..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ama gene de dünya dönüyor! -Galilei
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




20 Mayıs 2018
Çapulcu Manyak - 5  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ağaç dalları yere doğru eğildi, bakalım bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kırılmasınlar? Yok canım, ta o kadar fazla değildir üzerlerine konan kar.


:GHA:

     Bir parkın kapısından içeri girdim. Yerleri ve ağaçların üzerini beyaz bir örtü kaplamış, kar sanki hızını burada daha da artırmış gibi. Küçük bir ağaç büyüklüğündeki manolyanın o güzelim mor ve beyaz renkli çiçekleri kaybolmuş karın altında. Karla kaplı banklardan birinin üzerindeki karları , elimle iteleyip oturabilecek kadar bir yer açtım kendime. Bir köpek geliyor yan taraftan karlara bata çıka. Beni görüp yönünü bana doğru çevirdi. Yanımda durdu. Gözlerimin içine bakıyor, salladığı kuyruğundan biraz kar dökülüyor. Benden beklentisi olduğunu anladım da bende ona verebilecek ne var ki...
     -“Üzgünüm, sevgili köpek. İstersen bu soğukta benimle boşuna vaktini kaybetme, git başka yerde şansını dene!” diyorum. O, bakmaya ve kuyruğunu sallamaya devam ediyor. Güzel güzel konuştum, anlamadı. Kızdım.
     -“Ne laf anlamaz hayvansın! Defol it oğlu it!” diye bağırdım.
     Bu sefer anladı söylediklerimi, başını öne eğip yanımdan ayrıldı. Arkasından bakıyorum, sol arka ayağı sakat; önceden fark edememiştim. Şimdi ona bir lokma ekmek olsun veremeyişime ve hakaret etmiş olmama daha çok üzülüyorum.
     Ağaç dalları yere doğru eğildi, bakalım bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kırılmasınlar? Yok canım, ta o kadar fazla değildir üzerlerine konan kar. Ağaçları düşünüyorum, ya kendim? Üstüm başım karla doldu, giysilerimin hangi renkte olduğu sorulsa bakıp da söyleyemem. Kafamın üzerindeki karların sebep olduğu ağırlığı da hissetmeye başladım. Hiç kıpırdamadan oturuyorum. İşte oturan bir kardan adam! Belki de uzaktan bakan bazılarına göre bir heykel. Ve belki de az sonra buz adama dönüşecek!
     Yağış şiddetini artırdı, rüzgar da çıktı. Oyun oynamayı seven bir rüzgar, biraz da dalgacı. Karları bir yerden alıyor başka bir yere götürüp yığıyor, daha sonra oradan da alıyor... Park ıssız, kimse yok. Bu karda boranda kim olur ki... Buraya bu havada gelen adamın aklından zoru var demektir. Yanılmışım. Düşüncelerim gerçekle çelişiyor. İşte, karşımda bir adam var, bana yaklaşıyor. Ayağında çizmeleri, sırtında boğazlı kalın bir kazak, belinde kuşağı ve bu kuşağın içine sokulu iki cam bardak, bir elinde ibrik diğerinde orta büyüklükte bir güğüm...
     -Boza var, bozaaacııı... Vereyim mi amca? Diye soruyor bana. Yaşça benden büyük olduğu halde bana “amca” dedi. Kar demek ki öylesine kamufle etti beni ki, bozacı gerçek yaşımı tahmin edemedi.
     Bozacı teklifini birkaç kere tekrar etti, hiç cevap vermedim. Hatta hiç kıpırdamadım. Ağzından hafif bir sesle:
     -Kaçık, sözünün çıktığını duydum.
     -Bozacııııı, diye bağıra bağıra oradan uzaklaştı.
     Bana kaçık diyen adama bak sen, in cin top oynayan bir yerde, burada boza satmaya kalkıyor. Kime satacaksın? Ağaçlara mı banklara mı? Asıl kaçık sen olmalısın bozacı efendi!
     Önce ayaklarım, sonra yüzüm ve ellerim; en sonunda da bütün vücudum uyuştu. Donuyor muyum? Olamaz, çünkü şimdi çok üşümüyorum. Gerçi donarken insan üşür mü üşümez mi onu da bilmiyorum ya... Uyku bastırdı, hem de öyle tatlı ki... Günlerdir uyuyamayan ben, bu bastıran uykudan memnun kaldım doğrusu. Gözlerimi kapatıp uyumaya karar verdim, ama kapanmıyorlar. Aksiliğe bak! Gözkapaklarım donmuş, kalmış öylece. Açık duracaklar. Böyle uyuyamam. Oturduğum yerden kalkmayı denesem! Olmuyor. Ayaklarım yere basmıyor, basıyor da zemini hissetmiyor ayaklar. Sanki havada asılı duruyormuşum hissi veriyor. Bir elimi kıpırdatmaya muvaffak oldum, devamlı o elimi kıprdatmayı sürdürüyorum, hangi elim olduğunu ise bilmiyorum. Biraz sonra bu eli hareket ettirdim, sağdakiymiş. Sağ elim hareket etmeyi iyice becerince bununla sol elimi ovaladım. O da canlandı. İki elimle ayaklarıma bir müddet aynı işlemi uyguladım. Nihayet yürümeyi başardım.
Devam edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.