Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Ne kadar çok köpek resmi var? Bak bak bitmiyor! Biraz da başka konularla ilgileneyim, mesela dinozorlar. Onlarla ilgili birkaç sayfa okudum, resimlerine baktım. Bakarken kendimden geçmişim, çünkü Badi oldu bir dinozor. Tonlarca ağırlıkta, metrelerce uzunlukta ve yükseklikte. Bu gücün karşısında ne durabilir? Önüne çıkanı ezer geçer! Dinozor Badi, önce canını acıtanlardan hesap soracak! İlk gittiği yer Doktor'un evi. Bir kafa darbesiyle bahçe duvarını yıkıyor, evi zangır zangır sallıyor. Sallamanın şiddetine dayanamayan ev yıkılıyor, ama yıkılmadan biraz önce Doktor, yarı çıplak bir vaziyette kendini dışarı atıyor; panik halinde, her tarafı tirtir titriyor. Karşısında Badi Dinozor'u görünce hemen tanıyor ve yalvarmaya başlıyor. Bunun kâr etmediğini görünce, diz çöküp ayaklarına kapanıyor. Badi Dinozor, ayaklarının arasındaki Doktor'a bir tekme atıyor, savruluyor birkaç metre öteye. Yüzükoyun yere düşüyor. Doktor tekrar ayağa kalkıyor, Badi Dinozor'un yanına gelip yalvarmasını sürdürüyor. O bu yalvarışları hiç umursamıyor, Doktor'un yüzüne tükürüyor, o kadar çok ki bu tükürük Doktor neredeyse boğulma tehlikesi geçiriyor. Bu kadar eziyet yeter diye düşünüyor Badi Dinozor ve Doktor'a aşağıılayıcı bir bakış atarak oradan ayrılıyor. Badi Dinozor, başka bir yere daha gitme niyetindedir: Ona işkence eden köpek dövüştürücülerine. Gidecek, o çiftliği tarumar edecek, esir köpekleri kurtaracak, çiftlik sahiplerini kendine yalvartacak.... Ama gidemiyor, çünkü Kenan Baba'nın otomobilinin sesi duyuldu. Zaman ne kadar da çabuk geçti! Yoksa Kenan Baba fazla durmadı da erkenden mi geldi? Neyse, şimdi bunun hesabını yapmanın sırası değil. Hemen bilgisayarı kapattı ve televizyonun karşısına geçti. Seyrediyormuş gibi yaptı. Televizyonda sanat müziği programı vardı. Kenan Baba içeri girip Badi'yi bu programı seyrederken görünce takılmadan edemedi: -Bak hele, bizim Badi artık sanat müziğinden bile anlar olmuş, dedi. Kenan Baba, bir yandan da esnemeye başlayınca, gitmem gerektiğini anladım. Yatar yatmaz uyudum. Gazeteyi alıp getirdikten sonra da yattım. Silah sesiyle uyandığımda öğlen olmuştu. Merakımı gidermek için bahçeden dışarı çıktım, etrafta silahlı kimse görünmüyordu. Bir patlama daha olunca sesin orman içinden geldiğini anladım, oraya yöneldim. Sırtlarında çantaları, ellerinde tüfekleri iki adam ormanın içinde sağa sola bakınarak ilerliyorlardı. Üzerinde kuşlar olan bir ağacın yanında silahlarını yukarıya doğru nişanlayıp aynı anda ateş ettiler. Ağacın tepesinden dallara çarpa çarpa vurulmuş büyük bir kuş düştü, onun az ötesine de ufacık bir serçe... Avcılardan biri, büyük olan kuşu eğilip aldı, çantasına koydu. Serçeyi gördüğü halde hiç umursamadı, belki de küçük olduğu için tenezzül etmedi. Diğer adam, beni görünce: -Bu köpek de nereden peşimize takıldı? Avları kaçırtır, kovalayalım şunu, dedi. Öteki: -Bırak kalsın, tanımadın mı onu? O, şu meşhur köpek Badi, deyince: -Ha, o mu? Ben daha önce görmemiştim, ama adını duydum. İlerlemeye başladılar, ben de peşlerindeyim. Ama aklım yerdeki serçede kaldı. Karnım da tok, hem yersem belki avcılar kızar. Gerçi almayıp bıraktılar, ama gene de bunların ne yapacakları belli olmaz. Orman giderek sıklaştı, bir müddet sonra bir düzlüğe çıktık. Avcının biri: -Bak, ileride bir tavşan var, deyince gene ikisi birden ateş etti. Tavşan vurulduysa da yaralı olarak gür otların ve çalıların bulunduğu yere doğru kaçmayı başardı. Aynı adam: -Vurduk onu, fazla uzağa gidemez deyip aranmaya başladı, arkadaşı da onu izledi. Bulamadılar. Beni tanımayan avcı: -Badi, haydi göster kendini bakalım! Git, o tavşanı bul, al ve getir, dedi. Adam galiba beni av köpeği zannetti. Bana ne senin avından! Bulursam neden sana vereyim, kendim yerim. Bende bir hareketlenme göremedi: -Bu mu methiyeler düzdüğünüz kahraman köpek Badiniz?Yaralı bir tavşanı bile yakalamaktan korkuyor, deyince ona hırlayıp oradan kaçtım. Yoksa başım belaya girecekti. (Devam edecek...)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |