların üzerini beyaz bir örtü kaplamış, kar sanki hızını burada daha da artırmış gibi. Küçük bir ağaç büyüklüğündeki manolyanın o güzelim mor ve beyaz renkli çiçekleri kaybolmuş karın altında. Karla kaplı banklardan birinin üzerindeki karları , elimle iteleyip oturabilecek kadar bir yer açtım kendime. Bir köpek geliyor yan taraftan karlara bata çıka. Beni görüp yönünü bana doğru çevirdi. Yanımda durdu. Gözlerimin içine bakıyor, salladığı kuyruğundan biraz kar dökülüyor. Benden beklentisi olduğunu anladım da bende ona verebilecek ne var ki... -“Üzgünüm, sevgili köpek. İstersen bu soğukta benimle boşuna vaktini kaybetme, git başka yerde şansını dene!” diyorum. O, bakmaya ve kuyruğunu sallamaya devam ediyor. Güzel güzel konuştum, anlamadı. Kızdım. -“Ne laf anlamaz hayvansın! Defol it oğlu it!” diye bağırdım. Bu sefer anladı söylediklerimi, başını öne eğip yanımdan ayrıldı. Arkasından bakıyorum, sol arka ayağı sakat; önceden fark edememiştim. Şimdi ona bir lokma ekmek olsun veremeyişime ve hakaret etmiş olmama daha çok üzülüyorum. Ağaç dalları yere doğru eğildi, bakalım bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kırılmasınlar? Yok canım, ta o kadar fazla değildir üzerlerine konan kar. Ağaçları düşünüyorum, ya kendim? Üstüm başım karla doldu, giysilerimin hangi renkte olduğu sorulsa bakıp da söyleyemem. Kafamın üzerindeki karların sebep olduğu ağırlığı da hissetmeye başladım. Hiç kıpırdamadan oturuyorum. İşte oturan bir kardan adam! Belki de uzaktan bakan bazılarına göre bir heykel. Ve belki de az sonra buz adama dönüşecek! Yağış şiddetini artırdı, rüzgar da çıktı. Oyun oynamayı seven bir rüzgar, biraz da dalgacı. Karları bir yerden alıyor başka bir yere götürüp yığıyor, daha sonra oradan da alıyor... Park ıssız, kimse yok. Bu karda boranda kim olur ki... Buraya bu havada gelen adamın aklından zoru var demektir. Yanılmışım. Düşüncelerim gerçekle çelişiyor. İşte, karşımda bir adam var, bana yaklaşıyor. Ayağında çizmeleri, sırtında boğazlı kalın bir kazak, belinde kuşağı ve bu kuşağın içine sokulu iki cam bardak, bir elinde ibrik diğerinde orta büyüklükte bir güğüm... -Boza var, bozaaacııı... Vereyim mi amca? Diye soruyor bana. Yaşça benden büyük olduğu halde bana “amca” dedi. Kar demek ki öylesine kamufle etti beni ki, bozacı gerçek yaşımı tahmin edemedi. Bozacı teklifini birkaç kere tekrar etti, hiç cevap vermedim. Hatta hiç kıpırdamadım. Ağzından hafif bir sesle: -Kaçık, sözünün çıktığını duydum. -Bozacııııı, diye bağıra bağıra oradan uzaklaştı. Bana kaçık diyen adama bak sen, in cin top oynayan bir yerde, burada boza satmaya kalkıyor. Kime satacaksın? Ağaçlara mı banklara mı? Asıl kaçık sen olmalısın bozacı efendi! Önce ayaklarım, sonra yüzüm ve ellerim; en sonunda da bütün vücudum uyuştu. Donuyor muyum? Olamaz, çünkü şimdi çok üşümüyorum. Gerçi donarken insan üşür mü üşümez mi onu da bilmiyorum ya... Uyku bastırdı, hem de öyle tatlı ki... Günlerdir uyuyamayan ben, bu bastıran uykudan memnun kaldım doğrusu. Gözlerimi kapatıp uyumaya karar verdim, ama kapanmıyorlar. Aksiliğe bak! Gözkapaklarım donmuş, kalmış öylece. Açık duracaklar. Böyle uyuyamam. Oturduğum yerden kalkmayı denesem! Olmuyor. Ayaklarım yere basmıyor, basıyor da zemini hissetmiyor ayaklar. Sanki havada asılı duruyormuşum hissi veriyor. Bir elimi kıpırdatmaya muvaffak oldum, devamlı o elimi kıprdatmayı sürdürüyorum, hangi elim olduğunu ise bilmiyorum. Biraz sonra bu eli hareket ettirdim, sağdakiymiş. Sağ elim hareket etmeyi iyice becerince bununla sol elimi ovaladım. O da canlandı. İki elimle ayaklarıma bir müddet aynı işlemi uyguladım. Nihayet yürümeyi başardım. Devam edecek...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |