..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




18 Mayıs 2018
Çapulcu Manyak - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bu yaşadıklarım aynı günün olayları mıydı yoksa farklı günlere mi aitti? Birkaç saatlik zaman diliminde defalarca gece ve defalarca gündüz olabilir miydi?


:HBC:


     Odaya dönüp duvarları saymaya devam, sonra tekrar pencere ve bu sefer gündüz, birazdan odaya dönüş ve tekrar pencere bu sefer de gece...
     Bu yaşadıklarım aynı günün olayları mıydı yoksa farklı günlere mi aitti? Birkaç saatlik zaman diliminde defalarca gece ve defalarca gündüz olabilir miydi? Tamam, zamanın subjectif bir boyut olduğunu biliyorum; mutlak değildir, kişilere göre değişebilir; ama bana oynadığı bu oyunu bir türlü anlayamıyorum. Zaman, benim için anlamını yitirmiş olmasın?
     Bilgisayarın saati 09.21'i gösteriyor. Odanın ışığını kapatıp perdeleri açıyorum. Sokağa bakmayı canım istemiyor. Baksam ne göreceğim? Hep aynı görüntüler. Aynı şeylere bakacağıma duvarları sayarım daha iyi. Aaa, o da ne? Gardolabın masanın olduğu yerdeki duvara bakan tarafında bir ayna asılı. Yıllardır bu odada yaşıyorum, bu aynadan haberim yok. İlk defa gördüğüme kimse inanmaz tabii; ama doğru. Aynaya yaklaşıyorum: Yuvarlak, etrafı gümüş kaplama; paslı bir çiviye asılmış. Üzerinde bir parmak toz var en azından. Eski, kim bilir ne zamandan kalma. Elimle tozunu siliyorum, daha kötü oldu, hemen mutfağa gidip bir bulaşık süngerini ıslatıp geldim, sildim. Gene görüntü hoş değildi, çünkü bu sefer de üzerindeki su işi bozuyordu. Tekrar mutfağa koştum, kağıt peçete aldım, bununla sildim. Şimdi daha iyi. Bir ses duydum:
     -Teşekkür ederim, ama beni fark etmen biraz geç olmadı mı? Bunca zamandır nasıl görmezsin? Kör müsün sen?
     -Sen kimsin? Neredesin?
     Deyip arkama baktım, kimse yoktu.
     -Arkanda değil, önündeyim. Boşuna salak gibi bakma oraya. Aynaya bak, iyice bak!
     -Ne biçim konuşuyorsun öyle, sen kimsin de bana hakaret ediyorsun?
     -Kim olacağım? Senim, sen... Bak bak aynaya, gör kendini.
     Aynaya baktığımda gördüklerim karşısında afallayıp kaldım, aptallaşmıştım. Aynada tıpatıp bana benzeyen birini yani daha doğru bir ifade ile kendimi göreceğimi zannederken karşımda bir hilkat garibesi vardı. Bu gördüğüm bir canlı cenazeydi. En az yüz yaşında, belki de iki yüz, kupkuru adeta bir iskelet, sırıtan bir yüz, dişleri dökülmüş bir ağız, kesilmiş koyununki gibi pörtlek gözler, uzun kulaklar, yarısı dökülmüş beyaz saçların örttüğü daha doğrusu örtemediği yumurta şeklinde bir kafa, kemik ve incecik deriden ibaret el ve parmaklar, burnunu çekip duruyor, zaten sümükleri de akıyor, ama silmeyi bir türlü akıl edemiyor, hırpani kılıklı bunak bir adam...
     -Bu görüntüdeki ben olamam, bana hiç benzemiyor.
     -Aynalar yalan söylemez, çünkü karşısındakini yansıtır.
     -Hadi oradan çok bilmiş moruk!
     -Bak, üslubumuz bile aynı... Sen de ben de kırıcı konuşuyoruz. Bundan başka daha benzeyen yani aynı olan o kadar çok özelliğimiz var ki. İnanmazsan yanındakine sorabilirsin.
     -İyice zırvaladın ahmak ihtiyar. Benim yanımda yani bu odada benden başka kimse yok. Zaten senin o bön bön bakışından bir budala, bir aptal olduğunu anlamalıydım. Seni adam yerine koyup da konuştuğum için kabahat bende.
     -Farkında değilsin ama ettiğin hakaretlerin hepsi sana gidiyor. O yüzden biraz daha dikkatli konuş. Eyy, bu salağın yanındaki! Sen neden susuyorsun? Konuşsana! Anlat şu kendini beğenmiş salağa...
     -Evet, aynadaki doğru söylüyor. Ben senin yanındakiyim.
     -Yanımdaki misin, yani kimsin, nesin?
     -Senin gölgenim.
     -Ne zamandan beri yanımdasın?
     -Dünyaya geldiğin günden beri hep yanındayım. Karanlık hariç... Aslında karanlıkta da yanındayım, ama görülmem. Karanlıkta dinlenirim, uyurum.
     -Madem hep yanımdaydın da bunca zaman neden benimle hiç konuşmadın?
     -Sen bana bir şey sormadın ki konuşayım, hatta sen benim varlığımdan bile haberdar değildin. Üstelik de sıkça gördüğün halde beni fark etmemiştin. Kısacası ben yok hükmündeydim, senin için.
     Aynadaki gülmeye başladı, sinir bozucu bir sesle; gıcık gıcık. Gülmesi bitince laf attı:
     -Gördün mü ahmak kimmiş, salak kimmiş? Gölgen bile senin bir aptal olduğunu ima ediyor.
     -Hayır, ben herhangi bir imada bulunmadım. Münakaşa edenlerden birinin tarafını tutmak gibi bir niyetim ise hiç yok.
     -Senin anlayacağın, bu gölgen olacak yalaka, tam sana göre bir arkadaş. İmada bulunmazmış, taraf tutmazmış!
     Aklım karıştı, alnımdaki damarlardan biri çatlayacak zannettim. Gördüklerim, duyduklarım gerçek mi? Olamaz. Belki de bir rüyadayım! Aynanın karşısından çekildim, Aynadaki arkamdan bağırdı:
     -Korkak, neden kaçıyorsun, korkak!
Devam edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.